İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Mehmet Ali abinin ardından

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Mevsimlerden son bahar, aylardan ekim. Hüzne, derde, tasaya ve aşka dair, adına sözler, mısralar, şiirler hatta kitaplar yazılan mevsim. Kışa doğru yüz tutmuş soğuk bir ekim ayının son zamanlarıydı.

*

Sabahın şafak vaktiyle kalktı yatağından Mehmet Ali. Yoğun geçen bir günün ardından, eve gelir gelmez yaşlı anne ve babasının ihtiyaçlarını karşılamış sonra uykuya dalmıştı. Uyandığında yorgunluğunu halen üzerinden atamamıştı. Kendini tekrar yatağa bıraksa hemen uyuyacaktı. Oysa, insanların ona en çok ihtiyaç duyduğu zamandı bu zaman. 11 yıldır bir kargo firmasında kuryelik yapıyordu. Salgın hastalık döneminde genci, yaşlısı herkesin yardımına koşmuştu. Maskeden kolonyaya, eldivenden ilaca herkesin yanındaydı. Dile kolay aynı semtte, aynı insanlara aynı hanelere ve aynı iş yerlerine 11 Yıldır Kargo götürüyordu. Herkes kendi ailesinden biri olarak görüyordu.

*

Kalktı yatağından, üniformasını giydi. Üniforması onun için çok değerliydi. İşine, ekmeğine saygıydı. Bu üniforma altında 11 yıldır evine ekmek götürüyor, yaşlı anne babasına bakıyordu. Tuhaf tarifsiz bir sıkıntı vardı bu sabah içinde. Tam kapıdan çıkmak üzereyken annesinin “oğlum çıkıyor musun?” Diye seslendiğini duydu. Sabah namazına kalmıştı annesi. Her sabah namaza kalktığında oğlunu da işine uğurlamış oluyordu.

“Evet anne işe gidiyorum” diye cevapladı.

Tam kapıdan çıkmak üzereyken geri döndü. Anlamsız boş boş annesinin gözlerine baktı. Sarıldı anacığına, öptü kokladı. Bilirdi “Ana gibi yar olmayacağını” sırf bu yüzdendir ki, 40 yaşında olmasına rağmen evlenmemişti. Bir yandan geçim derdi, bir yandan yaşlı anne babasının bakımı, yuva kurmasına, çoluk çocuğa karışmasına imkan vermemişti. Annesi 80, babası 90 yaşındaydı. Mehmet’den başka tutunacak kimi kimseleri yoktu.

*

İş yerine geldiğinde, sabahın ayazında buz tutmuştu eli ayağı. Her sabah besmele ile ilk o açıyordu iş yerinin kapısını. Küçüklüğünden itibaren annesi tembihlerdi kendisine, “oğul!! besmeleyle kapı açtığında kısmetin, rızkın bol olur, bereketin bol olur her işin yolunda gider'' diye. Arkadaşları gelmeden çayı demledi. Etrafı toparladı. Yavaş yavaş diğer arkadaşları gelmeye başlamıştı.

*

Tüm ekip, gelen kargoları el birliği ile ayırdılar, bölgelere göre rota planı yapıldı, kuryelere zimmet yapılarak alıcılarına ulaştırılmak üzere araçlara yüklendi. Yoğun tempoda yeni bir koşuşturma başlamıştı artık.

Mehmet’de kendine ayrılan bölgede dağıtımına başlamıştı. Zaman ilerledikçe binaların 10.katına çık 4.katına in yorgunlukta işin cabası. Bölgede müşterileri tarafından çok sevilen birisi olduğundan, çay, kahve, yemek ikramları her daim olurdu. Sırf bu yüzden mesaisi geç biterdi.

*

Son 2,3 adet kargo teslimatı kalmıştı. Elindeki kargonun üzerinde yazan adres yetersiz ve eksikti. Kargo paketinin üzende yazan alıcıya ait telefon numarasını aradı. İstese adresi yetersiz diyebilir, kargoyu geri götürebilirdi. Alıcı sert bir ses tonuyla olduğu yerde beklemesini kendisinin gelip kargoyu alacağını söyledi. Bir müddet sonra yanında üç kişiyle geldi. Saldırmaya darp etmeye başladı. Mehmet başına aldığı darbelerle yere yığıldı kaldı.

Hastaneye kaldırılmasına rağmen geçtiğimiz günlerde beyin kanamasından hayatını kaybetti.

*

Şimdi gidelim söyleyelim!! 80 yaşındaki bir anaya, 90 yaşındaki bir babaya Mehmet Ali öldü diye...

Şimdi gidelim baş sağlığı dileyelim!! 80 yaşındaki anaya, 90 yaşındaki babaya Mehmet Aliyi erken kaybettik Allah size uzun ömür versin diye...

Şimdi gidelim soralım!! 80 yaşındaki bir anaya, 90 yakındaki bir babaya evlat acısı nedir diye???

*

Gök duydu da insanın acısını,

İnsan duyamadı, insanın feryadını.

Kuş bildi de yan yana uçmayı,

İnsan bilemedi,insanın elinden tutmayı.

Dağ bastı da bağrına her canlıyı,

İnsan, açamadı insana kapısını.

Nehir bildi de denize karışmayı,

İnsan insana karışamadı.

Ne yazık ki insan insanı anlayamadı...

Saygılarımla

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...