İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

SENİ GÖRDÜM!

YAYINLAMA:

Her Allah’ın günü bir dolu Youtube kanalı açılmaya devam ediyor. Tabi bu popülasyonda milyoner olan Youtuberların katkısını da unutmamalı. Millet sabah kanal açıp, akşam milyoner olacağını sanıyor. İşim gereği Youtube da fırsat buldukça geziniyorum. Bir süredir Armağan Çağlayan’ın 196sekiz kanalını takip ediyorum. Armağan’ın kanalında 3 programı var. Güncel, Uçuk Kaçık Masallar, Gör Beni… Gör Beni en bilinen programı… Sık sık haber olup, sosyal medyaya düşüyor. Sorduğu sorular ve aldığı cevaplar uzun süre magazin haberlerinde dönüyor. Hiç sıkılmadan yaptığı tüm programları art arda izledim. Anlayamadığım şey bunca insan kimseye anlatamadığı, en mahremlerini neden bu adama anlatıyor? Sayısız magazincinin çapraz sorgusundan anlının akıyla çıkmış onca insan, neden Armağan’a patır patır dökülüyor? Saatlerce pür dikkat izledim. Ve samimiyetin ne kadar etkin ve iletken bir silah olduğunu bir kez daha anladım…

O konu, bu konu değil!

Hepimiz oturduk "Bir Başkadır" dizisini izliyoruz. Tabi ki bizi sadece izlemek kesmez! Bir de enine boyuna yorumlamazsak rahat edemeyiz. Meğer ne çok film, dizi eleştirmenimiz varmış. Nereye baksam bir bilirkişi 200’lük kelime haznesi ile yorum yapıyor. Ama neden şaşırıyorum ki… 90 dakikalık maçı bile 1 hafta boyunca ileri geri sarıp yorumluyoruz. Hadi yorum ve eleştirilere alıştık da Nurseli İdiz olayı bir üst seviyeye taşımış. Nurseli demiş ki…"Ben laik bir kadın olarak mesela, bildiğim kadarı Öykü Karayel modern yaşayan bir kadın. Nasıl bu rolü oynuyor? Kıskanıyorum yani bu yaşımda. O zaman bir tesettürlü oyuncunun da gerektiğinde tesettürden çıkıp başka rolü oynayabilmesi lazım. Oyunculuk bunu gerektirir. Hayat kadınını da oynarsınız, hafızı da oynarsınız..." Nurseli hanımcığım siz konuyu tamamen yanlış anlamışsınız. O dediğiniz teknik olarak doğru da olsa, bu olay teknik bir konu değil. Allah aşkına siz bir ara ara açın şu ilmihalleri falan okuyun. Bu cehalettiniz hiç hayra alamet değil. Tesettür dediğimiz şey aksesuar değil. Öyle canınız istediğinde, kafanıza takıp çıkardığınız çıt çıtlı toka mı sandınız?

Elveda aşkım

Erkekler veda etmeyi sevmez! Hoş, kandınlar da sevmez… Ama hiçbir kadın buzdolabının üstüne yapıştırılmış, bir veda notuyla erkek arkadaşından ayrılmaz. Ki illa bir notla ayrılacaksa, minimum 8 sayfa olur. İçindeki nefreti, kini o sayfalara kusmadan rahatlamaz. Yapamaaaz! Sevgisi bitmiş, ayrılmayı kendi isteyen kadının bile usul usul gittiğini görülmemiş ki. Şimdi sorarım size… O sevgi bitiyse, kim bitirdi? Suçlu kim? Geçen yılların hesabı elbet birine kesilecek. Dünyanın en büyük sevgi ve zaman katledicisine haddini bildirmeden mi ayrılacak? O cengaver adamlardan kalmadı ama… Diyelim ki adam efendi efendi konuşup, ayrılacak. İlk soru belli “Kim o kadın?” sonrası dram, gözyaşı… Ve tabi ki bol booolll beddua... Ki bunun günler sürdüğü de görülmüştür. Sular durulunca dünyanın en mantıklı insanı olabilir. Ama işin oraya gelmesi maalesef biraz zaman alır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...