İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

GÖKTEN 3 ELMA DÜŞTÜ…

YAYINLAMA:

Daha bir yıl bile üstünden geçmedi. Bir sabah Sıla haberleri ile uyandık. O, kim ne düşünür ne der diye düşünmeden çıkıp aslanlar gibi başına gelenleri anlattı. Adliye koridorlarında kendini haklı çıkarma savaşı verdi. Ona ‘’Sen erkek gibi kadınsın, kendini savunsaydın.’’ dediler.‘’ Böyle dayak mı yenir, hiçbir yerin morarmamış.’’ , ‘’Az susup kadın olsaydın.’’ dediler de dediler. Bu şiddeti haklı çıkaracak daha bir dolu alakasız suçlama yaptılar ve yine en acımasız eleştirileri yapanlar hemcinsleriydi. Sıla duruşunu, kendini hiç bozmadan dimdik ayakta durdu. Yaz boyu tıklım tıklım doldurduğu salonlarda konserlerini verdi. Önüne baktı. Burnunun dikine, kendi doğrusunun peşine gitti… Aradan aylar geçti ve ben yine Sıla’yı yazıyorum. Yılın ilk Sıla haberinde bu sefer, şiddet yok. Hakaret yok. Adliye koridorları yok. Bu sefer haberler iyi. Hatta düşman çatlatacak kadar güzel. Sıla mutlu! Seviyor, seviliyor… Sıla 13 Ocak da evleniyor! Ve Sıla anne olacak!

Çukur beni çağırıyor…

Ercan Kesal, Erkan Koçak Köstendil, Öner Erkan ve Aras Bulut İynemli bu isimlerin hepsi bir dizide toplanır da o dizi izlenmez mi? ‘’Bizde Çukurdayız!’’ dedik, izledik. İlk sezonunu hiç fire vermeden izledim. Ama ikinci sezonun ortalarında, fragmanını bile izlemeye tahammül edemez oldum. Özenti 3 sınıf dayatmalı eski Harlem sokakları, yanan variller, sokak dövüşleri ile son derece saçma bir hal almıştı. O Harlem sokakları oyuncuları da etkilemiş olacak ki sanırsın hepsi birer Al Pacino. Perihan Savaş bile güvercin yürüyüşü ile bir omuzunu düşürüp rol keser oldu. Bu kadar yerden yere vurduğum dizi, ben izlemiyorum diye kötü olmuyormuş… Çukurun reyting sonuçlarına bakıyorum, hala en çok izlenilenler arasında başı çekiyor. 3. sezonunda ve 100. bölümüne doğru emin adımlarla gidiyor. Şimdi bir de bu dizeye Nejat İşler ve Kıvanç Tatlıtuğ da dahil oluyor. Bu ne yaman çelişki? Yapmayın etmeyin, ben kendimi Çukur’dan çıkmıştım. ‘’Daha da gelmem buralara!’’ deyip büyük büyük laflar da ettim. Şimdi tam vazgeçtim derken tekrar kanıma girmenin ne anlamı var?

Kabak tadı

Az biraz kafası çalışan insanlar yuhalanmadan jübile yapar. İki gram hatırı, saygısı, sevgisi varken dönüp gider. Her şey tepe taklak olmadan, adabıyla köşesine çekilir. Kabul eder işlerin yokuş aşağı gittiğini ve yolun sonunun göründüğünü. Ama biz öyle miyiz? Ben dahil çoğunluğumuz dibini görmeden rahat etmeyiz. Tadında bırak işte yeme o son lokmayı, yeriz. Mikrofonu aldın eline anlattın anlatacağını sus, susmayız. Kadın seni istemiyor bırak git, gitmeyiz. Dizideki baş karakterin elinde bomba patladı artık ölsün, öldüremeyiz. Olmaz olamaz… İstediğimiz, hayal etiğimiz son o değil. Biz ne zaman, nasıl istersek öyle bitmeli.İşin aslı astarı; biz ne karnımız ağrımadan masadan kalkmayı öğrenebildik. Ne ağzımızın tadı bozulmadan eğlenebilmeyi seçebildik. Ne de ardımızdan edilecek iki güzel kelam varken bırakıp gitmeyi becerebildik.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...