İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

DAYANIŞMAK MI O DA NE!

YAYINLAMA:

Gülşen.

Geçen sene sahnedeki söylemlerinden hakkında dava açıldı.

İlk duruşma yapıldı.

4 gün önce davanın son duruşmasında, 10 ay hapis cezası hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile beraber 5 yıl denetim süresi veriyorlar.

Bu haber duyuluyor.

Çıka çıka tek bir müzisyen çıkıyor ve sosyal medyasında bu kararı eleştiriyor.

Ve.

İçinde bulunduğu müzik sektörünün sessiz kalmasını anlayamadığını ve içine sindiremediğini söylüyor.

Gülşen'in müzisyen birkaç yakın arkadaşı karara yüksek sesle itiraz ediyor.

Diğerleri tısssss!

Anlaşılıyor ki, müzik dünyası tamamen Gülşen'i yalnız bırakmış.

Müzik dünyasında dayanışma yok.

Bence çok iş yapan kimse ona kıskançlık var.

Benim konum, Gülşen ne dedi ne demedi, söylediği hiç olmadı, değil.

Söylemi çok yanlıştı, asla söylememeliydi ve şakası bile olmazdı, bunu kabul etmek lazım.

Ne kadar suç teşkil eder ben bilemem, kanun söylemiş zaten.

Ama bilirim ki;

Özür diledi ise, samimi ise, affetmek iyi olurdu.

Neyse bizim konumuz dayanışma.

Eğer aynı sektörde çalışanlar arasında dayanışma denen şey varsa, kötü gününde yanında olmak lazım, öyle değil mi?

Ses çıkarmak.

Yalnız değilsin demek.

Medya dünyasında da dayanışma yoktur.

Bakın Yılmaz Özdil hem kanalından hem gazetesinden çıktı.

Seversin sevmezsin, ama yazıları ile bu ülkenin en çok okunan gazetecisi idi.

Yani adam kısaca işinden oldu.

Senelerce kardeşim dedikleri, Yılmaz denilince yere göğe koyamayan medya sektöründen arkadaşları tek satır yazmadı ve tek cümle kurmadı.

Her ne oldu ise, adam ne yazdı, ne dedi gerçekten bilmiyorum ama, arkasında duran hiç olmadı.

Hepsi sessizlik içinde kaldı.

Yani tısssss!

Ben bir tek oyuncular arasında dayanışma gördüm.

Genel olarak, birbirleri için ses çıkaran, yazan söyleyen bu sektör.

Özellikle genç nesil oyuncular, söyleyeceğini esirgemiyor yazıyor ve söylüyor.

Hayat işte.

Ne kadar çok saklanan insan var, değil mi?

Ortak bir konu mu var ve bu konu sorun mu olacak, ortadan kayboluyorlar.

O kadar becerikli insanlar ki.

Sanki, kendileri yokmuş gibi davranıyorlar.

Bakın kendisi yokmuş gibi davranan insana sen varsın diyemezsin.

Ben bilirim.

Suya sabuna dokunmayalım, menfaatimiz icabı sessizce menfaatimize doğru sızalım ve tam orada yaşayalım.

Eğer bunlar kalabalıksa, senin sesin ne kadar çıksa faydası olmaz.

Etrafın sarılı olmak, ne demek bilir misin?

Ben bilirim.

Menfaatleri için susan insanları konuşturamazsınız.

Anladıkların, bildiklerin o kadar sinir bozucu olur ki inanamazsınız.

Eğer şahsiyetli bir insan isen.

Şahsiyetinin şahitliği, gördüklerinden tek tek insan eksiktir.

Bir bakarsın ki.

Hepsi teker teker bir karış su içinde leğende boğuluyorlar.

EH o zaman hep beraber.

Susalım.

Dayanışma yok, birlik beraberlik yok.

Hadi menfaate doğru.

Tıssss.

Funda'nın aklındakiler…

Ne kadar çok polis baskını haberi.

Ne kadar çok uyuşturucu baskın haberi var.

En son uyuşturucu baskın haberi Bahçelievler'den.

Uyuşturucu çakalları bu semtte üşüşmüşler.

Parklardaki çocukları kurye gibi kullanıyorlarmış.

İnanılmaz ama.

Gelinen son noktada, evlere bile servise başlamışlar.

En ucuz sentetik uyuşturucu 500 TL imiş.

Bir ülkenin küçücük, gencecik çocukları, bu çakalların verdiği bu uyuşturucularla ölür mü?

Uyuşturucu sebebi ile çocuk mu ölür?

Bir ülkenin çocuklarının kaderi, bu çakalların elinde olabilir mi?

Bu ülkenin tavuklarının eceli, çocuklarının ecelinden fazla ise ne diyelim.

Kader mi diyelim yani.

Sayın yetkililer.

Sayın sorumlular.

Hepinizin görevi, ülkemizin çocuklarını korumak ve kollamaktır.

Birinci vazifenizdir.

Funda'nın aklındakiler…

… Sosyal medya fenomeni varmış.

Fenomen kelimesinden sevmiyorum ya, hiçbirini takip etmiyor ve kim kimdir hiç bilmiyorum.

Fenomen Melodi varmış.

Yeni doğurmuş, birkaç aylık bebeği varmış bebeğini bırakmış Maldivler'e iş gezisine gitmiş.

Pek tabi ki oradan fotoğraflarını paylaşmış.

Başlamış takipçileri yazmaya;

Çocuğun nerede,

Nasıl bırakırsın onu evde,

Sen nasıl annesin,

Yazık sana,

Klavye başından annelik öğretmeye başlamışlar.

Ey ahkamcı kadınlar, annelik öğrenilen bir şey değildir,

Beğenmiyorsan takipten çıkarsın.

Ben olsam bebeğimi bırakamazdım, bırakmazdım.

Ama bırakana annelik öğretemem, tek satır takmak aklıma gelmez.

Sana ne be yahu.

Hayat paradan ibaret olmuş.

Ayrıca;

O kadar samimiyetsizsiniz ki, sayfanda 10 Kasım günü paylaşım yap, bakın 3 kişi yorum yazmaz.

Çok ilginç.

İşiniz gücünüz kana susamak.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...