İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ABD'NİN "KÜRTLERE İHANETİ" YA DA DEVLET SÖZÜ!

YAYINLAMA:

Malum, Barış Pınarı Harekâtı ve sonrasında Washington’la varılan güvenli bölge mutabakatının ardından ABD’de Trump yönetimine yönelik “Kürtlere ihanet edildi” diye yoğunca bir eleştiri var. Eleştiriler özellikle Demokrat Parti çevrelerince dile getiriliyor. Kürtlere ihanetten kasıt Türkiye’ye karşı YPG’nin korunmaması.

Oysa ABD, YPG’yi korudu. Yani varılan mutabakatla güvenli bölgenin dışına çıkararak YPG’yi korumuş oldu.

Korumadığı ya da koruyamadığı ne? YPG’nin bölgedeki hâkimiyeti.

Önceki gün bu konular ABD Temsilciler Meclisi’ndeki bir toplantıda yeniden gündeme geldi. Toplantıda Savunma Bakanı Mark Esper ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley kongre üyelerinin sorularını yanıtladı.

Esper’in açıklamalarından özellikle Türkiye’nin NATO yörüngesinden çıkıp giderek daha fazla Rusya ile yakınlaşmasından derin endişe duyduğu sözleri öne çıktı ama kanımca Türkiye açısından YPG ve güvenli bölge ile ilgili sözleri daha önemliydi.

Esper’in, “Kürtlere ihanet edildi” eleştirilerine karşı "Biz Kürtlerle özellikle de DSG ile DEAŞ’ı yenmek üzere el sıkıştık. Biz onlara otonom bir Kürt devleti kurmaları için yardım etme sözü vermedik. Onlarla Türkiye'ye karşı savaşmalarına destek vermek için el sıkışmadık" şeklindeki sözlerine özellikle dikkat çekmek gerek.

Birincisi, Demokrat Partililerin bu eleştirileri, açıkça dile getirilemese de Obama döneminde PKK/PYD’ye bu yönde bir taahhütte bulunulduğunu, DEAŞ ile mücadele konusunda YPG’nin bu şekilde motive edildiğini gösteriyor.

İkincisi, Trump yönetiminin bu planı sürdürmek istemediği, en azından Türkiye’yi karşısına alma pahasına bunu sürdürmek istemediğini gösteriyor.

Üçüncüsü, bu sözler “YPG’nin Türkiye ile hesabı yok, onların savaşları Türkiye ile değil. PKK ayrı YPG ayrı” laflarını da alenen çürütüyor.

Dördüncüsü ise PKK ve onları destekleyen çevrelerin birilerinin lejyonerliğiyle bir şeyler elde edebileceklerine dair hülyalara kapılmalarının kendileri açısından ne kadar ahmakça bir şey olduğunu göstermesi açısından önemli.

Esper’in sözleri arasında dikkat çekici bir bölüm de Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı ile girdiği bölgelerde sivilleri kıyımdan geçireceği ve PYD’nin denetimindeyken sözüm ona var olan istikrarsızlığı bozduğu veya bozacağı yönündeki iddialara yanıt niteliğindeki bölüm idi.

Esper, Türkiye’nin denetimi sağladığı bölgelerde genel olarak durumun stabil olduğunu vurgulayarak, "Biliyorsunuz, hiçbir ateşkes mükemmel değildir. Buradaki joker karakterin Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) olduğunu düşünüyorum. Ama genel olarak kanaatim, Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeydoğusunu büyük miktarda istikrara kavuşturduğu yönünde" ifadelerini kullandı. Esper, SMO’nun kimi kontrol dışı hareketlerine karşın Türkiye’nin girdiği bölgelerin istikrara kavuştuğunu söylüyor.

Yani Türkiye istikrarlı bir bölgeyi bozmuş değil aksine istikrarsız bir bölgeyi istikrara kavuşturmuştur diyor.

Esper’in bu sözlerinin, Türkiye’nin bölgeye yönelik operasyonlarını eleştirenlerin yüzlerine şamar gibi indiğini düşünüyorum.

Esper’in ABD Temsilciler Meclisi’nin düzenlediği toplantıdaki bu ifadeleri, Türkiye karşıtı Demokrat Partililerin eleştirilerine verdiği yanıtlar ve konuşmasının tamamı Trump yönetiminin PKK konusunda Türkiye’den yana bir tutum içinde olduğunu gösteriyor.

Üstelik bu sözlerin, ABD kurumları içinde en çok Türkiye’ye olan kurumlardan birinin başındaki isim tarafından dillendirilmesi daha da önemli.

Bu yaklaşımlar, Türkiye-ABD ilişkilerinde bir düzelme sürecinin işaretleri olabilir.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...