İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

YENİLENME

YAYINLAMA:

Kahraman olabilmek için harcanan çabanın boyutları üzerine düşünmek gereklidir. İnsan, en değerli varlık olarak kabul ediliyorsa, sürekli kendini düzeltmeye, tazelemeye ve yenilemeye ihtiyaç duymaktadır. Bu değişimi ve gelişimi gerçekleştirmek için bireyler, öz eleştiride bulunmalı, öğrenmeye açık olmalı ve çevrelerinden gelen geri bildirimleri dikkate almalıdır. Bu süreç, yalnızca bireysel bir gelişim değil, aynı zamanda toplumun ilerlemesi için de elzemdir. Nihayetinde, insanın varoluşu ve amacı, sürekli bir evrim süreci içinde kendini bulmak ve daha ileriye taşımaktır.

Doğuş, bizlere ışığın önemini hatırlatır. İnsan, bu ışığa doğru ilerlemelidir. Burada "ışık," ilim, düşünce ve fikri hareketlilik anlamına gelir. Bu kavrama dayanarak, insanın kendisini, çevresini, toplumu ve olayları değerlendirirken doğru bir bakış açısıyla yaklaşması gerekmektedir. Işık, insan olmayı da ifade eder; bu bakımdan, aydınlatan bir birey olmak her kişinin hedefi olmalıdır.

Peki, böyle bir aydınlanmayı nasıl sağlarız? Sürekli yenilenerek, kendimizi taze tutarak, sabah güneşi doğmadan uyanarak ve günün bereketini karşılayarak. Bu çaba, yaşamımızı da bereketlendirir. Yaşamı bir gözden geçirirsek, her yeni günün sunduğu fırsatlar ve öğrenme olanakları ile dolu olduğunu görmek mümkündür. Işık, sadece bir simge değil; aynı zamanda bir yolculuktur. İlerledikçe, karanlığın yerini aydınlık alacak ve hayat daha anlamlı hale gelecektir.

Fransız kültürünü Fransızlara öğretecek düzeyde Fransızcaya sahip olan rahmetli Cemil Meriç, edebiyatımızın önemli şahsiyetlerinden biridir. "Kırk Ambar", "Jurnal", "Sosyoloji Notları", "Bir Dünyanın Eşiğinde", "Bu Ülke" ve "Işık Doğudan Gelir" gibi eserleri, onun derin düşünce yapısını ve kelimelere olan hâkimiyetini sergileyen önemli çalışmalardır. Bu eserlerde, yalnızca bireysel deneyimlerini değil, aynı zamanda toplumsal olguları da ustalıkla ele almıştır. Meriç, kelimeler dünyasından önemli izler derleyip okuyucunun hafızasına yerleştirme çabası içindeydi; bu, onun bilgelik kavramını ne denli önemsediğinin bir göstergesidir. Eserlerinde, dilin gücünü ve kültürel zenginliğin önemini vurgularken, okuyucusunu derin düşüncelere sevk etmeyi başarmıştır. Aynı zamanda Hint kültürüne de meraklı olan Meriç, farklı kültürel perspektifleri harmanlayarak zengin bir düşünsel alan oluşturmuştur. Bu derin bakış açısıyla, Türk edebiyatında unutulmaz bir yer edinmiş olup, fikirleri günümüzde de yol gösterici bir nitelik taşımaktadır.

Okuyan nesiller gitgide zayıflıyor mu peki? Öyle düşünmüyorum; daha derli toplu, daha iyi, dikkatli okuyan gençler geliyor. Bizlerden daha kararlı, daha araştırıp bulan, hikmete yolculuklar yapan gençler yetişiyor. Bu gençlerin elbette İbni Haldun’u, İmam Gazali’yi, Biruni’yi, İbni Sina’yı bilmesi gereklidir. Aynı zamanda doğunun ışığı olan Kelile ve Dimne’yi de bulup okumalıdırlar. Şeyh Sadi Şirazi bilinmezse eksik olur. Feriduddin Attar okunmadan olur mu? Olmaz. Nasıl ki Dostoyevski’yi, Tolstoy’u, Gorki’yi bilmek ve oku8mak gerekiyor. Çağını tanımayanlar gelecek için söz söyleyemezler. Çağa karşı duyarlı olmak, olan olayların arkasını görmek, perdeyi aralamak insana düşüyor, genç yeteneklere düşüyor.

Yenilenme, insan hayatında önemlidir. Yenilenmeyi, fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak ele alıyoruz. Daha çok zihinsel yön bizi ilgilendirse de ruh ve beden sağlığını da kıymetli buluyoruz. Fiziksel olarak yenilenme, vücudun dinlenme, beslenme ve egzersiz yoluyla yenilemeyi sağlayabilir. Beslenme alın teriyle, helal rızıkla olmalıdır. Aksi takdirde ne temenniler, dualar, yakarışlar insanı hedefe ulaştırmaz. İnsan yediğine içtiğine, bulunduğu ortama, dostlarına dikkat etmelidir. Vücudumuz düzenli olarak dinlenmeye ve uyumaya elbette ihtiyaç duyar. Bütün bunlar olmalıdır lakin hayat bunlardan ibaret değildir. Mesele insanın düşünceye yönelmesi, erdemli özellikler içinde olması icap eder. Bedenin sağlığı ruhun diriliğiyle orantılıdır. İnsan bedenine dikkat ettiği kadar ruhuna da ihtimam göstermelidir.

Kültür, edebiyat ve sanat dünyasında yazarların etkisi önemlidir. Yazarlar, eserleriyle, düşünceleriyle ve konferanslarıyla hizmet ederler. Toplumun iyileşmesinde, kültürel ve entelektüel gelişiminde önemli görevler yaparlar. Eserler, toplumların değerlerini, hayat tarzını, inançlarını, ilim ve bilim açısından ilerlemelerini, tarihi ve geleneklerini yansıtarak kültürel kimliğin korunmasına ve gelişmesine katkıda bulunur. Yazar, toplumu aydınlatmak, kültürel değerleri korumak, sorunları açığa çıkarmak ve çözümler üretmek için kalemini-sözünü kullanır. Toplum bilincinin gelişmesinde, değerlerinin savunulmasında ve geleceği inşa edecek olan gençliğin yetişmesinde ödevlidirler. Yazar, topluma haber verme, bilgi aktarma, çağdaş toplumun düşünce ve duygu dünyasına katkıda bulunma ve kültür mirasının zenginleşmesinde önemli rol oynar.

Örneğin, Erol Güngör, Cemil Meriç, Nihal Arsız, Sezai Karakoç ve Rasim Özdenören gibi kalemler önemli eserler bırakmış, yalnızca dönemlerini değil sonraki dönemleri de etkilemişlerdir. Türk kültürünün ve insanının medeniyet inşasındaki temel dinamiklerine dikkatleri çekmişlerdir. Türkiye'de yaşanan olaylara, darbelerin getirdiği zihni depremlere değinmişlerdir. Bu yazarlar, toplum bilincinin tarihin sorumluluğunu üstlenmemizde önemli rol oynamış, sorunlara çözüm arayan bir düşünce ortamı oluşturarak “Çıkış Yolları” önermişlerdir.

Nesil ve gençliği tanıma, bireylerin dünya görüşlerini şekillendiren farklı bakış açıları, değerler ve deneyimlere sahip oldukları fikrine götürüyor. “Tefekkür” terimi, Türkçemizde “düşünce” veya “tefekkür” anlamına gelen kelimeden türetilmiştir ve her neslin dünyayı düşünme, algılama ve anlama konusunda kendine özgü bir yolunun olduğunu göstermektedir. Çeşitlilik, değerdir birlik ve beraberliğe katkıda bulunduğu sürece. Doğru Düşünme Yolu, eleştirel düşünmedir. Mantıklı akıl yürütme sürecini ifade eder. Bilgiyi-verileri değerlendirmeyi, farklı bakış açılarıyla belgelere ve mantığa dayalı olarak ulaşmak ve doğru kararlar almaktadır.


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...