İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

KİM KİMİ ÖPMÜŞ?

YAYINLAMA:

Yaz yaz, konuş konuş, bitmedi. Hal böyle iken ben susar mıyım? Asla! Altını çize çize yazıyorum. Rapçiler, resmen popçulara ayar verdi. Hizaya soktu. Kendine gel tokadı attı. Hak etmediler mi? Birkaç isim hariç, hepsi dibine kadar hak etti. Popçu dediğimiz tayfanın önceki albümlerine bakın. Ses yok, söz yok, müzik yok, tekerleme gibi şarkılar. Ama havaları 1500. Eline mikrofon alan pop star. En insaflı popçu, eski Sezen şarkılarını ısıtıp önümüze koyandı. Alaturkacıları beğenmeyip, ağız burun kıvırıyorlardı. Havalarına baksan, dadıları Mozart, Chopin ile büyütmüş. Sanki biz bilmiyoruz evde türkü dinleyip, halay çektiklerini. Kendi içlerinde de esaslı bir savaş vardı. Bir popçuya ilk çelme, ilk tokat, ilk iftira yine diğer popçudan gelirdi. Bu gözler ne kavgalar gördü. Her biri en büyük star benim diye ortalarda dolaşırken, yeni bir kavim çıktı. Onlar popçulara göre daha alçak gönüllü takılmayı tercih etti. Bırakın birilerini karalamayı her gelene destek oldular. Yaşam tarzları şaşaadan ve gözlerden uzaktı. Beğenelim beğenmeyelim, şarkılarının hikayeleri vardı. Ötekileştirme yoktu. Artık boş havalarından bıktığımız popçulardan sonra bize ilaç gibi geldiler. Arz ve talep… Mekanları, konserleri ve izlenme oranları doğal olarak da arttı. Biraz olsun öngörüsü olan popçular, bu ranttan faydalanmak için yamacına bir rapçi aldı. Diğerleri hala kibrine esir, bu galibiyeti yok sayıyor.

Adrenalin bağımlılığı

Ay çok heyecanlı Brezilya dizileri falan halt etmiş. Skandallar entrikalar bitmiyor. Severiz böyle hikayeleri. Buradan yapımcılara duyurulur, Serdar Ortaç ya da Bülent Ersoy’un hayatını film yapmayı bırakın. Acilen şu İbrahim Kutluay’ın hayatını film, olmadı dizi yapın. Şuraya yazıyorum tekrar bölümleri bile reyting rekoru kırar. Adam resmen adrenalinle besleniyor. Sporda atmadığı teri özel hayatında atıyor. Baktım da Edvina ile Instagramda takipleşmiyorlar. İbo ayrılmadık falan diyormuş ama yemezler. Sosyal medya takibi önemli. Ne hayat be… Sen kalk bir anda nişanlını bırak, git başkası ile evlen. Daha boşanmadan, evli bir kadın ile aşk yaşa, yakalan… Bin olay, rezillikle boşan. Şimdi de söylenti doğru ise o kadını kendi evinde başkası ile bas. Vay vay vay… Bu son hikaye ile Kutluay artık kimsenin gözünde ne aşk mağduru, ne kader mahkumu ne de ilk hatasını yapan ergen. Resmen, bile bile, göre göre ve hatta seve seve kendi bacağına sıkan adam!

Hatalar hatalara teslim

Sık sık duyarım, “Herkes hata yapar. Hatalarından ders çıkar. Yaptığın hatayı kabul et, özür dile.” Aslına bakarsanız en kolay ve en doğru yol. “Ben hata yaptım!” Özellikle tekrarlanmayacak hatalar için samimiyetle söyleniyorsa… Aslında bir yerde itiraf edip rahatlamak. Ama nedendir bilinmez biz hep zoru seçeriz. İş içinde bir de vicdanımızı aklamak varsa “her yol mubah” diyenlerdeniz. Herkesin sırtımızı sıvazlayıp, “Sen doğru olanı yapmışsın.” demesi için ne gerekiyorsa yaparız. Tüm doğrularımızı hatta inancımızı bir köşeye bırakırız. İftira atarız, yalan söyleriz, işimize geleni duymayız, unuturuz! Sonunda yeter ki haklı çıkalım. Hikayeyi yeni baştan kendimize göre yazıp, uyarlarız. Önce kendimiz sonra etrafımız inansın diye elimizden geleni yaparız. İnatla hata yapma lüksümüzü kullanmamayı tercih ederiz. İşin aslına astarına bakarsak gerçekleri herkes bilir. Doğru tek, doğru ne yapsak değişmez. İşte acıtan ve hep acıtacak olan o!

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...