İstanbul
Açık
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

KAZA MI CANA KAST MI!

YAYINLAMA:

Bir ilginç toplum olduk çıktık. Artık her yerde her şekilde kendimize dıkkat etmemiz gerektiğinin farkında mıyız bilemem ama, son zamanlarda yaşanan olaylardan artık can güvenliğimiz neredeyse kalmadı gibi. Eğer günlük kaza dersek Bodrum’da magazin gazetecilerinin başına gelenlere bir bakalım. Eğer kaza dersek.

Gazetecilik. Çok güzel bir meslek, herkes gazeteci olabilmek için neredeyse can atıyor, bazılarına göre ayrıcalıklı, bazılarına göre ise avantajları olan bir cilalı meslek, iyi de para kazandıkları en çok rağbet gören söylentilerden. Ya riskleri, bu konuda hiç kimse çok fazla konuşmaz.

Dünyada çapraz denetleme sistemi ile en fazla yasa ile denetlenen tek meslek gazeteciliik dersem fazla abartmamış olurum. Haberleri yaparken; kamu yararı, özel yaşam, Kitle İletişim Hukuku, Basın Kanunu, görüntülü yayınlarda kullanılan haberlerinde Sınır Ötesi Yayınlar Sözleşmesini, Medeni Kanunu, İnsan Hakları Sözleşmesi’nin çizdiği sınırlar içinde haber üretmek zorundadırlar.

Böylesine zorlu yaşam şartlarında gazetecilik işte böylesine bir meslek.

Bu mesleğe gönül vermiş İletişim Fakültesi mezunu olanların yanısıra alaylı dediğimiz gazeteciler var. Tüm bunların görev yapmaya çalıştıkları bir ülkedeyiz.

Hakları nedir, bu kadar zor bir işi yapmalarına rağmen hiç bir yasal güvenceleri olmayan bir mesleği icra etmeye çalışıyorlar. Öldürülüyorlar, hapse giriyorlar, tehdit ediliyorlar, dayak yiyor, gaspediliyorlar, başlarına gelmedik kalmıyor. Hafızanızı fazlaca zorlamanıza gerek yok bunun örneklerini çokça anımsayabilirsiniz.

Son zamanlarda gazetecileri darp etme olaylarını giderek arttığını hatırlamamız pek de zor olmayacak.

Bu konuda en zor durumda olanlar hiç kuşku yok ki magazin gazetecileridir. Eğitimlilerinin yanı sıra birçok alaylı magazin gazetecisinin, bu zor şartlarda ve sınırları birileri tarafından keyfi olarak belirlenmiş, çizilmiş karmaşık alanlarda, gazetecilik yapmaya çalıştıklarını biliyoruz.

Tüm medyanın, etinden-sütünden en çok yararlandığı gazetecilerdir magazin gazetecileri. Gece gündüz haber peşinde koşmaya çalışırlar, dayak yerler, çalışma alanları kısıtlanır, haber kaynakları tarafından “paparazzi” diye aşağılanırlar, ne olduğu bilinmeyen kişilerin talimatlarıyla engellenirler, gaspedilirler, ama asıl işleri olan yayın kuruluşlarına öyle veya böyle haberlerini iletmeye çalışırlar. Hatalı davrandıkları olmaz mı, tabi ki olabiliyor. Can güvenlikleri var mı, neyle karşılaşabilecekleri belli olmuyor, bazan hiç yok gibi.

Bodrum’da yaşanan magazin gazetecilerinin yaşadığı Maça Kızı adlı sürat teknesi kazasını okumuşsunuzdur. Kısaca hatırlatayım: Üç magazin gazetecisi, bayramın ikinci günü Bodrum Göltürkbükü açıklarında bayram tatili dolayısıyla haber çalışması yapmak üzere kiraladıkları 'Yörük Ağası' isimli balıkçı teknesiyle koylarda fotoğraf çekip, haber çalışmasını tamamladıktan sonra kıyıya dönmek üzere yol aldıkları sırada, bir otele ait 'Maça Kızı' isimli sürat teknesi, gazetecilerin üzerinde oldukları balıkçı teknesine hızla çarpmış üç gazeteci çarpmadan hemen önce kendilerini denize atıp ölümden kurtulmuşlardı.. Gazetecilerin olduğu tekne kaptanı sağ bacağından ağır şekilde yaralandığı bu kaza gibi görünen, ama; iddialara göre kazanında ötesinde cana kast gibi görünen bu olayı hatırlıyorsunuzdur. Yayınlanan kamera görüntüleri ve tanıkların ifadeleri bu olayın kazanın çok daha ötesinde gazetecileri engellemeye yönelik bir olay olduğu iddialarını iyice kuvvetlendiriyor.

Bu olayda ilginç olan iki şey var. Birincisi; sürat teknesinin kaptanı ilk ifadesinde tekneyi fark etmediğini belirtmiş. Bu biraz çelişkili bir ifade gibi. O tip teknelerin görüş açıları oldukça geniştir ve o kadar uzaktan fark etmemesi mümkün değil.

İkincisi ise; otel yetkililerin kaza sonrası yazılı beyanlarında olayı normal bir kaza gibi göstermeye çalışan açıklamalarıdır. Kamera görüntülerinden sürat motorunun hızla tekneye doğru gittiği çok net fark ediliyor. Kısacası gazeteciler ölümden döndü de denilebilir.

Bu konu yasal olarak soruşturuluyor. Ne olduğu mutlaka ortaya çıkacaktır.

Yarın devam edeceğiz.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...