İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

KENDİ ARANIZDA NİŞANLANMAYIN BACILAR

YAYINLAMA:

Kız ile adam kendi aralarında nişanlamışlar.

Kendi aralarında nişan ne demek ise.

Ailenin haberi yok, biz aramızda bi yüzük takalım, yüzük varsa tabii.

Bunlar ta ortaokul yıllarından tanışıyorlar.

Adamın askerlik zamanı geliyor, bedelli yapacak tabii.

Kızdan 15 bin TL para istiyor ve kız, eş, dost, akrabalarından bu parayı topluyor ve adama veriyor.

Adam askere gidiyor, geliyor, geldikten sonra kız ile ilgilenmez oluyor.

Genç kız, aile mahkemesine veriyor, 15 bin TL'yi geri istiyor.

Bu arada öğreniyor ki, nişanlısı dediği adam evlenmiş.

Kız hem verdiği parayı istiyor hem de damat adayının başkası ile evlenerek hayal kırıklığına uğrattığını, insanlara ve evliliğe olan güvenini sarstığını, kendisini küçük düşürdüğünü söylüyor.

Ve ayrıca 57 bin TL tazminat davası açıyor.

Mahkeme kızın kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek, damat adayından 31 bin TL alınmasına karar veriyor.

Zurnanın zırt dediği yer işte burada oluyor.

Dava temyize gidiyor.

Yargıtay, nişanın bir aile hukuku sözleşmesi olduğunu belirterek, yerel mahkemenin kararını bozuyor.

Ve diyor ki;

Nişanın hukuken geçerli olabilmesi için, aile bireylerinin şahitliği çerçevesinde yapılması gerekmektedir.

Taraflar arasında geleneksel nişan töreni, merasimi bulunmamaktadır.

Somut olarak, taraflar gayri resmi bir araya gelmişlerdir.

Ve bu durumda nişandan ve yasal olarak korunması gereken bir birliktelikten söz edilmesi mümkün değildir.

Taraflar arasındaki ilişkinin aile hukukuna göre değil borçlar kanununa göre değerlendirilmesi gerekir.

Sonuç.

Ne anladık biz.

Kendi aranızda nişanlamayınız.

Ailenin haberi olmadan nişanlanmak, aileye de çok ayıp.

Bak, nişanın hukuken geçerli olabilmesi için, aile bireylerinin şahitliğini istermiş..

Bak, hukuk geleneksel, nişan töreni istermiş.

Öyle ise.

Asla ne kendi aranızda ne aile arasında nişanlansanız bile sakın adamlara para vermeyin.

Ama sayın hakim, size bir şey diyeceğim.

Bu adamın yaptığı da, yanına kalmasın ve borçlar kanununa göre değil, nitelikli dolandırıcılık ve buna askerliği alet etmek suçundan yargılansın.

Pis dolandırıcı.

Şimdi, inşallah seni evlendiğin kadın, dolandırsın da aklın başına gelsin.

Funda'nın aklındakiler...

... Şarkıcı İrem Derici hafta içi, Kanal D'de 2.Sayfa programına katıldı.

Kızlarla dargındı, bu bayramda barışalım demişler, o da tamam barışalım demiş ve programa gelmiş.

Ağır bir makyaj, kötü bir kıyafet vardı üzerinde… Programın başından sonuna kadar, ele avuca gelen, mantıklı bir cümle kuramaz mı bir insan.

Kuramadı işte.

Sonunda kiracı olarak oturduğu ve sonra çıktığı, Maçka'daki evi anlattı.

Sunucular, komşular senden çok şikayetçiymiş dediklerinde, anlatmaya başladı.

Alt katımda oturan bir kadın vardı, çok tuhaftı, yaşlıydı, insanlar yaş aldıkça gürültü istemiyorlar.

'Ben de çıkmadan önce topuklarımla tepindim, müziği son sese kadar açtım, inat bu değil mi yaptım valla', demez mi.

Ne kadar ayıp değil mi.

Herkes, Allah ömür verdikçe, bir gün yaşlanır ve herkes yaş alır, senin annen, baban da yaş aldı.

Ayrıca sen de yaşlandın ve o kadar yaşın olmamasına rağmen genç ve fresh halin hiç yok.

Deli kız, ya da delilik hali de hiç yakışmıyor sana.

Sen sadece saçmalayan kocaman bir kadınsın.

Bu arada esas konum, alt katında oturan komşun, benim arkadaşımdır, o kadar efendi bir kadındır ki, senin sabaha kadar o kadar tepinmelerine bir şey dememiştir.

Sen dua et, alt kat komşun ben değilim.

... Bayram programlarına bakıyorum.

Yazlık yerlerdeki bütün gece kulübü dedikleri mekanlarda sanatçılar, sahne alıyorlar.

Çeşme, Alaçatı, Bodrum, Kıbrıs her yer, bütün mekanlar hınca hınç dolu.

Yandan yandan sandalye ilave ediyorlarmış.

Bütün uçaklar dolu.

Bütün balıkçılar dolu.

Bütün plajlar dolu.

Bütün restoranlar dolu.

Bütün marketler dolu.

Yollar, trafik araçlarla dolu.

Araba yıkamacıları dolu.

Ne güzel.

Ne yaşarsak yaşayalım, ülkemin bu enerjisini, insanların bu yılmayan, yıkılmayan, bitmeyen ümidini seviyorum.

Ekonomik kriz varmış, neredeeeee diye hiç sormayacağım.

Bilmiş bilmiş, kafamı yana yana yatırıp sorgulamayacağım.

İnsanlar iyi ve mutlu olsunlar.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...