İstanbul
Parçalı bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ORMANIMDAKİ BEYOĞLU GEZİM! 

YAYINLAMA:

Ben her sene aralık ayı sonuna doğru, mutlaka Beyoğlu'na giderim.

Bu kendimi bildim bileli böyledir.

Taksim Meydanından Tünel’in sonuna kadar yürürüm.

Caddenin bir sağına bir soluna geçerek heyecan yaratırım, baka baka yürürüm.

Mutlaka esnaf lokantasında yemek yerim.

Mutlaka ara sokaklarda közde pişmiş bir Türk kahvesi içerim.

Sevdiğim pasajlar var, mutlaka oraları dolaşır ufak tefek alışveriş ederim.

Mutlaka Beyoğlu çikolatası alırım.

Mutlaka Hacı Bekir'e girerim, çifte kavrulmuş lokum alırım.

Mutlaka Rebul'e uğrar kolonya alırım.

Camiye girerim, dua ederim.

Kiliseye girerim, dua ederim.

Bu sene, bulaş var, hastalık var ve kendi kişisel kısıtlamam içinde gidemiyorum yani aslında gitmiyorum.

Çok dikkat etmemiz lazım, mümkün olduğu kadar evde kalmamız kazım.

Üstelik.

Beyoğlu’na giriş, kişi sayısı kısıtlanmış, caddenin sağından gidiyorsun, solundan dönüyorsun falan.

Ben anıların silinmediği zamanlarda yaşayan biriyim ve böyle kalmak için gayret ediyorum.

Geçmişin yansımalarını unutmayarak, inadına aydınlık güzel sağlıklı günlerin hayalini kuruyorum.

Evime çok yakın, ormanda yürüyüşe gidiyorum.

Kendimi Beyoğlu'nda düşlüyorum ve öyle düşünüyorum.

Ormanda kimsecikler yok.

Korkmuyorum hiç, neden korkacağım ki!

Ben Beyoğlu'nda kalabalıklar içindeyim ve sadece yalnızım.

Yalnızca yalnızım ve ben aslında bunu tercih ediyorum.

Ağaçları koklaya koklaya, derin derin nefes alarak yürüyorum ve şükrediyorum.

Bu tenhalığın hakkını vermek istiyorum.

Eskiden herkes kendi hayatının terzisiydi herkes kendi söküğünü dikerdi.

Şimdilerde herkes başkalarının hayatının terzisi sanki.

Tek fark başkalarının söküğünü dikmiyor, tam tersi olanı biteni sökmeye çalışıyor.

Tanı tanıma, tamir yok, parçalamak var.

Beyoğlu'ndayım ya, hayal ediyorum, sevdiğim birine hediye almak istiyorum.

Tam bakınırken, aklıma o insan, beni çok zamanlardır aramıyor hatır sormuyor, neden hediye alayım ki diyorum.

Aaaa bakıyorum, ödeşmeyi seven insanları hiç sevmeyen ben zihnen ödeşmeye başlamışım..

Eyvah! Funda’m diyorum

Kalbin merhametli ve çok iyi biliyorum ama zihnin ödeşmeye başlamış.

Neden?

Bir bakıyorum gazeteler yazıyor, uzmanlar sosyal medyada paylaşımlar yapıyor, canlı yayınlar yapıyorlar.

Kendin ol, halbuki bazıları çok fena kendisi olmasa daha iyi olur diye düşünüyorum.

Herkesin kafasına bunları sokmak istiyorlar.

Diyorlar ki!

Bencil ol, sadece sen varsın! sen!

Bu devirde; kimseye sırtını dönmeyeceksin.

Bu devirde; artık iyilik yapıp denize atmayacaksın, şimdiki zamanlarda iyilik kendisine yapılan iyiliği kötülüğe çeviriyor.

Herkes nankör.

Bu devirde; insanlık deniz seviyesinin altında, ama çıkarcılık o kadar el üstünde.

Kimse kimseyi sevmiyor.

Kimse kimseye merhamet etmiyor

Madem ki;

Ben çivileri, hep sen çivilerini çakıyor.

Aküsü bozuk insan dolu.

Umutsuz arsız.

Ümitsiz, saldırgan dolu.

Funda, SEN kendi vicdanının kahyası ol, ormandaki 2020 Aralık ayı Beyoğlu nefesini, temiz temiz almaya devam et.

Kalbin ve nefesin hep temiz kalsın.

Ödeşmek yok.

Hediye al.

Sen iyi olursan, iyi ne varsa hep seni bulur.

Funda'nın aklındakiler…

…Coşkun Sabah.

Şarkıları ile gönlümüzdeki hatıraların üzerinde oturan adam.

Anılar dedi.

Şimdi gözümde canlandılar dedi.

Udu ile çaldı söyledi.

Şahane müzisyen, nice şarkılara imza attı, milyonlar eşlik etti.

Şimdilerde boyuna açıklama yapıyor.

Yıllar olmuş, belki de çeyrek asır olmuş bir konuyu, "Hülya Avşar ben askerdeyken beni aldattı diye", anlatıyor.

Ne kadar ayıp.

Ödeşme sevmem ama.

Güzellik yarışmasında derece almış, güzel karısını, çoluğuna çocuğuna bakmadan, garsoniyer tutarak aldatan ve evliliğini yuvasını bu nedenle yıkan adama bak.

Karısı ile kavga dövüş boşanan adama bak.

Daha sonra yine açıklama yapıyor.

Kızım bikini giyemez.

Ben Diyarbakırlıyım.

İzmir, Manisa falan hoş görebilir ama, Diyarbakır, Urfa bizim o bölge hoş göremez.

Nasıl ayırımcı bir açıklama yapmış, insanın inanası gelmiyor.

Sanatçı bir adam, coğrafi bölgelere göre bikini giyme tanımı yapıyor.

Söylediğinin nerelere uzanacağını, ne anlama geldiğini bilmiyor.

Her iki bölge de, ne anlamlar çıkarabilir bilmiyor.

Bazen aklından geçeni, asla söylememen gerekiyor, bilmek gerekiyor, onu da bilmiyor.

Şahane müzisyen Coşkun bey.

Anılar ahhhh! Anılar.

Şimdi gözümde canlandılar.

... Magazin haberleri pandemiye rağmen son hızıyla devam ediyor.

Diziler son hızla çekimlere devam ederken.

Oyuncuların hepsi ortada iken.

Ünlüler sosyal medyalarından hiç olmadığı kadar özel paylaşımlar yaparken.

Çoluğunu çocuğunu bu bir kare fotoğrafta sakınanlar dahil devamlı çocuklarını paylaşırken.

Evlerini sakınanlar, evlerinin her yanını sayfa sayfa paylaşırken.

Çocuklarının cinsiyetleri başkaları için çok önemliymiş gibi, özel organizasyonlar yaparak balon patlayıp çığlık atanlar varken.

2 survivor yarışmasını, aşklarını, falanını filanını günlerdir, lastik gibi uzata uzata magazinin duayenleri bile! neden paylaşır.

Anlamak mümkün değil.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...