İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BİZ BU FİLMLERİ NEDEN İZLİYORUZ?

YAYINLAMA:

İşte bu filmlerin yeni örneği olan İtalya yapımı Fabbricante di lacrime; Türkçe yayın ismiyle Gözyaşı Ustası filmi Netflix’te sürekli popüler filmler listesinde önüme düşünce merak edip açma gafletinde bulundum. İzledim izlemesine ama film boyunca ‘bu neydi şimdi?’ demekten kendimi de alamadım. Romantik filmlerde su altında yapılan çekimler fazla romantik geliyor, ben de biliyorum. Ama bu filmde öyle bir sahne vardı ki.. Ana karakterlerimiz üzerlerine sürülen araçtan -üstelik en fazla 15 km hızla gelen bir araç bu- kaçmak için yol kenarına geçmek yerine köprüden aşağı atlamayı tercih ediyorlar, tahmin edersiniz ki erkek karakterimiz komaya giriyor ve hiç bilmediğimiz hastalıklarını bir anda öğrenmeye başlıyoruz...

Artık kabak tadı veren ve gerçekten sinema sektöründe ‘Wattpad Filmleri’ şeklinde bir kategoriyi istemsizce doğuran bu filmler Netflix ve türevi platformlar olduğu sürece artarak devam edecek gibi geliyor. Hızlı tüketime alıştığımız bir dünyada global anlamda iş yapan bu platformların her yeni günde yeni yapımlar üretmesi gerekliliği ne yazık ki bir süre sonra içerikten çok yayınlanan yapım sayısına odaklanmalarını gerektiriyor. Şahsen ben artık izlediğim filmlerin isimlerini unutur, hangi platformda izlediğimi karıştırır oldum. Sürekli tüketmenin verdiği doyumsuzluğu henüz göremiyor olsak da zamanla kavrayacağız ve çok geç olacak.

Platformlar üzerinden minik kaygılarımızdan bahsettiğimize göre şimdi gelin biraz da vizyona göz atalım.

Yetenekli bir şefin, ünlü ressam Salvador Dali’nin köyüne gitmesiyle hayatının değişmesini konu edinen Esperando a Dali (Dali’yi Beklerken) bugün vizyonda. David Pujol yönetmenliğinde çekilen komedi-dram türündeki film İspanya yapımı.

Bir grup suçlu fidye alabilmek için yeraltı dünyasının ünlü kodamanlarından birinin 12 yaşındaki kızını kaçırır. Kaçırdıkları bu küçük balerinin tahmin ettikleri kadar masum olmaması işleri tahmin edilemez bir boyuta ulaştıracaktır. Matt Bettinelli-Olpin ve Tyler Gillett’in yönetmen koltuğunu paylaştığı film korku-gerilim severler için bu hafta vizyonundan ideal bir tercih olabilir.

Son dönemin dikkat çeken isimlerinden Cemre Baysel ve İlhan Şen’in dram türündeki yeni işi ‘Aşk Filmi’ de bugün vizyonda. Yaz isimli top modelimizin bir aşk filmi için gittiği deneme çekiminde tanıştığı yönetmen Uzay ile yaşadığı unutulmaz aşkını konu edinen filmin yönetmenliğinde Deniz Denizciler’i görüyoruz.

27 NİSAN’A KADAR GÖRMENİZ GEREK

2016 yılında Artprice’ın hazırladığı listede dünyada en çok satan 500 sanatçı içinde 425. sırada yer alan Selma Gürbüz’ü, 2021 yılında kanser tedavisi görürken koronavirüse yakalanmasının ardından aramızdan ayrılmıştı. Ancak her sanatçının bizler için en büyük nimeti arkasında bıraktığı eserleri… Selma Gürbüz de tam olarak o nimetleri bize sunan isimlerden biri. Birkaç yıl önce İstanbul Modern’de ‘Dünya Diye Bir Yer’ sergisini kaç kez gezdim, eserlerine kaç saat ayırdım bilmiyorum. Pandemi boyunca uzak kaldığımız ne varsa tekrar kanıma işledi sanatıyla. Zaten bu serginin üzerinden çok geçmeden vefat haberini de almıştık. İşte o zaman bir kez daha gözümü kapatıp onu son sergisiyle anmak istediğimi hatırlıyorum.

Bu haftanın başında İstiklal Caddesi’nde yürürken Casa Botter’in camında Selma Gürbüz’ün adını görür görmez içeri attım kendimi. Hatta dayanamadım hemen sizinle de paylaştım sosyal medya hesaplarımdan. (Casa Botter’i sonrasında sizinle uzunca konuşur üzerine paylaşımlar yaparız çünkü orası da üzerine konuşmayı gerektiren özel bir bina.) Levent Çalıkoğlu küratörlüğünde ve İrem Büşra Çoşkun’un asistan küratörlüğünde “Botter Sergileri” adı altında gerçekleştirilecek sergi serisinin ilkini “Solo Botter : Selma Gürbüz” ismiyle ziyaretçilere açmışlar. Selma Gürbüz’ün farklı dönemlerde hayata getirdiği eserlerini çalışmalarını ortak bir sergi adı altında sevenleriyle buluşturmuşlar. İnternetten bakarsanız serginin 14 Nisan’a kadar devam edeceği bilgisini göreceksiniz ancak bizzat gittim sordum, 27 Nisan bu eserleri yakından görmek için son tarihmiş!

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...