İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ARTIK HAYAL KURMAK BİLE ZOR!

YAYINLAMA:

“Bindik bir alamete gdiyoruz kıyamete” diyeceğimiz bir durumdayız. Yaşadıklarımızı bazan öylesine abartarak yaşıyoruz ki, neyin ne olduğunu anlayamaz durumdayız. Birilerinin sık sık söylediği gibi “günü yaşamaya çalışıyorum gerisine pek de kafa yormuyorum”u yapmak mıdır daha kolayı, ahh bir anlayabilsek ve ne yapacağımıza karar verebilsek..

Yaşamımız artık iyice arabeskleşti. İyice “ağlak” olduk. Böylesine karmaşık, yarınımızın ne olacağını bilemediğimiz bir yaşam ortamında en kolay iş dertlenmek! “Ağlak ötesi, ağlak” olmak.

Derdimiz bitmiyor, bitmeyecek de! Bizler mi hata yapıyoruz, yoksa, bizleri bilgilendirenler söylenmesi gerekenleri tam olarak söylemiyorlar mı veya söylediklerini pek umursamayıp kafamıza göre mi takılıyoruz bilemiyoruz ama, bir şeylerde yanlış yaptığımız apaçık ortada. Yüklendiğimiz dertleri say say bitiremiyoruz.

Bir süredir, davetsiz misafirimizden pek söz etmiyoruz. O mu bizlerden vazgeçti, yoksa sık sık yaptığı gibi kendini unutturuyor mu bilemiyoruz ama, yaz aylarının tatil sarhoşluğunda bazı şeyleri iyice unutmuş gibiyiz. Pandemi önlemlerini iyice rafa kaldırdık. Maskeleri fora ettik, sosyal mesafe hak getire, geleneksel alışkanlığımız olan el yıkama ve hijyen konusunda çok fazla gevşemedik diye düşünüyorum ama yavaş yavaş sonbaharın değişken hava şartlarının biyolojik yapımızda göstereceği değişimlerin tahribatlarını da unutmamak lazım. Korona ve bu aylarda; saman nezlesi, boğaz ağrısı, burun akıntısı olarak göreceğimiz grip başlangıçlarının da kovid ile kolkola gezdiğini göz ardı etmeyelim.

Son zamanlarda grip ve kovid benzerleri konusunda hastanelere başvuruların hala devam ettiğini duyuyoruz.

Bir süredir pek sözünü etmediğimiz Kovid-19’un ne durumda olduğuna pek bakmıyorum ama, var olan sessizlik de pek bir umursamama davranışına teslim edilmemeli.

Oldukça uzun bir süredir kendini unutturan Kovid-19, arsız varyantlarından Omicron gibi türeme uzantılarıyla, yoğun olmasa da yaşamımızda varlığını ve yaptığını unutmuş gibiyiz.. Ama “ben geliyorum” demeden ansızın gelebileceğini de unutmayalım.

Zaman zaman son durumla ilgili bilgileri buraya aktardığım gibi bugün de son raporlardan birkaç bilgiyi yazmak istedim;

5-11 Eylül haftasındaki raporlarda, bir hafta önceki, 29 Ağustos-4 Eylül haftasına yansıyanlara göre belirgin ckvid vakalarında hissedilir iyiye gidiş görülüyor. Vaka sayıları 32.191’den 22.441’e, vefat sayılarında ise 139’dan 89’a azalma gibi bir değişim var.

Sonbaharın ilk haftalarındaki durum bu şimdilik. Dileyelim bu iyiye gidiş, kışa yaklaşmaya başladığımız bu haftlarda bir sürprizle karşılaşmamıza neden olmaz.

Yaz coşkumuza yavaş yavaş veda etmeye başladığımız şu günlerde hep varolan ama bu kez daha da ağır bir şekilde üzerimize çullanacak olan hayat pahalılığının, eskiden çok daha fazla can yakacağını, zaten açık veren, yetmeyen dar gelirli bütçelerinın bu hayat pahalılığı yükünü asla kaldıramayacağını çok net görebiliyoruz. Hele hele, yaklaşan kış aylarının en büyük kabusunun iyice kontrolden çıkan elektrik ve doğalgaz fiyatlarının faturalara nasıl yansıyacağının tahminini yapabilmek hiç mümkün görünmüyor

Temel tüketim maddelerinde haftadan haftaya değişen fiyatları ise altından kalkılacak gibi değil. İyice kontrolden çıkan bu fiyatlar bizi nereye götürecek bilinmiyor. Bu hayat pahalılığında işimiz zor ötesi çok daha zor.

BİR TUTAM TEBESSÜM

HIRSIZIN PEŞİ SIRA

Nasreddin Hoca ile kapıcısının evine bir gece hırsız girmiş. Hırsız evde kiymetli eşya ne varsa her şeyi toplamış ve çuvalına doldurmuş evden çıkmaya hazırlanırken Hoca bunları yapan hırsızı görmüş ama sesini çıkrmadan takip etmeye başlamış.

Hırsız sessizce evden çıkıp kendi evine doğru yola çıkmış. Hoca da onu takip edip peşi sıra arkasından evine girmiş.

Hırsız arkasından geleni fark edip şaşkın bir şekilde:

- “Sen de kimsin?” diye sormuş.

Hoca gayet sakin bir tavırla şaşkın şaşkın kendisine bakan hırsıza:

- “Bir az önce evimdeki kıymetli eşya ne varsa her şeyi toplayıp buraya getirdin. Ben de buraya taşındığımı sandığım için senin peşinden yeni taşınacağım yeri gölmeye geldim, demiş”.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...