İstanbul
Açık
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

RAMAZANDAN ARTA KALANLAR!

YAYINLAMA:

Bugün artık üzerimize çöreklenip korku imparatorluğu kurma çabası içinde olan koronavirüs illetinden söz edip daha fazla reklamını yapmak istemiyorum. Ondan çokça söz etmeyeceğim.

Her ramazanda zaman zaman dikkat çektiğim konuların başında olan, oruçlu geçen, oldukça da uzun olan günlerin akşamında özenerek kurulan zengin iftar sofralarının ve oruca başlamak üzere sofraları zenginleştiren tatlıların, özellikle baklava ve güllaçların eksik olmadığı sahur sofralarının geride bıraktıklarından ve iyice kontrolden kaçan diyet alışkanlıklarından söz edeceğim.

Her ne kadar, oruç ortamlarında; “ben mümkün olduğunca dikkat ediyorum ama bazen kontrolden çıktığım da olmuyor değil” diyenlere rastladığımız da olmuyor değil. Özellikle hızlı kilo verip bir süre sonra verdiği kiloları daha da hızlı alanların ne kadar hayıflandıklarını çok sık gördüğümüz olmuyor değil.

Onların aldıkları kiloları verebilmek için neler yaptıklarını biliyoruz. Sonuna iyice yaklaştığımız Ramazan ayının son dönemecindeyiz. Bayramı beklemeden daha şimdiden temponuzu ayarlayıp iftar ve sahur sofralarında kendinizi kontrol etmeye başlasanız iki olacak.

Bu Ramazanın diğer Ramazanlardan daha önemli bir farklılığı olduğuna, önceki yazımızda biraz değinmiş, nelere dikkat etmeniz gerektiğiyle ilgili uzman görüşlerini buraya aktarmıştım. Ve uzmanların, üstüne basa basa söyledikleri şu uyarılarına dikkat çekmiştim. Ramazanda fazla yememeye dikkat etmek gerekiyordu ama, koronavirüs salgını nedeniyle, vücut direncini güçlü kılacak, yüksek tutacak yiyecekleri de iftar ve sahur sofralarımızdan eksik etmememiz gerekiyordu.

Ülkemizde cirit atan virüsün en çok etkiledikleri; özellikle kronik hastalıkları olanların ve vücut dirençlerinin düşük olmasıydı. Vücut direncini yüksek tutabilmek; iyi beslenme, özellikle temizlik ve hijyen, sosyal mesafenin korunması, yakın temastan uzak kalma önlemleriyle birlikte, hala hızı kesilememiş olan virüs salgınından korunmanın en önde gelen önlemlerindendir.

Ramazan ayı bu yıl koronavirüs salgını sebebiyle evlerde geçiyor. Bu dönemde, oruç tutanların bağışıklık sistemlerine ayrıca dikkat etmeleri gerektiğini vurguluyor uzmanlar. İstanbul Kültür Üniversitesi Beslenme ve Diyabetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürhan Raif Çiftçioğlu, Ramazan ayında bağışıklık sistemimizi güçlendirecek, doğru beslenme ve yeme alışkanlıkları hakkında verdiği bilgileri geçtiğimiz haftaki yazımda buraya aktarmıştım.

Prof. Dr. Gürhan Raif Çiftçioğlu, Kültür Üniversitesi’nde yayınlanan basın bülteninde; “Bu süreçte özellikle bağışıklık sistemimizi ayakta tutacak yoğurt, turşu, kefir ve zeytin gibi probiyotikler ile, pırasa, enginar, kereviz, soğan, sarımsak, ıspanak gibi prebiyotik içerikli gıdaları tercih etmekte yarar var.” sözleriyle de Ramazanda beslenmemizde nelere dikkat etmemizi dile getirmişti.

Geçtiğimiz hafta bu köşemizde, Ramazanda, özellikle vücut direncimizi yüksek tutabilmemizi sağlayacak beslenmemizle ilgili aktardığımız bu uzman bilgilerini özellikle vurgulanan bu bölümlerini, Ramazanın son dönemecine girdiğimiz bu günlerde, bir kez daha buraya aktarmak istedim.

Sözünü ettiğim gibi, bu Ramazan, diğer Ramazanlardan farklıydı. Kilo almamaya dikkat ederken virüs salgınına karşı vücut direncimizi güçlü tutabilmemiz için beslenmemize daha özen göstermemiz gerekiyor.

Unutmayalım; “önce sağlık için evde kalalım”.

BİR TUTAM TEBESSÜM

AKLIMA BİRŞEY GELMİYOR!

Hoca Nasrettin bir Ramazan günü, namaz vaktinden epeyce önce, vaaz dinlemek üzere mahalle mescidine gitmiş. Kürsünün yakınına bir yere oturup, cemaatle birlikte vaaz edecek hocayı beklemeye başlamış.

Bir süre sonra mescidin imamı gelmiş ve çıkmış kürsüye.

Uzunca bir süre düşünüp etrafına sıkıntılı sıkıntılı baktıktan sonra:

- "Ey cemaat" demiş, "Benim size söylemekten aciz bir adam olmadığımı biliyorsunuz. Fakat bugün aklıma bir şey gelmiyor, konuşacak bir şey bulamıyorum."

Kürsünün hemen yakınında bulunan Nasrettin Hoca, ayağa kalkmış ve yetiştirmiş cevabı:

- "Aklına bir şey gelmiyorsa, kürsüden inmek de mi gelmiyor be mübarek adam?"

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...