İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

VELHASIL KELAM

YAYINLAMA:

Maşallah ülkemde ödül töreni bolluğu var. En iyi şarkıcıdan en iyi ağda yapana kadar ödül dağıtılıyor. Parayla, barterla, dayısının gülü diye dağıtılan ödüllere alışır olduk. Hal böyle olunca… Ciddiye alınacak ödüllerin sayısı her geçen gün azaldı. Tabi, bazı okul ve üniversitelerin verdiği ödülleri ayrı tutuyorum. İşte o ciddiye alınan törenlerden biri hala Altın Objektif Ödülleri. Magazin Gazetecileri Derneği’nin bu yıl 25.’sini düzenlediği tören, yine günlerce manşetlerdeydi. Verilen ödüllerden, geceye katılan konuklara, organizasyonun her detayı yazılı ve görsel basında yer aldı. Geceden bende kalanlarsa…Ezgi Mola’nın ödülünü alırken, “Artık kadınlar ölmesin!” kamu spotu tadında konuşması. Kıvanç Tatlıtuğ’un, İklim Krizine de dikkati çektiği “Tarım Bizim Geleceğimiz” ile En İyi Sosyal Sorumluluk Proje Elçisi Ödülünü alması. Gururlu ve mağrur “Masumlar Apartmanı” sakinlerinin tam kadro ödüllerini almaları. Ve Sibel Can’ın söylediği şarkılarla, törene gelen konukları mest etmesi… Velhasıl kelam; “Altın Objektif” yine dosta, düşmana farkını gösterdi.

Gucciler de ağlar

Bottega’nın, Gucci’nin, Dior’un vitrinine yapışmayan kaç kadın var? Hangi kadın bir Hermes’e sahip olmak istemez? Louboutin ayakkabıya karşı koyacak, kaç kadın tanıyorsunuz? Peki; bu ocak söndüren çantaların gerçek hikayelerini kaçımız biliyoruz? Versace, Chanel, Yves Saint Laurent gibi birçok markayı anlatan kitaplar yazıldı, filmler yapıldı. Ve gördük ki o rengarenk kıyafetlerin, çantaların ardında acı dolu hayatlar var. İşte bu dram yüklü hikayelerden biri daha 26 Kasım’da vizyonda. “House of Gucci” adıyla vizyona girecek film; Gucci'nin kurucusu Guccio Gucci’nin torunu, Maurizio Gucci’nin hayatını konu alıyor. 1995 yılında öldürülen Maurizio Gucci’nin cinayetini ve sonrasında yaşananları anlatıyor. Hollywood’da başka kadın kalmamış gibi… Maurizio’yu öldürmekle suçlanan eski eş Patrizia Reggiani’yi Lady Gaga canlandırıyor. Dede, Aldo Gucci’yi ise Al Pacino canlandırıyor. Fakat Gucci ailesi “Bizim dedemiz şişko ve kısa değildi!” gibi akıl sağlıklarını sorgulatacak bi açıklama yapmış.

Kırlangıçları sevin!

Kırlangıcın biri, bi adama aşık olmuş. Her gün penceresinin önüne gider, onu izlermiş.

Veee bir gün tüm cesaretini toplayıp, adama “Seni seviyorum!” demiş. Adam; “Saçmalama sen bir kuşsun!” demiş ve kırlangıcı kovalamış. Kırlangıç ertesi gün yine gitmiş, “Tamam, seni hiç rahatsız etmeyeceğim. Sadece çok iyi dost olalım.” demiş. Adam, kuşu yine kovalamış. Ama kırlangıç tekrar gitmiş “Seninle arkadaş olalım. Hava çok soğuk, beni içeri al. Yoksa ya soğukta donacağım ya da sıcak ülkelere göç etmek zorunda kalacağım. Lütfen beni içeri al.” demiş. Adam yine kovalamış.

Kırlangıç başını önüne eğmiş ve gitmiş. Aradan aylar geçmiş, adam çok pişman olmuş. Yaz gelmiş, diğer kırlangıçlara sormaya başlamış. Ama onu gören olmamış. Sonunda adam, bir bilgeye gitmiş ve olanları ona anlatmış. Bilge: “Kırlangıçların ömrü altı aydır. Onu bir daha göremeyeceksin.” demiş. Hayatta bazı fırsatlar elimize sadece bir kez geçer. Değerini bilmezsek uçup gider. Şimdi bir düşünelim bakalım, acaba biz bugüne kadar kaç kırlangıç kovaladık?

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...