İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Amerika'nın dünden bugüne Türkiye ideası...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Hiç şüphesiz Amerika'nın hilafetsiz bir süreç ve Müslümanlığı katî surette bölmek gibi bir planı vardı! Amerika, Türkiye’nin küresel hedeflerine yönelik Osmanlı bakiyesi ile hareket edebileceği düşüncesiyle kapasitesinin olumsuz olacağı kanaatine vardı. 

Ama Türkiye bu kapasiteyi oluşturarak Amerika’yı sükut-u hayale uğrattı. Ekonomik, istihbarat, güvenlik ve askeri alanlarda Türkiye, küresel bir aktör olarak henüz sahada değil; ama bu açığı Katar üzerinden tamamladı. Dolayısıyla Katar’ın ekonomik gücü eşittir Türkiye... Katar’ın dış politikadaki gücü eşittir Türkiye diyebiliriz. Nitekim Suriye’de ve pek çok ülkede biz bunu çok net görebiliyoruz. İstihbarat, güvenlik ve askeri alanlarda Türkiye küresel ve bölgesel güç olarak kabul görmüş durumda... 

Amerika, uzun yıllar boyunca yumuşak güç geçişlerine izin verirken; Türkiye’nin, diğer önemli sert güç geçişlerinin ivmesini bu kadar hızlandıracağını tahmin edemedi! 

Amerika ve Batı, Irak’ta Türkiye’nin istediğini alamayacağını, Suriye’de de başarıya ulaşamayacağını düşündü fakat devlet aklı ve karar mercilerinin hızlı pozisyon almaları Türkiye’ye üstün bir başarı getirdi. Eski Irak Başbakanı Nuri el-Maliki İran’ın adeta kuklasıydı. Bağdat caddelerinde silah kuşanıp Şii’leri etrafına toplayarak “Suriye’de savaşa gideceğiz” diye Esed yanlısı bir tavır aldı. Fakat aynı Irak'ın mevcut Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Türkiye’nin 40 yıldır başına bela olmuş PKK’yı ‘terör örgütü’ olarak tanıdı. “Irak’tan Suriye’ye tek bir adam bırakmam” diyen bir Irak var bugün. Yine aynı şekilde Eski Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ‘Türkiye ile hareket edeceğini ve bölgede PKK varlığına müsaade edilmeyeceğine’ dair sıklıkla açıklama yaptı. Bunlar ABD’nin Irak üzerinde esamesi okunmadığının kanıtı... Dolayısıyla Türkiye Irak’la ilişkilerinde de etkin güç haline geldi. Yakın zamanda Basra üzerinden Körfez ülkelerine ticaret yolu planlaması kararı alındı. Önümüzdeki günlerde bu konuya dair ciddi adımlar da atılmaya başlanacak. Türkiye ve Irak, askeri alanda da stratejik seviyelerde ilişkilerini geliştireceğine yönelik ciddi kararlar aldı.

 Amerika Türkiye’nin uluslararası yaptırım mekanizmalarını harekete geçiremeyeceğini düşündü! 

Gerek Birleşmiş Milletler gerekse İnsan Hakları Mahkemelerinde Filistin, İsrail ve Afrika konularında Türkiye’nin etkisi çok net bir şekilde görüldü. Amerika Türkiye’nin kültürel açıdan duygusal olduğunu, duygusal olanın da maliyetinin büyük olacağını düşünüyordu fakat Türkiye her zaman insanı merkeze aldı. Halepçe de Kürtlere yönelik katliamlar oldu. Dünyada hiç kimsenin sesi çıkmazken Türkiye 1 milyonun üzerinde Kürt kardeşine kucak açtı. Çeçenya da savaş oldu onlara da tek kucak açan ülke Türkiye oldu. Bosna Hersek yine aynı şekilde... Suriye’de, Afganistan’da hatta Ukrayna’da mazlumlara kucak açan tek ülke Türkiye oldu. Türkiye inanç değerlerini ve Osmanlı’nın bıraktığı vicdani ve insani vizyonunu hiç terk etmedi dolayısıyla; bölücü değil birleştirici bir güç oldu. 

*** 

Türkiye bugün ABD güdümlü bir güç değil; kendi üreten kendi kadrolarını kendi oluşturan bir güç... Üstelik ABD’ye rağmen... Ve artık uluslararası toplumların cazibe merkezi haline geldi. Türkiye’nin sahip olduğu dinamikler ve ortaya koyduğu güven ilişkisi dünyada milyonlarca insan için hem iş hem de yaşam alanı açısından ‘tercih edilen ülke’ olmasına vesile oldu.

 Tüm bu gelişmelere baktığımızda Türkiye’nin süper güç olma noktasında son aşamaya geldiğini de söylemek mümkün... 

Atlantik’ten Pasifik’e akan dünyanın güç merkezi dahi Türkiye’nin lehine bir durum... Çünkü Türkiye, Pasifik’in en önemli parçası... Öyle ki; Türkiye’nin BRICS’e katılımı süreci söz konusu ve D8 gibi birçok mekanizma Türkiye’nin Pasifik gücü açısından önemli kartlar... 

İki önemli husus daha var ki; 

▪︎ İstanbul yakın zamanda dünyanın Finans merkezlerinden biri haline gelecek. 

▪︎ Altın ve enerji borsasının da Türkiye’de olacağı şeklinde planlamalar var. 

Türkiye halihazırda Afrika’daki altın madenlerinin büyük bir kısmının sirkülasyonunu sağlıyor. Şu an ekonomik boşluğu Katar üzerinden gerçekleştiriyor olsa da önümüzdeki süreçte borsa merkezine dönüşmesiyle birlikte ekonomik olarak da güç kaybını fazlasıyla telafi edecek... Türkiye Yüzyılı’nda devletin ‘Terörsüz Türkiye’ idealine ulaşmasına da aylar kaldı. Nitekim terörün ve destekçilerinin Türkiye üzerinde ve sınırlarında esamesi okunmayacak ya silahlarını gömecekler ya gömülecekler. Anlayacağınız; bu Kış çetin geçecek ama gelecek mevsim Türkiye adına ‘bir ilk bahar’ olacak. 

‘Neden ısrarla Erdoğan?’ 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a oy verenler sadece günü kurtarmak adına oy vermedi. Türkiye'yi dün bulunduğu konumdan ve mevcut konumundan çok daha ileriye götürmesi adına büyük Türkiye ideali ile oy verdi. 23 yıldır geminin dümeni Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinde ve bu kaptan gücünü gemideki mürettebattan aldı. Yedi düvelin karşısında korkusuzca ilerledi. Bu gemi geçip gittiği her coğrafyada barış ve huzuru da temin etmek gibi büyük bir misyon üslenmiş durumda... Suriye'de ne işimiz var diyorlar ya; mazlumların, masumların mesuliyeti de omuzlarımızda şuuruyla daha işimiz var... Türlü bahanelerle iç siyasette iktidarın karşısında duran her kimse belki bugün sadece bir muhalif sadece bir alternatif olarak masum görülebilir fakat yarının Türkiye’si beka okuması yaptığında bu ayrışma içinde olanları hain ilan edecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin büyük, güçlü ve terörsüz Türkiye idealine set vurmak isteyenler, Cumhuriyet döneminde yaşıyor olsalardı; emin olun ya sürgüne gönderilir ya da idam edilirlerdi. 

“DİKTATÖR” dedikleri ve erken seçim istedikleri Recep Tayyip Erdoğan'ın demokrasiye ve halkın özgür iradesine duyduğu saygı da buradan ölçülebilir. Sadece geçen yüz yıllık bir perspektif üzerinden tarihsel kritik noktalara bakmamız dahi Türkiye’nin bugün geldiği seviyeyi, bundan sonraki pozisyonunu ve yol haritasını daha net görme imkanı sunacak. Unutmayalım; tarih yalnızca unutulduğunda tekerrür eder.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...