İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Mockumentary | ‘Kasarak’ da güldürmek mümkün mü?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Tarih derslerinde sıkılanlardan mıydınız yoksa anlatıları hikayeleştirip kafasında bir senaryoya dönüştürenlerden mi? Ben oldum olası tarih derslerini dinlemeyi, anlatılan dönemin gözüm kapalı bir tablosunu çizmeyi, sembolik kişileri bir karakter olarak yorumlayıp vasıflarını yerine getirip getiremediklerini eleştirmeyi çok sevmişimdir. 

Hafızamın çok kuvvetli olmaması da işime oldukça yarar çünkü bugün bile aynı belgeselleri tekrar tekrar izleyip her seferinde şaşırmaya devam edebiliyorum. Eğer gerçekten tarihi, tabiri caizse ‘diplomatik doğru’ şeklinde dinlemeye gönüllüyseniz Youtube’daki Tarih Obası kanalını keşfetmenizi şiddetle öneririm. Çok sevgili Tarihçi Ceren Sungur’un dolu emekleriyle hazırladığı, çoğu zaman 2-3 saat süren canlı yayınlarda tarihin birçok rafının tozunu aldığı kanalı Tarih Obası benim en favori kanallarımdan biri. Ceren Hanım’ın tarihçi olmasının da verdiği etik değerler sebebiyle her videonun altına eklediği, video içeriklerinde ve araştırmalarında kullandığı kaynakçalar/makaleler sayesinde aslında perspektifinizi istediğiniz gibi yönlendirmenizi de hedefliyor kendisi. Gelelim ilk şıktan yana olan okuyucularıma… 

Tarih anlatılarından sıkılan, aldığı bilgilerle ne yapacağını sorgulayan ve belli bir yaşa kadar hep tarih öğretmenlerini suçlayan ‘O’ kişiyseniz; size çözümle geldim. Tarih her zaman yorucu, sıkıcı ya da uzun olmak zorunda değil... Mockumentary terimi tam da bunun için var! ‘Documentary’ ve ‘Mock’ kelimelerinin birleşimi ile hayatımıza giren bu terimi Türkçeye şu şekilde çevirmek mümkün: ‘Melgesel’ Nedir bu Mockumentary, derseniz size şu şekilde özetlerim; kurgusal olaylara belgesel görünümü verilen ve genelde komedi esas alınan hatta genelinde olayı fazla alaycı şekilde ele alan içerikler. Hem dizi hem de film örnekleri de olan bu türün en güzel yanı; tarih kitaplarını farklı şekilde yorumlayan örneklerinin de olması… Belki birkaç dizi ve film örneği verirsem, Mockumentary türünü daha rahat aktarabilirim diye düşünüyorum; Trailer Park Boys, The Office, Modern Family, What We Do In The Shadows dizileri benim de bayılarak izlediğim örneklerden... 1995 yapımı Forgotten Silver, 2007 yapımı Paranormal Activity ve bu filmlere nazaran çok daha yakın bir zamanda izlediğimiz Death to 2020 filmi de bu türün güzel örneklerinden sayılabilir... 

Hatta sizi 1983 yılına götürüp, Woody Allen’ın eseri ‘Zelig’ de bu türün örneği bir yapımdır, bilgisiyle baş başa bırakabilirim. Şimdi gelelim asıl kısma; tarihi olan içeriklere… Benim en çok sevdiğim hiç kuşku yok ki; 2022 yapımı Cunk on Earth! Black Mirror’ın yaratıcısı Charlie Brooker’ın elinden çıkan bu yapım iyi ki Diane Morgan’a emanet edilmiş… 2018 yapımı Cunk on Britain, Cunk on Shakespeare, Cunk on Chrisrmas, Cunk and Other Humans gibi daha birçok içerikte de Diane Morgan resmen döktürüyor... Birkaç yıl önce Cunk on Earth’ü izlediğim ilk zamanlarda kendi kendime “Son zamanlarda izlediğim en komik şey” ya da “Neden bu kadar az kişi bu içerik hakkında konuşuyor, neden kimse bilmiyor” gibi sorular yönelttiğimi hatırlıyorum... 

Türkiye’de örneklerinden bahsetme fikri ise bu yazının size ulaşmasının asıl sebebidir. Çünkü severek takip ettiğim bu içeriklerden haberinizin olmaması ihtimali beni üzer… Türk yapımı ‘melgeseller’in en bilinenlerinden biri olan ‘500T: Kayıp Otobüs’ü GAIN platformundan izleyebilirsiniz. Bu otobüs hattını ‘üzerinde güneş batmayan şehir hattı’ olarak betimlemeleri bile size birkaç ipucu verebilir diye düşünüyorum. Aslında Türk Mockumentarylerini takip etmeye kalktığınızda Youtube’un bu iş için ne denli önem olduğunu bir kez daha görüyoruz. 140journos, KISALAR, Belgesel Adam gibi kanallar bu türü yaşatmayı deneyen kanallardan bazılarıdır. Takip edenlerin yakından bildikleri Şokopop Youtube kanalı da yine bu türün güzel örneklerini görebileceğiniz bir kanaldır. 

Son 1 yıldır ‘İsmet Ve’ formatıyla Kerem Özdoğan’ın da Melgesel formatında oldukça başarılı olduğunu söylemeliyim. Kurgu ve ‘oyunculuk’ kadar senaryoya da biraz daha çalışmaları ise naçizane tavsiyem olur çünkü o kadar iyi örneklerini senelerdir izliyoruz ki; ülkemizde de iyi bir örnek görünce gelişimine katkıda bulunmadan edemiyoruz… Tabii birçok emek, birçok kanal, birçok senaryo üretiliyor olsa da aslında ülkemizde çok da üzerine eğilinmiş bir tür olmadığı aşikar, bana sorarsanız bu biraz da utanç sebebi olmalıdır… Komedi türünde olduğu iddia edilen onlarca beyaz perde ve konvansiyonel medya yapımı bu denli eleştirilirken, ‘artık daha fazla yapmayın nolur’ haykırışlarına inat sırf getiri sağlamak uğruna 3.sü, 6.sı çekilen komediden uzak seriler üzerine tartışıp duruyorken, bu tür neden konuşulmaz, neden üzerine senaryolar yazılmaz bazen gerçekten sorguluyorum… 

Biz gülmeyi seven, sinemada komedi türüne gişe rekorları kırdıran bir ülkeyken; ‘gerçek mizah’ kavramını neden sağından solundan çekiştirip bir türlü genişletemiyoruz? Neden basmakalıp komediye muhtaçmışçasına ‘ya stand-up ya Recep İvedik’ ikilemine sık sık düşüyoruz? Sorarım size; çünkü alıcının ‘siz’ olduğunu bazen unutuyorsunuz. Tükettiğiniz içerikleri üreten bir medyayı ‘siz’ yarattınız.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...