Yeni Birlik Gazetesi
Yeni Birlik Gazetesi Teknoloji Yapay zekanın iş hayatına etkisi: CEO'ların şantaj aracına mı dönüştü?

Yapay zekanın iş hayatına etkisi: CEO'ların şantaj aracına mı dönüştü?

Yapay zekâ, çalışanların hayatını kolaylaştırmak yerine korku aracına dönüşüyor. Yapay zekanın iş hayatındaki yeri tam olarak nedir?

MUHABİR: Bülent Çolakoğlu

AI, Şirketlerde Yeni Bir Korku Silahına Dönüştü

Yapay zekâ, şirketlerin operasyonlarında popüler bir araç haline gelirken, birçok CEO bu teknolojiyi sadece iş verimliliğini artırmak için değil, aynı zamanda çalışanları baskı altına almak için de kullanıyor. Otomasyon korkusu, çalışanlar üzerinde ciddi bir psikolojik baskı oluştururken, üst düzey yöneticiler bu durumu lehlerine çevirmekte hiç tereddüt etmiyor.

İşten Çıkarmaların Gerekçesi: “AI Her Şeyi Yapabilir”

Yapay zekânın bugünkü haliyle tam bir iş gücü devrimi yaratması beklenmese de, yöneticiler için bu teknolojinin "potansiyel tehdidi" bile yeterli. Örneğin, Amazon CEO’su Andy Jassy, AI’nın şirketin toplam iş gücünü azaltacağını açıkladı. JPMorgan yöneticileri ise yatırımcılarına, yapay zekâ sayesinde %10 oranında personel azaltımı yapabileceklerini duyurdu. Ancak bu tehditin içi boş olduğunu söyleyen araştırmalar da mevcut.

“Yapay Zekâ Referans Noktamız”

Shopify CEO’su Tobi Lütke, AI’nın artık işe alımda “varsayılan kriter” olduğunu söylüyor. Yöneticiler, insan çalışanları işe almak istediklerinde üst yönetime, neden bir AI sisteminin yeterli olmadığını açıklamak zorunda kalıyor. Bu söylemler, çalışanların üretkenlik baskısını artırıyor. Yapılan bir ankete göre, çalışanların %77’si yapay zekânın iş yüklerini artırdığını söylüyor; bunların %39’u ise AI’nın hatalarını düzeltmekle zaman kaybettiklerini belirtiyor.

Eski Taktikler, Yeni Teknolojiyle Geri Döndü

Bu tür taktikler aslında yeni değil. Ekonomide “emeği disipline etme” olarak adlandırılan bu yöntem, sendikaları zayıflatmak, ücret artışını bastırmak ve çalışanları işsizlik korkusuyla yönetmek için uzun süredir kullanılıyor. Şimdi ise aynı baskı mekanizması yapay zekâ kisvesi altında yürütülüyor.

Yale Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden Prof. Jeffrey Sonnenfeld, bu durumu çalışanlar üzerinde bir “alıştırma etkisi” olarak tanımlıyor. Ona göre, bu bir uyarı değil; gelecekteki travmayı önceden sindirme stratejisi.

“Ya Fazla Çalış Ya Da Çık”

Yapay zekâ destekli iş başvuru sistemleri iş bulmayı zorlaştırırken, mevcut çalışanlar da yöneticilerinin taleplerine boyun eğmek zorunda kalıyor. Terfi, maaş artışı ya da çalışma koşullarının iyileştirilmesi talepleri, “ya daha çok çalış ya da işini kaybet” tehdidiyle bastırılıyor. Sonuç olarak, sendikal örgütlenme ve işçi hakları talepleri de geri planda kalıyor.

CEO’lar Daha Büyük Pay Alıyor

Bu denklemde kazanan yine şirket yöneticileri oluyor. Çalışanlar üzerindeki baskı arttıkça, verimlilik yükseliyor ancak ücretler yerinde sayıyor. Böylece pastanın büyük dilimi yine CEO’ların oluyor.