İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BİR BODRUM HASTALIK HİKAYESİ.

YAYINLAMA:

Geçen hafta pazar günü hafif yorgun, biraz vücudum kırık gibi uyanıyorum.

Denize girerim, yüzerim iyi gelir diyorum.

Her sabah 7’de denize iniyorum, 1 saat denizde, yarım saat iskelede kalıyorum eve dönüyorum.

Pazar günü, iniyorum sahile, denize giriyorum, biraz yüzme hali, vücuduma zank diye bir üşüme ve ürperme giriyor.

Hemen denizden çıkıyorum, bornozumu giyip eve çıkıyorum.

Akşama kadar üşüme hali, hafif baş ağrısı ve eklem ağrısı başlıyor..

Pazar gecesi sabaha kadar. Evde yatacak yer bulamıyorum, ateşim çıkıyor, belim sırtım, parmaklarım kırılıyor ağrısı var.

Feci bir gece geçiriyorum.

Tamam diyorum covid oldum.

Evde ne olur ne olmaz çanta hazırlıyorum, gecelik, havlu, sabun, diş fırçası, iç çamaşırı ne lazımsa alıyorum

Yolda düşünüyorum, SSK var, devlet hastahanesine gideyim, acilden girerim, test yaptırayım, ateşime bakarlar, bir serum takarlar ve biraz yatarım, durumuma bakarım ve öyle eve donerim.

Öyle ya! Senelerce sigorta ödemişim, devlet bana bakmalı diyorum.

Ev ile hastahane 50 dakika sürüyor.

Zorlanıyorum araba kullanırken, sonunda gidiyorum ve acilden giriyorum.

Sabah saat 08.30.

Acilde kalabalık var, test yaptıracağım diyorum, öyle deyince, yan binaya gidin diyorlar, kayıt falan yapıyorlar.

Yan binadaki doktor şikayetlerimi dinliyor, Acilde yer yok, size burada bir ağrı kesici yapabilirim ancak o kadar diyor.

Anlıyorum ki, orada tedavi olamayacağım, serum bile takacak yatak yok.

Çıkıyorum devlet hastahanesinden doğru özel hastahaneye gidiyorum ve acilden giriyorum.

Ateşim var, çok hastayım bana hemen bakın diyorum.

Hemen özel sigortanız var mı soruyorlar.

Hemen var diyorum.

Hemen bir yatağa alıyorlar.

Doktor hanım geliyor, şikayetlerimi anlatıyorum, test yapalım diyor, test yaptırdım 2 saate çıkar diyorum.

O arada kan almaya geliyorlar.

Kolumdaki damara kelebekler falan.

Hemşire 3 tüp kan alıyor, sonrası tekrar geliyor, tekrar kan almam gerekiyor, kan alırken bilmem ne olmuş, tahlil yapamadılar diyor.

O arada eline kağıtları kapan kim varsa geliyor, “Funda hanım şuraya imza atar mısınız?”

Gözüm yarı açık, çok hastayım ama tamam imzalayayım diyorum.

Bir arada aynı zamanda 6 kağıda imza attım, ne imzaladım bilmiyorum.

Acilde geçen 5 saatten sonra odaya çıkarıyorlar ve hastaneye yatıyorum.

İlk test negatif geliyor.

Doktor hanım diyor ki kapsamlı tekrar hızlı pcr testi yapmamız lazım ve influenza testi yapmamız lazım, o test ne, acaba başka enfeksiyon var mı testi.

Bunları özel sigorta ödemez, siz ödeyeceksiniz, tamam yapalım öderim diyorum.

Aklınızda olsun özel hastanelerde pcr testi 300 TL, hızlı pcr 550 TL.

Ve devlet, yani SSK kendi hastaneleri dışında pcr parası ödemiyor.

Bu arada 2 kolda 2 kelebek, birinden ilaç gidiyor, diğeri ne olur ne olmaz bekliyor.

Hasta bakıcı bir kağıt ile geliyor, Funda hanım imzalamanız gerekiyor, diyorum ki! Henüz ayak parmaklarım ile imza atamıyorum.

Tam çıkarken merak ediyorum, o kağıtta ne yazıyor, bu ne telaş, nasıl olsa burada yatıyorum, ne imzası istiyorsunuz.

Diyor ki!

Islak mendil gibi, özel ürünleri özel sağlık sigortası ödemiyor siz imzalayacaksınız ve ödeyeceksiniz..

Hay Allah beni bunun için mi uyandırdınız?

Hastane sūreci, serumlar, ağrı kesiciler , giren çıkan ve nihayet çıkacağım hastaneden.

Kız kardeşim Turgutreis' de oturuyor, ona gidiyorum, sağ olsun tavuk suyu çorbalar, yemekler hazırlamış beni bekliyor.

Allah razı olsun kardeşimden.

2 gün kalıyorum, kendimi iyi hissediyorum, evime dönüyorum.

Şaka gibi tekrar hastayım.

Ve evde kendime bakmaya devam ediyorum. Uyku saatlerim berbat, gece ayakta dolanıp, gündüz uyuyorum.

Komşularım çok merak ediyor.

Keşke haber verseydin, biz seni götürürdük. Diyorum ki ya covid isem, size de bulaşırdı.

Bilerek haber vermedim.

Anlayacağınız sevgili okurlarım.

Hastalık çok önemli, o nedenle hastalanmadan önce mutlaka A ve B planınız hazır olsun.

Hastalandım, hangi ambulansı çağırmalıyım, hangisine para ödeniyor, hangisi ücretsiz.

Pcr testleri nerede ücretsiz.

Özel sigorta neleri ödüyor, neleri ödemiyor.

Gafil avlanmayın, bilerek hareket edin.

İnsan hastalanınca , can havli ile panikliyor.

Sağlık hizmetleri almış başını gitmiş, her şey çok pahalı.

Allah hepimize sağlık versin.

Sosyal medya palavra diyenler bir kere daha iyi düşünsün, hiç tanımadığım binlerce insanın duasını aldım.

Arkadaşım dostum diyenler bir kere daha iyi düşünsün, story’den hastanede olduğunu gören, bilen, aramayan sormayan, içi fesatlık dolu, nice arkadaşın sandıklarını göreceksin.

Aslında kim ne düşüncelerini, fesatlığını, vicdanını, termometre gibi ölçeceksin.

Dua eden herkesten Allah razı olsun.

Ben bazen Allah'a havale ederken, üzgünüm ki kendime de havale ederim.

Yani hem Allah' a hem kendime.

Unutmam yani.

Geçmiş olsun diyen, dua eden merhametli insanlara tek tek teşekkür ederim.

Funda'nın aklındakiler

...Finlandiya Başbakanı 36 yaşında gencecik bir kadın, adı Sanna Marin.

Dünyanın görev başındaki en genç başbakanı imiş.

Çok çalışkan ve iyi işler yapıyormuş.

Helsinki’de bir müzik festivali düzenleniyor.

Ve başbakan Sanna o festivale katılıyor, önce müziğin gelecegi isimli panelde konuşuyor, sonra festivalin müzik eğlence bölümüne katılıyor.

Üzerinde siz üstü pullu payetli bir elbise var.

Başlıyorlar araştırmaya, hatta Twitter’da gündem oluyor.

Sosyal medya kullanıcıları elbisenin hangi marka olduğunu bulmak için yarışıyorlar.

Elbise acaba beraber hangi markadan alındı.

Sonunda anlaşılıyor ki başbakan elbisesini bit pazarından 8 euroya almış.

Yani bizim paramız ile 50 TL civarı.

Nasıl bir anlayış ve yetiştirilme tarzı değil mi.

Bizdeki anlayışa bakılırsa, olanlara, yaşananlara bakılırsa.

Bu kadına ne kadar kocaman saygı duymak gerekiyor çok net anlaşılıyor.

Saygılarımla Sanna Marin.

Yanaklarından öperim.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...