İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ALTERNATİF GEBELİK

YAYINLAMA:

Meryem Uzerli’nin yine hamile olduğu duyunca şaşırdım. Aklıma ilk gelen soru “Aaaa ne ara evlendi de hamile kaldı?” oldu. Açıkçası yaşadıklarından sonra ikinci çocuğunu da evlenmeden doğuracağını hiç düşünmemiştim. Hatırlarsanız ilk çocuğunu babası Can Ateş istemedi. Aldır, demesine rağmen doğurdu. Ve 7 yıldır kızını tek başına büyütüyor. Sanırım Meryem de herkes gibi evlenip, mutlu bir yuvada çocuk büyütmek isterdi ama olmadı. Sonuçta çocuk büyütmek zor, babasız büyütmek çok daha zor… Bunu bir daha yaşamamak için elinden geleni yapacağını düşünürdüm. Yoksa Meryem’in özel hayatı, ne zaman evlenip, hamile kalacağı beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Ama yüzlerce kişiyi çooook ilgilendiriyormuş. Kınayan, hakaret eden, akıl veren bir dolu yazı okudum. Hatta gazetenin biri “kaşar” diye başlık atmış. Evet; alıştığımıza, bildiğimize, kültürümüze ters… Evet; zor, cesaret isteyen, meşakkatli bir yol ve seçim... Ama hiç kimse unutmamalı ki bu karar da hayatta Meryem’in.

Hafta bir doz

Oleeyyy Yasak Elma başladıııı… Artık ben de Yasak Elma müptelaları arasına girdim. Diziyi ara ara izleyip eh işte diyenlerdendim. Korana günlerinde evde sıkıntıdan, ilk bölümünden son bölümüne kadar izledim. Ve cemi cümlenin neden sevildiğini anladım. Bir kere dizide kasan hiçbir şey yok. Yani öyle kasıntı kasıntı tipleri acaba “Bu hafta ölür mü?” diye beklemek yok. Havada uçuşan kurşunlar, duvar yazısı kıvamında replikler yok. Mide bulandıran fakir kız, zengin oğlan hikayesi yok. Dakikalarca bakışmaktan şaşı olan, iki zavallıyı izlemek yok. 1 dizi içinde 3 klip izlemek yok. Komik olacağım diye acınası tipler, durumlar yok. Dolgu dudaklı, ipek kirpikli, kaşı kontürlü aşiret kadınları yok. Dizi denince akla gelen ne varsa, yok yani… Yasak Elma’daki oyuncuların hepsi tabiri caizse rollerine cuk diye oturmuş. Hiçbiri gram eğreti durmuyor. Meğer Şevval Sam’a entrika da yakışıyormuş. Eda Ece’ye de biraz saf, salak olmak. Dizide seçilen mekanları, kıyafetleri, saçı, makyajı ayrı takip ediyorsun. Ve en önemlisi… Haftalık almamız gereken dedikodu, entrika ve tehlike dozunu veren yegane dizi Yasak Elma!

Aidiyetsiz

Bazı duyguların yoksunluğu insanı öldürmez ama süründürür. Sevilmek, özlenmek, beğenilmek… Daha bir dolusunu yazar, sayarım. Ama alt sıralara attığımız belki de unuttuğumuz bir duygu var. Aidiyet! Yani bedeninin olduğu yerde ruhunun da olmasıdır. İşte bu hissi satın alamazsın. Zamanla oluşmaz. Kuru kuru istemek yetmez. Yani o eve ait hissetmiyorsan tapusunda adının yazması yetmez. Kimliğinde yazsa ne olacak, memleket dediğin yere ait değilsen. Ait olmadığın kadına, adama seviyorum desen yalan. Evlenelim desen hüsran. Ama bir de ait hissedersen, bastığın kuru toprak cennetin olur. Sevgin yavan, eksik, sahipsiz kalmaz. Gerçekten ait olunca sahiplenir “benim” dersin. Aidiyetle toprağın memleket, dört duvarın ev, yanındaki sevdiğin olur. İşin aslı astarı; ektiğin çiçek bile ait olduğu toprakta, saksıda çiçek açar.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...