Van Yüzüncüyıl Üniversitesi'nden İrem Yıldırım ve Ferhat Kardaş'ın umut yorgunluğu kavramını tanımladıkları makale, bize umudun diğer yüzünü gösteriyor.
Nietzsche'nin deyimiyle “büyük kötülüklerin en kötüsü” olan umut, bazı filozoflarca (Platon, Schopenhauer, Camus) tehlikeli bir yanılsama olarak görülürken, Kant, umudu insan yaşamının temel güdülerinden biri olarak değerlendirir.
Umut Yorgunluğu Nedir?
Psikoloji literatüründe henüz yeni sayılan "umut yorgunluğu", bireyin hâlâ umutlu olmak istemesine rağmen bunu sürdürecek gücü kendinde bulamaması durumunu tanımlar. Umutsuzluk kadar derin değildir; ancak umut kadar canlı da değildir. Bu kavram, özellikle son yıllarda artan sosyal belirsizlik, ekonomik krizler ve toplumsal gerilimlerle daha görünür hale gelmiştir.
Umutsuzlukla Arasındaki İnce Çizgi
Kierkegaard’ın “ölümcül hastalık” olarak tanımladığı umutsuzluk, bireyin geleceği görememesi ve anlam kaybı yaşamasıyla karakterizedir. Oysa umut yorgunluğu bu denli derin bir kopuşu içermez; birey, umudu henüz tamamen terk etmemiştir. Bu yönüyle psikolojide yeni bir geçiş haline işaret eder.
Umut Yorgunluğunun Beş Temel Boyutu
Uzmanlar, bu durumu beş deneyimsel boyutta ele alıyor:
- Öz-yeterlik: Geçmişte yaşanan başarısızlıklar, gelecek konusunda kaygı yaratır.
- Duygusal düzey: Hayata dair coşku kaybı ve duygusal geri çekilme gözlemlenir.
- Yaşam amacı: Hedef belirleme ve hayatın anlamını sorgulama isteği azalır.
- İkili ilişkiler: Sosyal bağlarda zayıflama ve insanlara karşı hayal kırıklığı artar.
- Toplumsal bakış: Geleceğe dair toplumsal umutta ciddi bir erozyon yaşanır.

Umut Yorgunluğu Nasıl Ayırt Edilir?
Bu kavram;
- Öğrenilmiş çaresizlikten, bireyin hâlâ bir şeyleri değiştirme isteğiyle;
- Tükenmişlikten, yalnızca işle sınırlı kalmayıp tüm yaşama yayılmasıyla;
- Merhamet yorgunluğundan, kişinin başkasının değil, kendi geleceğine dair umutsuzluk yaşamasıyla ayrılır.
Özellikle genç nüfus arasında artan göç eğilimleri, belirsizlik ortamı ve bireysel gelecek planlarının askıya alınması, bu kavramı daha görünür hale getiriyor. Nitel araştırmalar, toplumda yaygınlaşan “ne umudum var ne de tamamen pes ettim” söyleminin, umut yorgunluğunun sessiz bir ifadesi olduğunu gösteriyor.
Umut Yorgunluğuyla Nasıl Baş Edilir?
Uzmanlara göre bu durumla baş etmenin yolları şunlar:
- Kontrol edilebilecek unsurlara odaklanmak
- Küçük ve somut hedefler belirlemek
- Günlük olumlu eylemlerle farkındalık geliştirmek
- Sosyal medya ve olumsuz içerik tüketimini sınırlandırmak
- Geleceğe dair olumlu imgeler oluşturmak
Kaynak: Yıldırım İ, Kardaş F. Hope Fatigue: An Emerging Concept in Mental Health. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. Aralık 2025;17(4):788-805. doi:10.18863/pgy.1608159