İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

EKMEKLE OYUN…

YAYINLAMA:

Bana son derece sevimsiz ve itici gelen hareketleri ona şöhret getirdi. Önce Türkiye’de adını duymayan kalmadı. Sonra ünü Türkiye sınırlarını aşıp, yurt dışına kadar uzandı. Dükkanları doldu taştı. Rezervasyon için ya günler öncesi aramak ya da araya tanıdıklar koymak gerekti. Bazılarımıza antipatik gelse de Nusret’in geldiği nokta takdire şayan. Çizdiği imaj beğenelim, beğenmeyelim tuttu. Gece gündüz çıkarmadığı güneş gözlüğünü kimse itici bulmadı. Hint dilencileri gibi elini kolunu büküp, döktüğü tuzu taklit etmeyen kalmadı. Adamın restoranına gidenler, rica minnet et tokatlamasını istedi. Nusret’i görenler adama Madonna muamelesi yaptı. Ve kaçınılmaz son… Birine taşıyamayacağı yükü yüklerseniz, sonunda bu hale gelir. Onlarca mandayı daire şeklinde de sıralar. Ortasına takım elbisesiyle de girer. Bunu fotoğraflayıp, altına ‘’ciddi toplantı’’ da yazar. En kötüsü bundan gram da utanmaz. Hala buna imaj diyenin, sevimli bulanın, zekasının sorgulanması lazım. Tek mekanına ayak basmadığım için kendimle bir kez daha gurur duydum.

Bizden bir halt olmaz!

Doğa dedik, denge dedik, bozduk dedik. Kime dedik? Aylarca ne olur görün dedik; yeşil ağaçları, maviye dönen denizin güzelliğini. Duyun; kuşları, ses kirliliğinden duyamadığımız börtü böcekleri, doğanın sesini. Hissedin; havanın temizliğini, dengesini toparlayan dünyanın güzelliğini. Bilin dedik; dengesini bozduğunuz dünya, bir gün sizin dengenizi bozar. Bize normalleşme süreci maalesef doğaya, diğer canlılara anormalleşme süreci oldu. Parklar, bahçeler pislik içinde. Maviye dönen yunusların yine geçmeye başladığı boğazda, tekrar pet şişeler. Daha bir hafta oldu. Ne çabuk unuttuk, pislikten başımıza gelenleri. Yaşadığımız evi, çevreyi, dünyayı kirletemeyiz. Öte dünyada bile hesabı var. Sarıyer belediyesi geçtiğimiz hafta sonu pislik içinde bırakılan parklarının fotoğraflarını yayınladı. Belediyenin yazdığı tweet de çok hoşuma gitti. ’’Kurtaran doktor nasılsa var diye pencereden atlamıyorsanız. Avukat beraat ettirir diye, kolayca suça karışmıyorsanız. Temizleyen var nasılsa, diye bu çirkin görüntüyü yaratamazsınız. Bu her şeyden önce vicdan meselesi…’’ Ama sizde ne idrak, ne vicdan, ne ders alacak akıl var.

Zor işler…

Keşke ‘’seviyorum’’ demek sevilene yetseydi. Her kırdığımıza bir ‘’özür’’ kafi gelseydi. Acıyan kalbi tek sözcük iyi edebilseydi. ‘’Affet’’ dediğimiz herkes affedebilse, af dileyen herkesi de kolayca affedebilseydik. Tek başına kelimeler yetebilseydi samimiyetimizi anlatmaya. Sözcükler dertlerimizin dermanı olsaydı. Endişelerimizi, soru işaretlerimizi sihirli birkaç kelam yok edebilseydi. Konuşa konuşa anlaşır dediğimiz insanoğlu; konuşa konuşa anlaşsa, inansa, iyileşseydi. Ama yetmediiiii… Yetemezdi! Keşke söylediklerimiz çocukken, ağzımızdan çıktığı kadar saf kalsaydı. Onca yalanla kirlenmeden, güvenini yitirmeden pürü pak dursaydı. Olmadı! Artık ağzından çıkanlar, isteğin için sadece basit bir giriş. Gelişmede; söylenenin akıl süzgecinden geçmesi, mantığa yatması, sezilerimizle örtüşmesi gerekli. Yani gerçekten istemediğinde asla başaramayacağın biraz uzun bir yol. Kelamın aslı astarı; söylediğin, söylediğinin icraatınla desteklenmesi, sabrınla da sınanması…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...