İstanbul
Kapalı
6°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

EN ÖNEMLİ EKSİĞİMİZ! YÖNETİLMEK VE DENETLENMEK

YAYINLAMA:

İstanbul’u çok seviyor ve onu doyasıya yaşayabiliyorsanız, konuşacak, yazacak o kadar çok konu bulabilirsiniz ki. Yazdıklarımızda amaç; sadece eleştirmek değildir. İstanbul’da yaşanan ve yaşayanların karşılaştıkları güzelliklerin yanı sıra, olumsuzlukları da dile getirmek İstanbul’u yönetenlere destek olmaktan başka bir şey değildir.

İstanbul, yerleşik onaltı milyon, günü birlik ziyaret, alışveriş veya benzeri nedenlerle gelenlerle birlikte yirmi milyondan fazla insanı konuk eden ve onlara olabildiğince hizmet sunan, dünyanın en büyük ve güzel metropollerinden biridir.

Her şeyiyle çok güzel ve özellikli olan, böyesine muhteşem bir kentle ilgili yazacak çok şey bulmamız doğal. Tarihimizde birçok yazar, şair, şarkıcı, besteci ve söz yazarı için en güzel ilham kaynağı olmuştur güzel İstanbul.

O nedenledir ki; 1959’dan beri İstanbul’un her köşesini karış karış gezen, bir kişi olarak İstanbul’u sıkça yazıyorum. Onaltımilyon insanın yaşadığı İstanbul’da yaşamı kolaylaştıran birçok şey olduğu gibi genel ve özgün işleyiş düzeninde yaşamı zorlaştıran olumsuzluklar da yok değil. Yapılması gerekenler de, kısa, orta ve uzun vadeli planlamalara ve o planların iyi uygulamalarına ihtiyaç vardır.

İstanbul’un en önemli ve kronikleşen sorunlarından ikisi; ne yapılırsa yapılsın, mutlaka birçok eksikliği de beraberinde taşıyan, hala kesin çözüm bekleyen trafik sorunu ve bunun paralelindeki toplu taşıma açmazı ve en önemlilerinden biri olarak görülen, hızla artan betonlaşmanın, geride bıraktığı giderek azalan yeşil alanları.

Dünkü yazında; “Son zamanlarda çok sıkça kullandığım toplu taşıma araçlarında yaşanan olumsuzlukları, kullanım ve sürücü hataları, seferlerdeki planlama düzensizlikleri, özellikle; Metrobüs ve Marmaray’da iyice kendini hissettiren eksiklikleri yarınki yazımda dile getireceğim.” dememim nedeni de bunlardı.

İstanbul’da toplu taşımanın önemli yükünü kaldıran, Beylikdüzü-Söğütlüçeşme arasında 24 saat kesintisiz çalışan Metrobüsler. Giderek olması gerekenden kalabalıklaştılar, duraklarından bazıları yolcu yoğunluğunu kaldırma kapasitesinin çok üzerine çıktı, duraklara girmek iyice zorlaştı, durakların yağmur, soğuk ve rüzgardan korumasız olmaları ayrı bir sorun. Metrobüslerin düzensiz sefer ayarlamaları (genelde duraklara toplu geliyorlar, yolcular binebilmek için durakta aşağı yukarı koşuşturuyorlar, öndeki araç hareket ettikten sonra diğerleri de kapılarını kapayıp hareket ediyor), duraklarda düzensiz, plansız durup kalkmaları, özellikle sürücülerinin araçları çok kötü ve olması gerekenden çok daha hızlı kullanmaları, (daha geçenlerde iki metrobüsün kaza yapmasının önemli nedenlerinden biridir). Metrobüs sefer planlamaları kontrol edilmeli ve sürücüler ivedilikle eğitilmeli, severler seyir halindeyken mutlaka kontrol edilmeli.

Halkalı-Gebze arasında en önemli toplu taşıma aracı haline gelen Marmaray’da da aynı sorunlar var ve giderek dayanılmaz hale geldi. Günün yarısında ara duraklardan Marmara’ya binebilmek ve inmek neredeyse imkansızlaştı. İvedilikle; onbes dakikada bir olan sefer sayısı on dakikaya indirilmeli. Duraklarda yağmur, soğuk ve rüzgardan koruyan kapalı alanlar, çok az olan bankolar arttırılmalı. Diğerlerinde olduğu gibi cuma ve cumartesi günleri sabaha kadar çalıştırılmalı.

Toplu taşımanı can damarı Metrobüs ve Marmaray’ı yönetenler sistem işleyişini seferler sırasında canlı denetimlerle mutlaka kontrol etmeliler.

BİR TUTAM TEBESSÜM

BEŞ PARA ETMEZSIN!
Temel ile Dursun kavga ederlerken, arada laf yarışına girer.

Temel Dursun’a; “Sen beş para etmez adamın birisin”,

Dursun da alaycı bir gülümseme ile; “Öyleyse ispat et de görelim.” der.

Hemen bir taksi çağıran Temel, taksiciye; “Söyle bakalım! Beni Trabzon Merkez’e kaça götürürsün?”

Taksici; “İki bin lira” der.

Temel; “Peki, arkadaşımla birlikte kaça olur?”

Taksici,“Değişmez.” diye cevap verince, Temel, Dursun’a dönerek yapıştırır cevabı; “Gördün mü?”, “Seni hesaba bile katmıyor. Şimdi anladın mı, beş para etmediğini?”

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...