İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Terörsüz Türkiye sürecinde yeni bir aşama

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İmralı Heyeti üyeleri DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile Van Milletvekili Pervin Buldun, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi. 
Bu görüşmenin bizatihi kendisi Terörsüz Türkiye süreci açısından yeni bir aşamayı ifade ediyor. 

Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan 13 yıldan bu yana DEM ve öncesindeki partilerden herhangi bir yetkiliyle 13 yıldan bu yana ilk kez görüşmüş oldu. Bunun nedeni de terör örgütü PKK’nın çözüm sürecini bozması ve o dönemki BDP’nin de bozma çabalarına ortak olması.

Son görüşme çözüm süreci devam ederken Haziran 2012’de BDP Eşgenel başkanları Selahattin Demirtaş ve Gülten Kışanak ile gerçekleşmişti. Bu açıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 13 yıl aradan sonra Önder ve Buldan’ı kabul etmesi oldukça önemli ve devam eden Terörsüz Türkiye süreci açısından kritik bir eşik.

Bu görüşmenin TBMM veya AK Parti yerine Külliye’de gerçekleşmiş olması da ayrıca önemli zira bu durum, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı sıfatıyla bu kabulü gerçekleştirdiği anlamına geliyor. 
Yani devlet, en üst organı aracılığıyla sürece iştirak etmiş oluyor ki bu oldukça önemli.

Bu ziyarette DEM Parti Eşbaşkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları’nın olmamasının da bir anlamı var. Kanımca Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK’nın ve DEM Parti’nin bu süreci siyasileştirme çabalarına prim vermek istemiyor. 
O nedenle görüşme için sadece Önder ve Buldan’a randevu verildi. 

Görüşmede AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala ile MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın bulunması da ayrı ayrı anlamlar içeriyor. Zira AK Parti tarafında, Terörsüz Türkiye sürecinin siyasi gelişim sürecini planlayanların başında Efkan Ala geliyor. Hatta bu sürecin başlangıcı kabul edilen MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin TBMM’de DEM Partililerle tokalaşması esnasında Ala da Bahçeli’nin yanındaydı. 

Yine PKK tarafından sabote edilen çözüm sürecinin de mimarlarından birisi Efkan Ala’ydı. O nedenle Ala’nın bu görüşmede yer alması sürecin siyasi ayağı ile ilgili oldukça önemli.

MİT Başkanı Kalın’ın görüşmeye katılması ise özellikle PKK’nın silah bırakma sürecinin ne aşamada olduğu, bundan sonra yapılması gerekenler, silahların nasıl bırakılacağı, sonrasındaki sürecin teknik olarak nasıl yürütüleceği konularının değerlendirilmesi açısından önemli.

Bunlar, dün gerçekleşen ve yaklaşık 1.5 saat süren görüşmenin mahiyeti ve önemine dair önemli ayrıntılar. Dolayısıyla her açıdan bu görüşme Terörsüz Türkiye süreci açısından önemli bir aşamaya geçildiğini gösteriyor. 

PKK’NIN “AYAK SÜRÜME” ÇABALARI

Gelelim sürecin PKK/PYD ayağındaki gelişmelere…

Bu konuda epey süreden bu yana bir “ayak sürüme” durumunun olduğu açık. Genel olarak “sürece bağlıyız” deseler de, “devlet adım atmalı” minvalinden açıklamalarla süreci zamana yayma çabaları açıkça görülüyor.
“Sürece bağlıyız” açıklamalarının da, zamana yayma çabalarının da ayrı ayrı anlamları var. “Sürece bağlıyız” diyorlar çünkü başka yollarının olmadığını biliyorlar. 

Yani bir kez daha Öcalan’ın dediğini yapmazlarsa, bir kez daha süreci yıkmaya çalışırlarsa silah gücüyle yok edileceklerini ve bu konuda kendi tabanlarından da destek görmeyeceklerini biliyorlar. 
O nedenle kendilerini “sürece bağlıyız” demek zorunda hissediyorlar. Zorunda hissediyorlar çünkü örgütün özellikle Kandil ayağında buna karşı çıkan güçlü bir klik var. 

Ancak önceki çözüm sürecinde olduğu gibi kendilerine açıkça sahip çıkan bir güç henüz göremedikleri için “süreci tanımıyoruz” deme cesaretini gösteremiyorlar. Ancak süreç neticelenmeden ellerinden tutabilecek bir güç bulma umuduyla süreci zamana yaymaya çalışıyorlar.

Bu konuda en çok bel bağladıkları, kuşkusuz bugüne kadar kendilerini kollayıp koruyan ABD. Ancak Trump’ın gelişinden bu yana Washington’dan bekledikleri yüzü bulamadılar, bulamıyorlar. Aylardan bu yana Paris, Berlin ve Londra’nın kapılarını aşındırdılar ancak arkalarında ABD olmayınca oralardan da umdukları desteği alamadılar.

TEK UMUTLARI İSRAİL’Dİ, O DA YIKILDI

Epey süreden bu yana tek umutları İsrail idi.

Yani İsrail’in kendilerini sahiplenmesiyle ABD’nin tutum değiştireceğini umuyorlardı. Merkezi Washington’da bulunan PKK’ya bağlı Kürt Barış Enstitüsü adlı bir kuruluşun başkanı olan Giran Özcan isimli bir şahıs beraberinde bazı PKK’lı isimlerle birlikte geçtiğimiz günlerde İsrail’e bir ziyarette bulundu. 

Hem de İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın resmi davetiyle. Bir hafta boyunca İsrail’de çeşitli temaslarda bulundular. Hatta beraberlerinde kimi İsrailli yetkililerle birlikte Suriye’ye geçtiler. Burada bazı Dürzi yetkililerle görüştüler. 

Söz konusu isim bu ziyaret ile ilgili PKK’nın yayın organı olan bir ajansa yaptığı açıklamalarda, PKK ve PYD’nin desteklenmesi konusunda İsrailli yetkililerle görüşmeler gerçekleştirdiklerini ancak buradan bekledikleri açık desteği alamadıklarını, kendilerine ne kadar destek olabileceklerinin ABD’nin tutumuna bağlı olacağının söylendiğini, bunun için İsrailli yetkililerin ABD’yi ikna etmelerini beklediklerini söyledi. 

PKK’lıların bu ziyareti ve açıklamaları, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Washington ziyareti öncesinde gerçekleşti. Yani söz konusu PKK’lılar, Trump’ın Türkiye’ye karşı PKK’yı desteklemesi konusunda Netanyahu’dan ricacı olmuşlar. 

PKK’nın yanı sıra İsrail ve Türkiye’de, hatta tüm dünyada yakından takip edilen görüşme bilindiği üzere geçtiğimiz hafta gerçekleşti. O görüşmede tüm dünyada büyük yankı uyandıran Trump’ın, Netanyahu’nun yüzüne karşı söylediği “Türkiye’ye karşı makul olun” şeklindeki ifadeleri ve daha da ötesinde Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili övgü dolu sözleri kanımca PKK için yolun sonu olmuştur. 

Bu saatten sonra PKK’da süreci boşa çıkartma hevesinde olanların tutunacak pek fazla dalları kalmamıştır diye düşünüyorum. Dolayısıyla gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İmralı Heyeti ile görüşmesiyle süreç ile ilgili atılan bu önemli adım, gerekse de süreci boşa çıkartma hevesinde olanların Trump’tan aldıkları şamardan sonra çok fazla direnebileceklerini zannetmiyorum.

Uluslararası konjonktürde yeni gelişmeler ve jeopolitik dengelerde yeni değişimlerin olmaması halinde en geç bu ayın sonlarında veya Mayıs ayı içerisinde PKK’nın kongresini toplayıp silahları bırakma ve kendini feshetme kararı alacağını öngörüyorum. 

Gerek dünya, gerekse de bölgemiz her an yeni değişimlere ve gelişmelere gebe. Dolayısıyla bu değişim ve gelişmelerin süreci etkileyebilme ihtimali söz konusu. O nedenle sürecin enfekte edilmeden, olabilecek en hızlı şekilde ve en yakın süre içinde neticeye vardırılması önem arz ediyor. 

Süreci yürüten devlet birimleriyle siyaset yapıcıların bunun farkında olduğunu düşünüyorum. Bu farkındalık doğrultusunda yol alınarak Terörsüz Türkiye sürecinin kısa bir süre içinde nihayete erdirileceğini umuyor ve diliyorum.
 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...