İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Suriye'den İran'a bir yol çıkar mı? (2)

YAYINLAMA:

Cevad Zarifi on yıla yakın Dışişleri Bakanlığı yapmış çok tecrübeli bir figür... Fakat batı yanlısı olduğunun da altını çizmek gerekir.

Kendisine Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı görevi verilmesine rağmen bu görevi reddeden bir isim... Zannediyorum ki; yakın süreçte yaşanacak durumlara yönelik temiz bir profil olarak sürece dahil olmayı istemesinden kaynaklı devlet kurumunda görevi reddetti.

Zarifi'nin tavır, hareket ve son zamanlarda yaptığı açıklamalara baktığımızda batıya ciddi mesaj verdiğini görüyoruz. "Suriye'deki gelişmeleri kabul etmeliyiz bu dip dönüşümdür, bu değişimi İran kabullenmelidir." diyen Cevad Zarifi, Suriye'deki mevcut duruma karşı batının yüzde 80 mutabık olmasına yönelik olumlu bir mesaj veriyor.

İran için bir çıkış yolu var mı?

İran'da etnik aktörler Velayet-i Fakih kurumunun pozisyonundan dolayı siyasi parti ya da kuruma dahil olamıyor. İran'da yeni süreçte bir çıkış yolu bulmak açısından, başta askeriyeden olmak üzere türlü alanlarda aktörler sahaya çıkabilir fakat en etkili isim Cevad Zarifi...

2011 yılında demokrasi ve özgürlük sloganı ile başlayan Suriye Devrimi'nin dış güçler tarafından geciktirilmesine rağmen; halkların iradesinin önüne hiçbir diktatörlüğün geçemeyeceğini ortaya koyan Suriye devrimi neticesinde, kaybedenler arasında, suç ortağı Tahran yönetiminin de yer aldığını söyleyen Dr. Hakkı Uğur'un analizi çok kıymetli...

Nitekim bu suç ortaklığı neticesinde;

•Rafizî/ Nusayrî Esed Rejimi tarafından 13 yıldır yaşanan zulmü bertaraf eden Suriyeli muhalifleri 'tekfirci terörist' olarak gören İran'a yönelik yaptırımların artacağı anlamına geliyor.

•İran'ın 45 yıllık ana söylemleri soğudu... İç odakları çatışma halinde... Bu vaziyet İran'a çok kan kaybettirecektir.

•Mağlubiyet altında olması ile Irak'ta Şii gruplar üzerinden kabadayılık yapmaya azmedebilir.

•Trump yönetimi tarafından 'azami baskı' İran için kaçınılmaz olacaktır.

•İran'ın 40 milyar dolar civarındaki Petrol ihracatının üçte bir seviyelere düşmesi İran'ı Ankara'ya muhtaç edecek ve İran'ın bu muhtaçlığı Baas Rejimi'ne desteğini çekmesi ve kaybettiren yükü üstünden atması açısından bir fırsat olacaktır.

Netice itibariyle; İran, ya Suriye Devrimi'nden ders alıp kendine çeki düzen vermeli... Ya da eski Doğu'nun çöplüğünde yok olacağını bilmelidir. Ya Türkiye'ye tabi olup adam olacak ya da başına buyruk devam edip bir ‘hiç’ olacaktır.

Türkiye ise; Yakın Doğu coğrafyasında bir 'Kaybedenler Kulübü' kurulmasını engellemeye yönelik sağlam adımlar atmalıdır. Karşıt argümanları lağvedecek yegane güç; Türkiye'nin, mevcut hükümetinde mevcuttur. Ankara, hem Tahran'a karşı teselli edici pozisyonunu korumalı; hem de İran'ın, Bağdat üzerinden hamlesine karşı Bağdat'ı ihmal etmeyip diplomasiyi sıklaştırmalıdır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...