İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Güzel olan her şeyi tükettik

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Doğa bizlere sunulmuş bir armağandır. Doğanın güzelliklerinin farkında olmadan yaşıyoruz. Toprağa can veren nisan yağmurlarının damlalarında şemsiyemizi açmakla başlıyor her şey. Bahar yağmurlarında ıslanmanın şifa olduğunu unutuyoruz. Yer yüzünde temizliğin berraklığın simgesi kar taneleri başımıza konmasın diye şapkamızı takıyoruz. Ormanın derinliklerinde dolaşmaktan, çimlerin üzerine yalın ayak toprağa basmaktan çekiniyoruz.

Yol üstünde gördüğümüz pınardan su içemiyoruz. Dalından meyve koparıp yiyemiyoruz. Doğal yumurta, doğal bal, doğal süt köşe bucak organik gıda arıyoruz. İnsan iyi bir tüketicidir. Üretmekten çok tüketmeyi seviyoruz. Hazırı seviyoruz. Ambalajlı gıdalar, hormonlu sebze ve meyveler her daim marketlerde elimizin altında bulunuyor.

Önceliğimiz tüketmek üzerine kurulu. Anlayışı tükettik, feraseti tükettik, sevgiyi, saygıyı, günaydını, merhabayı tükettik. Doğal olan ne varsa tükettik ve doğala dönmek için bocalayıp duruyoruz. İyi bir üretici olsak tüm dengeler yerine oturacak aslında. Önce gözümüz doysun istiyoruz. Tüketeceğimizden fazla yiyecek alıyoruz. Kullanmadığımız kıyı köşede duran onlarca giysilerimiz var. Biraz empati yapsak ihtiyacı olanları düşünsek ve ihtiyaç sahipleriyle bizim ihtiyacımız olmayan fazlalıkları paylaşsak tüm mesele çözülecek.

Önceliğimiz kazanmak üzerine kurulu. Neyi kazanmak istiyoruz? Parayı, makam ve mevkiyi mal ve mülkü. Farkında olmadığımız tek şey kimse insan kazanamıyor artık. Kimse dost kazanmıyor sevgi bitti saygı bitti.

Aşklar bile bir günaydın mesajı arası başlayıp bitiyor. Dillere pelesenk olmuş sevdalar da yok artık. Dağları delen Ferhat, Züleyhalar, çölde Mecnunlar hikayeymiş hepsi. Nazım bugünlerde yaşasaydı: "Tahir olmakta ayıp değil Zühre olmakta. Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil" diye yazabilir miydi?

Harcadık iyi niyeti, samimiyeti. Vefa’yı semt adı olarak hatırlar olduk. Güzellik üretecek duyguları çıkarıp attık içimizden. Oysa ki; Dünyayı güzellik kurtaracaktı, bir insanı sevmekle başlayacaktı her şey. Gün ne zaman bitti anlamıyoruz zamana yetişemiyoruz. Bin bir bahanelerle farkına varmadan geçip gidiyor ömür dediğimiz şey.

Aşık Veysel: “iki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece” derken, dünya denen handa hayat yolculuğunun en yalın halini tarif etmiş.

Bizler de bu handaki yolculuğumuzda dünyaya sevgi bırakalım, samimiyet bırakalım, vefa bırakalım, iyilikler bırakalım, güzel ahlak bırakalım. Hepsinden önemlisi insanlık bırakalım.

Sağlıcakla…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...