İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

OKAN BAYÜLGEN!

YAYINLAMA:

Geçen hafta sonu Hakan Gence ile uzun uzun röportaj yapmışlar.

Röportaj tadından yenmez, şahane olmuş, güzelce okudum.

Yeni oyunu var, Amadeus nedeniyle yapılan röportajda yeni nesli, ekrandaki oyuncuları, aşkı, seksi ve libido tartışmasını konuşmuşlar.

Okan röportajın içinde;

Bir arabam yok,

Dizi oyuncuları kadar ev biriktiremedim,

Pahalı çantalarım,

Marka entarilerim,

2000’li yılların başından kalma cep telefonum var,

Beyoğlu Doğan apartmanında 2 dairem var,

Sesim kazanan gibi duruyor ama kaybedenim diyor.

Okan bey çok akıllı bir adam, çok güzel konuşan bir adam, çok yıllardan beri neredeyse takip ederim.

Çok ama çok önemsediğim bir adamdı.

Kimseye radyodan, ekrandan bayılan biri değilim, ama bu adama bayılırım.

Nihayet bir gün yolum, Habertürk'te Okan bey ile kesişti, programın adı "Beyin Bedava" ve programda 4 sabit kadın olacaktı.

Sevil Atasoy, Ayşe Böhürler, Oylum Talu ve ben.

Nedendir kadınların dokusu birbirine uymadı, Okan'ın kararı mı, kimin kararı bilemem tüm kadınlar gittiler, programda devam etmediler ve ben devam ettim.

Haftada bir gün gece 23.00’te başlayan program her hafta başka konukları çağırarak devam etti.

Okan beyi çok seviyorum ya, fotoğrafa olan merakını bildiğimden, Newyork’ta bit pazarından aldığım çok eski, deri kılıflı fotoğraf makinasını ona hediye ettim.

O yıllardan içinde bir film makarası kalmıştı, enteresan olabilirdi, tab ettirirseniz diye heyecanla anlatmıştım.

Program kısa sürdü ve bitti.

Aradan zaman geçti, sosyal medyada inanılmaz linçe uğradığım bir konuda baktım Okan beyde ortak olmuş.

Pes dedim, sen de mi, işte tam o gün gözümde bir karış leğende linçseverlerle boğulurken gördüm Okan beyi.

İşte şimdi o gözle bakarken ve artık onu sevmezken.

Bilinen o ki!

Siz televizyonların en çok, eşek yükü ile para kazanan adamısınız,

Sen seslendirmede kaşesi en pahalı 3 kişiden birisiniz,

Dizi oyuncularının biriktirdikleri evlere takılmanız tuhaf olmuş.

Doğan apartmanı derken, orada 2 dairem var derken, kaç milyon dolarlık ev sahibi olduğun gerçeği varken,

Sanki 1 hırka, 1 somun ekmekle ömrünüzü geçiriyormuşsunuz anlatımı tuhaf olmuş.

"Gizli gizli planlar yapıp, kendine güvenli alanlar, güvenli ilişkiler yaratmadan, hayata bodoslama dalarak, hiçbir emniyet kemeri takmadan yaşamak beni kaybettiriyor" diye kendinizi tanımlamışsınız.

Olmamış Okan bey.

Siz o değilsiniz.

Siz daima kazanansınız.

Hayatınızdaki kadınların değişimi sizi kaybettiren saymaz.

Son olarak demem o ki!

Okan bey, kimi kakası varmış gibi dizilerde oyunculuk yapar, kimisi kakası varmış gibi, kimseyi sevmez, bir fotoğraf makinesi hediye edenin kırk yıl hatırı vardırı bilmez.

Kaka bu işte adı üzerinde.

Hayat kaka.

İnsanlar kaka.

Vefa bilmeniz temennisiyle.

Funda'nın aklındakiler…

… Bazı erkek yazarlar kadınlarla ilgili tek satır iyi bir şey yazmıyor.

Kadın üzerinden tartışılan konu neyse ne, adam kadın için ya negatif ya sevimsiz bir şey yazıyor.

Konu Hadise.

Hadise Antalya'da konser veriyor ve Brazillian mayosu ile arkadan çekilmiş kalça dekolteli videosunu paylaşıyor.

Çok belli inadına yapıyor artık, daha önceki videosuna, inanılmaz hakaretler ettiler, o da devam edin buyurun demiş.

Hürriyetin köşe yazarı Savaş Özbey, tuhaflık kostümde değil, Hadise'de diye başlık atarak yazı yazmış.

Devam etmiş.

"Bu kadar ciddi kalça problemi olan birinin, neden ısrarla böyle şeyler giymek ister" diye sormuş.

Biz de beyefendiye soralım, sizin kalçanız ne durumda bilemem ama, kızın kalçasında ne var ki, "problem Hadise'nin kalçasında" tanımında bulunuyorsunuz.

Ayrıca biz çok beğeniyoruz.

Savaş bey siz bir kadını beğenin de biz de yazalım..

Sizin yaptığınız, pekala kadına şiddettir ve çok ayıptır.

... Sosyal medyada bir aydınlanmadır gidiyor.

Kimsenin ışığı kendine yetmiyor, kafalar karmakarışık ruhlar karmakarışık, kendi sorunu ile yüzleşme çözme gayreti hiç yok, şükür yok, minnet yok, çalışma hevesi yok.

Ama hep dahasını istemek, daha zengin koca, daha zengin hayat isteği, bir an önce çok param olsun isteği almış başını gitmiş.

Bu böyle olunca, bunu anlayan şeytan kafalı çakallar, ben bu insanlardan yararlanayım, şunların kandırıp, paraları alayım demiş.

Kendisini yüce varlık, hızır, hoca, papaz diye tanıtan kafalar var.

Adam açık açık, madde madde yaptığı büyüleri yazmış.

Eskişehir'de 61 yaşında kendisini yüce varlık, hızır diye tanıtan çakallardan biri, kendisine gelen kadınlardan birine gel seni aydınlatayım diyor, içeride bir odaya alıyor, kadının bileğine bir yağ sürüyor, kokla diyor, kıyafetlerini çıkar iç çamaşırınla yatağa uzan diyor.

Sonra adam kadının bütün vücudunu elliyor, cinsel ilişkide bulunmamız gerekiyor demiş,

Genç kadının içeride sevgilisi var, ona bile seslenememiş.

Sakın kimseye söyleme, var olan sistemini yüce varlığımla bozarım demiş.

Hikâyenin aptallığına bakın, külotunla kaldığın aydınlamanın, anlattığın hikayenin neresi doğru ki.

Ah be! Kadın külotun üstüne kalsın, sen karanlık da kal daha iyi.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...