İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

HAYSİYETİ OLANA YUTKUNMAK ÇOK ZOR GELİR!

YAYINLAMA:

Adamlar, televizyon programlarında avaz avaz bağırarak konuşuyorlar.

Anlatıyorlar.

Konu ekonomi.

Her zamanki gibi avukatlar, gazeteciler, akademisyenler ve anket şirketleri sahipleri konuşuyorlar.

Hep de aynı adamlar.

Kadınlar evlerinde kocalarını bu kadar görmüyorlar eminim.

Ben hepsinden çok sıkıldım.

Hepsinden fenalık geldi.

Aynı adamlar her gün bu kanalda, ertesi gün hemen komşu şu kanalda.

Yani kimseyi merak etmeyin, kanalları zaplayan bulursunuz.

Bu ülkede anlatacak başka kimseler yok mu, yeni insanları bulmak bu kadar zor mu?

İstisnalar kaideyi bozmaz tabi ki.

Ama.

Düşünün bir tanesi program sırasında tırnaklarını kesti.

Sonra da açıklama yaptı kanal kanal geziyormuş bilmem kaç saat, evde tırnak kesmeye vakti olmamış, o da gelmiş program sırasında canlı yayında tırnak kesiyor.

Bazılarının saçı başı da yağlı, saç sakal karmakarışık.

Bazen ayağa kaldırıp, elinde sopa ile şema üzerinden anlatıyorlar.

Bazılarının.

Pantolonları ütüsüz kırışık kırışık, kim bilir en son ne zaman ütülendi.

Bazen canım çok sıkılıyor.

Televizyon programcıları da çok dikkatsiz, hatta program yapımcısı ve hatta rejideki yönetmen de çok dikkatsiz.

Yahu bu adamlardan bazıları hiç hazırlanmadan geliyor, yahu bu adamı artık davet etmeyelim, ya da yahu bu adamı bari ayağa kaldırmayalım demiyorlar.

Neyse.

Bir televizyon kanalında ekonomi konuşuluyor.

Adamlar ben ekonomist değilim, ama diye söze başlıyorlar.

O zaman ben size anlatayım!

Ben ekonomistim.

Evini idare eden, mutfak döndüren bütün kadınlar ekonomisttir.

En iyi ekonomi sokak, yani çarşı pazar ekonomisidir.

Ekonomi hiç okumadım, ülkenin ekonomisi nasıl düzeltilir konusunda aklımdan geçen hiçbir şey yok, bilmiyorum.

Siz de boşuna enflasyon rakamları, şudur budur diye anlatmayın, hepsi yalan.

Sokağın ekonomisine bakın yeter.

Geçen sene aldığım peyniri, bu sene tam 5 katı fiyata alıyorum.

Süt ne oldu.

Tereyağ ne oldu.

Zeytinyağ ne oldu.

Yoğurt ne oldu.

Domates tane ile.

Soğan tane ile.

Yumurta tane ile.

Meyve tane ile.

Ya ekmek.

Ya pide.

Ya simit.

Ya un.

Bu akşam evde bir börek yaparız, yeriz diyenler insanlar börek yapamaz oldu.

Bu akşam domatesli makarna yapalım, üzerine peynir koyalım, yiyelim diyen insanlar makarna yapamaz oldu.

Et ile göz göze gelmek imkansız.

Sucuk, pastırma ile göz göze gelmek imkansız.

Kuru yemişlerle göz göze gelmek imkansız.

Deterjan ve temizlik malzemelerini saymayacağım.

Daha neler neler var.

Size sorsam kim bilir neler söylersiniz.

Anladım ki.

Ve çok üzücü zamanlardayız.

Yutkunmalar zamanı yaşama gelmiş.

İnsanlar çarşıya çıkıyor, yutkuna yutkuna evine dönüyor.

Ömür herkes için bir kere.

Kim hak ediyor ki?

Para için insanların anasını ağlatanların dışında.

Bütün yalanlar, parayla doğrulanıyor ise.

Haysiyeti olana yutkunmak çok dokunur.

Funda'nın aklındakiler…

... Hülya Avşar’ın jüri olduğu "Yıldızım Sensin" programı canlı olarak cuma gecesi yayınlamaya başladı.

Programı seyretmeye başladım.

Skeçler çok uzun ve çok sıkıcı fenalık geldi

Hatta Hülya söyledi ve çok haklı idi.

Skeçleri hazırlayan Hamdi Alkan bu söyleme çok bozuldu, neden hiç anlayamadım, orası bir televizyon programı ve kadın jüri söyleyecek tabi ki.

Profesyonel insanlarsınız, Hamdi bey yüzünüzün gözünüzün değişmesi normal değil ki.

Neyse

Ve reji çok kötü, jüriyi hiç göstermiyor.

Yahu insanlar ünlü, yarışmacılar henüz hiç tanınmıyor dakikalarca, tanımadıkları bu insanları göstermek çok yanlış.

Gelelim konunun en önemli tarafına.

Programın sunucusu sayfasında yarışma jürisi ile fotoğraf paylaşımı yapmış.

Altına yüzlerce insan yorum yapmış.

Hülya olmasaydı iyi olurdu diye yazmışlar.

İnsanlar yazar.

Ama sen sayfanda bu yazılanlara izin verirsen, ben "aynı fikirdesin" diye anlarım.

Lamı cimi yok.

Sen ortak iş arkadaşına söylenen, olumsuz ya da hakaret içeren sözcükleri orada sayfanda tutuyorsan izin veriyorsun anlamına gelir.

O zaman Hülya sayfasında

Mesela.

Sana şöyle yazsalar, sunucu ve oyuncusunun ama dişleriniz çok sarı.

Herkes istediği yazar, ben sayfamda tutarım, takipçim çok önemli dersen.

Özgürlük falan palavrasına sığınırsan.

Çok ayıp etmiş olursun.

Aynı şeyi benim masa partnerim yapmıştı.

Senin sayfanda bana "menopozlu karı" yazıyorlar, lütfen izin verme dediğimde.

"Ben bunu düşüneceğim" dedi.

Düşündü.

Ben takipçi kaybetmek istemiyorum dedi.

Ve sonunda.

Birbirini kollamayan masa partnerleri darmaduman oldu.

Takipçi kaldı.

Masa kalmadı.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...