Gıda güvenliğini neden ciddiye almıyoruz?
Son aylarda yurt dışına ihraç ettiğimiz çoğu ürün kimyasal ilaçlar, eksik alerjen bilgisi gibi nedenlerle geri gönderiliyor. İhraç edilen ürünlerde bulunan bu kimyasallara rağmen bizler bu ürünleri tüketiyor ve bu ürünlere fahiş fiyatlara ulaşabiliyoruz. Gıda sektöründeki tek sorun da bu değil maalesef. Konuşulması, denetlenmesi ve çözümlenmesi gereken birçok sorun var lakin denetim yapılsa bile çözüm hususunda zayıf kalıyor, bir adım ileriye gidemiyoruz.
İlk olarak ürünlerde yüksek miktarda pestisit bulunması önemli bir sorun teşkil ediyor ve ihraç edilip geri gönderilen ürünlerin bize satılıp satılmadığına dair net bir bilgimiz yok. İnsan vücudu yüksek miktarda pestisite maruz kaldığında bağışıklığı zayıflıyor ve kanser riski bile bulunuyor ancak kamu sağlığını ilgilendiren bir konu olmasına rağmen halk yeterince bilgilendirilmiyor, kaderine mahkûm ediliyor. Sosyal medyada takip ettiğim gıdadedektifi isimli sayfada marketlerde tüketim tarihi geçmiş ürünlerin “indirim” adı altında satıldığını görüyoruz.
Bu durumu alışverişlerinde yaşamamış olan yoktur diye düşünüyorum. Yüksek fiyatla satılan ve sözde indirimlere rağmen yine yüksek fiyatlı olan ürünlerin tüketim tarihi geçmiş olmasına rağmen satılmaya devam edilebilmesi insanların sağlığının hiçe sayılmasıyla eş değer. Ayrıca Tarım Bakanlığı tarafından son zamanlarda sürekli yayınlanan tağşiş ürün listesinde bulunan ürünleri de market raflarında görmeye devam ediyoruz. Madem bu ürünler satılmaya devam edilecek o zaman denetlemenin ne anlamı var? Denetimin sonucuna göre aksiyon alınmıyorsa denetim ne işe yarıyor? Listede adı geçen bazı markalar çoğumuzun evine giren ve güvenilir diye nitelendirdiğimiz markalar ve bu nedenle çoğumuz bu ürünlerin zararlı etkilerine maruz kaldık. Avrupa ülkelerinde Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi etkin bir şekilde çalışarak insanların sağlığını korumaya yönelik önlemler alıyor.
Bilgi ve veriler izlenerek analiz ediliyor. Türkiye’de ise Kanun Hükmünde Kararnameler ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle ilerleme kaydedilmeye çalışılıyor. Ayrıca TSE, Tarım ve Orman ve Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın da bu konuyla ilgili birçok sorumluluğu var ancak mevcut tabloda bu sorumluluklar konusunda etkin rol alınmıyor gibi görünüyor. Avrupa Komisyonu 2019 Yılı Türkiye İlerleme Raporuna göre Türkiye, gıda güvenliği konusunda sınırlı ilerleme kaydetmiş ve veterinerlik politikasında ise henüz Avrupa Birliği ile uyumlu hale gelememiş.
Raporda ayrıca sınır kontrol noktalarının tam anlamıyla çalışmadığı, tarımsal gıda tesislerinin iyileştirilmesi için ulusal planın geliştirilmesi konusunda ilerleme olmadığı, gıda işletmelerinin kayıt ve onay işlemlerinde yeni kuralların uygulanması için önemli çalışmalara ihtiyaç duyulduğu, yem konusunda ilerlemenin sınırlı kaldığı, bitki sağlığı politikasında ilerleme sağlanamadığı, yeni yiyecekler ve GDO konusunda uyumun henüz tamamlanamadığı, gıda güvenliği kurallarına uyumun etiketleme, katkı maddeleri ve saflık kriterleri, tatlandırıcılar, gıda takviyeleri ve enzimler gibi konularda ilerlediği belirtilmektedir.
Elbette rapor yayınlandığından beri bu konuda gelişmeler yaşanmış olsa da hala yeterli düzeyde bir ilerleme kaydedilemediği aşikâr. Kamu yararını ve sağlığını ilgilendiren bu hususla ilgili gereken yol haritasının uygulanması için daha ne kadar beklememiz gerekecek?