İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

İKİ ANNE İKİ EVLAT

YAYINLAMA:

Kırıkkale'de eski kocası tarafından 10 yaşındaki çocuğunun yanında vahşice katledilen Emine Bulut tüm insanlığa “Ölmek istemiyorum” yakarışı ile 10 yaşındaki kızının “Anne lütfen ölme” feryadı tarihe kara bir an olarak yazıldı.

Son yıllarda etrafımızda yaşanan vandalizm, kadınlara karşı şiddet giderek artıyor. Özge Can katliamı artık konuşulmuyor bile. Haber ajanslarına her gün kadınlara karşı şiddet haberleri düşüyor. Yapılan onca çalışmaya ve projeye rağmen olaylarda azalma yaşanmıyor. Hepimiz bu sarmalın içinde bir hedefiz.

Saatlerce süren tartışma programları, yüzlerce köşe yazısı, araştırmalar, bilimsel çalışmalar ve üst düzey açıklamalar. Peki giderek artan ve bizi saran bu şiddet sarmalının sonu gelecek mi? TV ekranlarında, internette, sosyal medyada yüzlerce şiddet görseli izleniyor. 11 yaşından 25 yaşına kadar yüzde 60 üzerinde sosyal medya kullanan bir nesil var. Bilinç altına her gün şiddet depolanıyor. Diziler, filmler, internet oyunlar ölüm dolu. Ne karar vericiler tarafından sonuç odaklı bir çalışma var ne de ailelerden aşırı bir talep var bu konuda.

Ülkemizde cesur kadınlarımız hayata tutunmaya çalışıyor. Diyarbakır'da bir anne dik duruşu ve cesur yüreği ile evladını terör örgütüne kaptırmadı. Kırıkkale'de bir anne ölüme ayakta yürüdü. İki sahnenin de toplumda geniş yankı bulmasına yapılan yayınlar etkili oldu. Emine Bulut'un katliam anının görseli olmasaydı ajanslara düşen bir haber olacaktı. Hacire Akar'ın o cesur bekleyişi haber olarak servis edilmeseydi bu kadar bilinebilecek miydi bu haykırış.

Biz gazeteciler anın şahitleriyiz. Yaşadığımızı zamana ve tarihe karşı sorumluluklarımız var. Aylan Kurdi'nin sahile vuran masum bedeninin görseli hala hafızalarda olsa da o günlerde verilen sözler diğer deniz yıldızları için tutulmadı.

Tarihin derin sayfalarında Yesevi'den, Mevlana'ya Yunus'ta Hacı Bektaş Veli'ye Aşık Veysel'e kadar bir sevgi iklimine sahip bu millet neden bu hale geldi hep birlikte düşünelim.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...