İktidarın direnci, muhalefetin yorgunluğu
Ernest Hemingway’in klasik eseri “İhtiyar Balıkçı ve Deniz”de, yaşlı Santiago’nun büyük bir balığı yakalayıp onu kıyıya götürmeye çalışması, ama balığın köpekbalıkları tarafından parçalanması hikâyesi, aslında siyaset sahnesi için de güçlü bir metafor sunar. Büyük hayalleri yakalamak kadar, onları kıyıya sağlam şekilde ulaştırmak da önemlidir. Bugün Türk siyasetinde yaşanan gelişmeleri bu pencereden değerlendirmek oldukça anlamlıdır.
TÜRKİYE’NİN STRATEJİK YOLCULUĞU
Cumhur İttifakı, son 20 yılda Türkiye’nin yerli savunma sanayii, enerji bağımsızlığı, ulaştırma altyapısı, dış politika açılımları gibi “büyük balıklar” peşinde koştu. Bu hedefler kolay yakalanmadı. İçeride ve dışarıda birçok engel, ekonomik dalgalanmalar, terör tehdidi, küresel krizler, hatta pandemiler bu yolu fazlasıyla zorlaştırdı. Ancak tıpkı Santiago gibi, AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Endoğan ve MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli liderliğindeki Cumhur İktidarı da denize inmekten ve avının peşinden gitmekten vazgeçmedi. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye, enerjide Karadeniz gazı ve Akkuyu nükleer santraliyle, teknolojide Togg ve İHA/SİHA üretimiyle, diplomaside ise çok yönlü dış politikasıyla balığı yakalamış bir pozisyondadır.
YIPRATMA SİYASETİ VE ENGELLEMELER
Ancak mesele balığı yakalamakla bitmedi. Bu süreçte içeride sürekli yıpratma kampanyaları, sosyal medya manipülasyonları, dış basının hedef göstermeleri ve yerli muhalefetin yapıcı eleştiri yerine yıkıcı tutumları köpekbalıkları misali devreye girdi. Santiago nasıl teknesine bağlı balığı korumak için canla başla mücadele ettiyse, Cumhur iktidarı da bu kazanımları korumak için benzer bir mücadele veriyor. Üstelik bu mücadele sadece dış tehditlere karşı değil; içeride kendi sistemini inşa edememiş, ortak bir hedefe odaklanamayan, günübirlik politikalarla yürüyen bir muhalefetle de uğraşmak zorunda kaldı.
ŞEKLİ BÜYÜK İÇERİĞİ ZAYIF
2023 seçimlerinde muhalefetin uzun yıllardır beklediği büyük fırsat ayağına gelmişti. Altı partilik masa, medyada oluşturulan algı, ekonomik sıkıntılardan beslenen muhalif rüzgâr bir “marlin” havası estirdi. Ancak kıyıya varılamadı. Ortak aday etrafında bütünleşemeyen yapı, halkın gerçek beklentilerine temas edemeyen vaatler ve milletin değer dünyasına yabancı söylemler, balığın daha denizdeyken parçalanmasına sebep oldu.
KIYIYA YORGUN AMA DİRAYETLİ VARMAK
Hemingway’in ihtiyarı, sonunda balığı eksik de olsa kıyıya taşır. Kimileri sadece balığın iskeletini görür ama hikâyeyi bilenler, onun emeğini, direncini ve kararlılığını takdir eder. Bugün Türkiye de benzer bir yolda ilerliyor. Evet, zaman zaman ekonomik sıkıntılar yaşanıyor, evet sistemin bazı alanlarında reform ihtiyacı duyuluyor; ama asıl mesele, istikameti kaybetmemek.
KIYIYA VARIŞ DEVAM EDİYOR
Türk siyasetinde asıl sorumluluk, “balığı” sadece yakalayan değil, onu halkın hayatına yansıtan politikalarla tamamlayan bir anlayışta yatıyor. Cumhur iktidarının tecrübesi, sabrı ve uzun vadeli stratejileri, bu açıdan hâlâ Türk seçmeni açısından en gerçekçi çözüm olarak öne çıkıyor. Geriye kalan, bu süreci sağlam adımlarla devam ettirmek ve balığın sadece iskeletini değil, tamamını kıyıya ulaştırmaktır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dik duruşu ve Sayın Devlet Bahçeli’nin devlet, millet vatan anlayışı ile Cumhur İttifakı da bu yolda emin adımlarla yürüyüşüne devam etmektedir.