İstanbul
Parçalı bulutlu
6°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

İSTANBUL'DAN İNSAN MANZARALARI!

YAYINLAMA:

Bugüne dek, aşağıda sözünü edeceğim iki konudan birincisi ile ilgili birçok kez bu köşede yazı yazdım ve görünen o ki daha çok da yazacağım.

Bunlardan birincisi; iletişim teknolojilerinde adına “Akıllı telefonlar” denilen cihazların toplumun hemen hemen her yaşındakiler üzerindeki etkisi ve ne kadar yaygınlaştığıydı. Evlerde neler olduğunu tahmin etmek pek de zor değil. Sokakta yan yana yürüyen gençlerin birbirleriyle yüz yüze konuşmak, iletişim kurmak yerine ellerindeki telefonlarla iletişim kurduklarını, günün her saatinde, sokakta, toplu taşıma araçlarında, kafe ve restoranlarda rastlayabiliyoruz.

Özellikle toplu taşıma araçları buna en çok karşılaştığımız yerlerdir. Yolda yürürken ellerindeki telefonlara bakarken dalıp giden gençlerle her an çarpışabileceğiniz durumlarla hepiniz sıkça karşılaşmışınızdır.

Bunun böylesine yoğun olarak yaygınlaştığı, Avrupa’da başka ülkeler var mıdır bilemiyorum. Son yıllarda yurt dışına çıkamadım ama, dışarıdan gelen dostlarımıza sorduğumda, bizdeki kadar yaygın olmadığını, üstüne basa basa, ısrarla söylediklerine çokça şahit oldum.

Akıllı telefonların kullanılmasında nereye doğru gittiğimizi takip etmek ve bunun zararlarının neler olduğu gerçeğini hiçe saydığımız da çok net bilinendir. Bu durum hız kesmeksizin devam ediyor. Gençler arasındaki konuşmalarda, iletişimde yeni modelleme özlemleri ile ilgili sohbetlerine sıkça rastlayabiliyoruz.

İkinci konu ise; bir süredir sorun olmaya başlayan şu sırt çantalarının, özellikle toplu taşıma araçlarında giderek sorun olmaya başlamasıdır.

Gün içinde toplu taşıma araçlarını sıkça kullanan biri olarak, bu konuda hemen hemen her araçta ufak da olsa bu sırt çantaları ile ilgili tartışmalara rastladığım oluyor. Bazıları neredeyse sırtta taşınan orta çaptaki bavul gibi tıka basa doldurulmuş halleriyle toplu taşıma aracına sokuluyor, oldukça yoğun olan araç içinde rahatsızlığa ve tartışmalara neden oluyor. Yurt dışındaki birçok ülkede, sırt çantalarını araç içinde sırtta taşınmaması, elde tutulması ile ilgili, üzerlerinde yazılı ikazlar bulunan “küçük pictogramlar” var. Bizde ise, bu tür “pictogram görselli duyuru tabelalar”ı yok.

İstanbul’daki toplu taşıma araçları, zaman zaman, kontrol edilse; tıka, basa yolcu taşıyan metro, metrobüs, otobüs ve tramvaylarda, münferit bile olsa, nasıl yoğun bir rahatsızlık yaşattığını çok rahat görebileceklerdir. Bunun olması gerektiğini gösteren “pictogram görselli duyuru tabelaları”nı araçlara asmak çok zor olmasa gerek.

İstanbul; toplu taşımanın çok önemli görevler üstlendiği bir büyük şehir. Giderek zorlandığı bu sorunun tek çözümü olan toplu taşımanın önemli araçları; Metro, metrobüs, otobüsler ve tramvaylar hızla artıyor. Yerleşik 16 milyon ziyaretçileri ile 20 milyona yaklaşan İstanbullunun yaşadığı bu metropolde, bu toplu taşıma araçlarını her gün kullanan milyonlarca yolcu var. Ve günün hemen hemen yarısında, bu toplu taşıma araçlarını kullanıyorlar. Bu durumda yukarıda sözünü ettiğim “keyfe keder” diye görünen konu mutlaka ivedi çözüm gerektiriyor.

Çok kolay çözebileceğimiz bu sorunu görsel duyurularla ortadan kaldırabiliriz. Önemseyelim. Toplu taşıma araçlarında, bu konudaki tartışmaların dozu iyice artmaya başladı.

BİR TUTAM TEBESSÜM

İRLANDALI BALIKÇI

Dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaktadır. Pub’ın kapısında yer alan bir su birikintisinin başında, elinde tutmakta olduğu sopanın ipi suya sarkıtmış, sırılsıklam yaşlı bir İrlandalı durmaktadır.

O sırada yoldan geçen bir beyefendi, durur ve adama sorar;

- “Ne yapıyorsun orada?”

- “Balık tutuyorum!” diye yanıtlar yaşlı adam.

Yaşlı adamın haline acıyan beyefendi;

-“Yağmurda kalma içeri gir ve benimle birşeyler iç” teklifinde bulunur ve birlikte içeri girerler. Barın sıcaklığında viskilerini yudumlarken, beyefendi biraz ukalaca;

- “Bugün kaç balık yakaladın?” diye sormaktan kendini alamaz.

Yaşlı adam gülümseyerek;

- “Sen sekizincisin bugün!” diye yanıt verir.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...