İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BEKA SORUNUNU ANLAMAK SÂDECE ZEKÂYLA OLMAZ

YAYINLAMA:

Onların “kriz var” diye yaygara koparmalarına neden olan “kabzumal oyunu”, tanzim satış bozulunca ellerindeki son kartı da atmış oldular.

Ülke hayrına tek bir projeleri olmaması bir yana, kendileri için bile projeleri olmadığı gibi, rakip bildikleri Cumhur İttifâkı’na saldırıyorlar. Söyledikleri tek laf da “Beka sorunu da neymiş?”

Onlara kalsa beka sorunu yok, ama kriz var.

Onlara kalsa hükûmet sistemi değil, rejim değişti ve tek adamlık var.

Onlara kalsa, ülkede yerli fabrika kalmadı, herşey satıldı. Ama onlar son seçimlerde ne TRT bırakmışlardı, ne köprü bırakmışlardı satmadık ve kapatmadık.

Apolet sökerek oy istemeleri de göstermişti ki, bunların derdi devletin bekası için canını ortaya koyanları ortadan kaldırmak.

Son bomba yine “bilge muhalefet lideri” Kılıçdaroğlu’ndan geldi. Habertürk’te Didem Aslan’ın konuğu olduğu bir canlı yayında, YPG’nin Türkiye’ye saldırmayacağını iddia eden bu “bilge kişilik”, kendi kazdığı kuyuya düşüp beka sorununu ispat etmiş oldu. Bir de bunun üstüne, Edremit’te açık kalan mikrofondan duyulan “oylar Kürdistan’a itirâfı” gelince, 8 Mart’ta İstiklâl Caddesi’ndeki rezil yürüyüşte çalınan ıslıkların gürültüsünde konuyu karambole getirdiler. Ama bunlar bir yere not edildi.

Türkiye’nin küresel bir ekonomik daralmanın etkisiyle ekonomik sıkıntı içinde olduğu inkâr edilemez. Ama bunu “iflas” olarak adlandırmak “kriz tellâllığı” yapmaktır. İktidar partisini “mevta” olarak görenler, “bu böyle; bunu görmek lâzım” demekten başka hiçbir somut delil ortaya koymadan memleketi kibrit suyuna çorba yapma hevesinde.

Neden beka sorunu?

Türkiye Cumhuriyeti olarak İskandinav ülkesi ya da Kanada değiliz; yâni bizim beka sorunu olmadan bir dönem yaşamamız mümkün değil ve olmayacak. Bu, yaşadığımız coğrafyanın bize yüklediği bir kaderdir. Ancak, 31 Mart’taki seçimlerin “beka sorunu” olmasının birinci sebebi, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle girilen ilk seçim olması ve bir anlamda sistemin sağlamasının yapılmasıdır. Burada Cumhur İttifâkı’nın oy oranındaki en ufak bir azalma, kasap dükkânının kapısında bekleyen kedilerin önüne pirzola atmak gibi olacaktır. 7 Haziran 2015 genel seçimlerinden AK Parti, yüzde 40’lık oy ile birinci parti olarak çıkmasına rağmen “mağlup” ilân edilmesinden daha azgın bir saldırının fitilini yakacaktır.

Bununla bağlı olarak, ikinci sebep de, 31 Mart’tan sonraki ilk seçimin 4.5 yıl sonra olacak olmasıdır. Bu süre, Türkiye’nin seçimsiz geçirmeye alışık olmadığı bir süredir. İktidârın yıpratılması için her türlü plânın devreye sokulması için yeterince uzun bir süredir. 4.5 yıllık bu uzun süreye, Cumhur İttifâkı ve hükûmetin yerel seçim sonuçlarıyla güçlü girmesi, “erken seçim sevdâlıları”nın hevesini kursaklarında bırakacaktır. Havalarının ısınıyor olmasıyla biti kanlanacak olan “gezi zekâlılar” da bu 4.5 yılın ilk yazında çadır kuracak park arayacaklardır.

Beka sorununun hayırlısıyla atlatılması, iki ittifak kutuplu meclis yapısının kemikleşmesine de imkân verecektir.

Sesi yeniden çıkmaya başlayanlar

Bugün 31 Mart seçimlerini “beka sorunu” olarak görmeyenler için, 28 Şubat’ta da hiçbir sorun yoktu. Dinî özgürlük taşkın seller gibi akıyor, önüne geleni alıp götürüyordu. Arapça olmasını mâzeret yapıp rahatsız olduklarını unutup, “ezanlar okunuyor, câmiler açık; daha ne özgürlük istiyorsunuz?” diye ekranları ve gazete sayfalarını dolduranlar için, 28 Şubat’ta her şey güllük gülistanlıktı. Bunların modeli böyle olduğu için Allah bâzı şeyleri görmelerini nâsip ve kısmet etmiyor.

Bâzıları, üşengeçliklerine ve keyiflerini bozmak istememelerine, “diktatörlük var” yalanını sütre yapanlar, kış uykusundan uyanan hayvanlar gibi, ortalıkta dolaşmaya başladılar. “Konuşamıyoruz” diyorlar ama ağızlarında lokma varken bile susmuyorlar. Seçim zamânı ortaya çıkan bu canlı türlerinin amaçları çok açık ve nettir. İktidar partisini en galiz laflarla eleştirmelerine rağmen, dokunulmayacaklarını bildikleri için boş atıp dolu tutmanın hesâbını yapıyorlar. İtin duâsı kabûl olup da gökten kemik yağmasına benzer bir durumda seçimde istedikleri sonuç çıkarsa, önlerine atılacak kemikteki et miktârını arttırmanın çabası içindeler. Allah bunlara fırsat vermez inşallah.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...