İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Çanakkale geçiliyor

YAYINLAMA:

Ege bölgesine sıkça gider gelirim. İşlerim çok acil değilse mutlaka batı Trakya yolunu kullanırım, otoban ve boğaz köprüsüne girmem. Tekirdağ, Malkara, Keşan ve Gelibolu’dan Eceabat’a gelir, Kilitbahir vapur iskelesinden karşıya geçerim.

Vapur iskelesinin karşısında dağın yamacına konumlandırılmış “Dur yolcu” yazısını yüzlerce kez okur ve düşünürüm. Atalarınızın 108 yıl önce verdikleri kahramanca mücadeleyi iliklerime kadar hissederim. “Çanakkale geçilmez” sözündeki dayanışmayı, vefayı, yokluğu, maneviyatı, açlık ve sefaleti bir kez daha idrak ederim. Gökyüzüne değecekmiş hissi veren ormanlarına baktığımda, her ağacından bir şehit asker ayağa kalkmış ve topraktan yeşermiş gibi gelir bana.

Lapseki yönüne doğru ilerleyip Umurbey köyünden yola devam etmenin eşsiz bir keyfi vardır. Ormana sırtını dayamış köyde, ilk olarak sizi üzüm bağları karşılar. Şeftali ve kayısı ağaçları üzüm bağlarına eşlik eder. Mevsim ilkbaharsa kiraz ve erik yemekten yol kat edemezsiniz. Mevsim sonbahar ise ceviz ve kestaneler ve muhteşem turuncu yapraklarıyla cennet hurmaları görmeye ve tatmaya değer.

Köy yollarından devam ettiğinizde eşsiz orman manzarasıyla oksijeni içinize çekerek Koca yaylaya ulaşırsınız. Keçiler, tilkiler, sincaplar ve kuşlar arkadaşlık eder yol boyunca. Dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz canlı çeşitlerine şahitlik ederek Çan'da bulursunuz kendinizi. Çan’dan sonra yine orman yolundan, Yenice üzerinden Kalkım beldesine kadar ulaşırsınız. Kalkım'da sizi kırmızı renge bürünmüş çilek tarlaları karşılar. Gözünüzün gördüğü her yer çilek. Köy halkı çilek ikram eder size. Avuç dolusu çilekleri dalından koparıp yiyebilirsiniz. Yolun devamı sizi şelaleler, derelerle, çam ağaçlarının gölgesinde Edremit’e kadar götürür.

Yine yaz mevsimi yine ağustos sıcakları. Bu sıcakları cehennem ateşine çeviren Çanakkale’mizin, Kazdağlarına arkasına dayamış muhteşem ormanları yanıyor. O muhteşem güzellikler gözümüzün önünde yok oluyor. İçinde binlerce canlı barındıran, yollarından gitmeye kıyamadığımız ormanlarımız yanıyor. Ağaçlar, bitkiler, çiçekler alevler içinde ülkemizin Akciğeri yanıyor.

Doğal güzelliği ve zengin bitki örtüsü ile dünyanın sayılı dağlarından olan, nefes aldığımız, suyundan içtiğimiz, derelerinde yüzdüğümüz, çimlerinde koştuğumuz Kazdağlarımız yanıyor. Alp dağlarından sonra en yüksek oksijen miktarına sahip hiçbir bölgede olmayan binlerce tür bitkisiyle, çiçekleriyle, ağaç çeşitleriyle bir doğa hazinesi gözümüzün önünde tükeniyor.

Sebebi ve nedeni ne olursa olsun, içimizi yakan bu ateşin tarifi yok. Yıldırım düşmesi, yüksek sıcaklık doğal afet gibi nedeni ne olursa olsun, sahip çıkamayan önlem alamayan devlet suçludur. Sigara izmariti atan, mangal ateşini bırakan, çöpünü bırakan insanımız suçludur. 30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutladığımız şu günlerde, Vel hasıl bu güzelliklere sahip çıkamayan hepimiz suçluyuz. Düşmanın yapmadığını hep beraber toplum olarak bizler yapıyoruz. Topsuz, tüfeksiz ve savaşsız Çanakkale geçiliyor. Maalesef bizler bunun farkında değiliz.
Sağlıcakla…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...