İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Devlet aklı

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İçimizdeki şeytanlar: Bu milletin iradesine sızmak isteyenler

Devlet Bahçeli’nin “içimizdeki şeytanlar” sözü, sadece bir siyasi uyarı değil; tarihten bugüne Anadolu topraklarında kurulan her ihaneti, her oyunu, her tuzağı deşifre eden derin bir millet
hafızasının yansımasıdır.
Tarih bir aynadır. Ama bu aynaya nasıl baktığın çok daha önemlidir. Nasıl bakarsan öyle görürsün. Kendini ya görürsün ya unutursun.
Anadolu, bin yıldır nice savaşa, nice ihanete, nice ihaneti boşa çıkaran iradeye tanıklık etti.
Ama düşman her zaman sınırdan girmedi. Bazen içerden konuştu. Bazen kardeş gibi sarıldı, hançerini yüreğimize sapladı. Bunu bir kez yaşamadık.
“Bizans surlarından içeri girmeden önce Halil İnalcık’ın ifadesiyle, “gönüller fethedilmişti.”
Ama İstanbul’u kaybeden Bizans, içeriden çökmüştü. Dış düşman değil, içteki entrika yedi imparatorluğu bir çöplüğe çevirmişti.”
Bu oyun hiç değişmedi. Benzer örnekleri defalarca yaşamış bu millet, Devlet Bahçeli’nin işaret ettiği “içimizdeki şeytanlar” manifestosunu dikkatlice okumalıdır ve okuyacaktır da.
Devlet Bahçeli’nin, “İçimizdeki şeytanlar” sözü, bir siyasi polemik değil, bir devlet
refleksidir. Uyarı değil, tarihsel bir hafızanın sesidir. Çünkü bir millet, içindeki şeytanı tanımadan dışarıdaki düşmanı yenemez.
Tarihten bir ayna: Sadrazam Sokullu’nun sözleri Osmanlı'nın en kudretli sadrazamlarından Sokullu Mehmet Paşa, bir gün Padişah’a şöyle der:
“Devlet dışardan yıkılmaz. Yıkılacaksa içeriden yıkılır. Bunu söylediği günlerde Osmanlı, Viyana kapılarına dayanmıştı. Ama içeride rüşvet, haset ve menfaat tohumları yeşermeye başlamıştı. Dışarıda at süren devlet, içeride iç çekişmelere yenik düştü.
Dikkat edin, savaşla değil; sızmayla yıkıldı Osmanlı.
Bugün yine aynı metotları görmek mümkün.
Siyasi sızma, fikirsel tahrifat, milli iradeye dolaylı darbe girişimleri …
Görünürde dost, zihniyetle düşman
İçimizdeki şeytanlar, artık üniforma giymiyor. Kimi ekranlarda uzman, kimi kürsüde akademisyen, kimi mevkide bürokrat, kimi mahfillerde gazeteci kılığında...
Ama ortak özellikleri şu:
Bu ülkenin değerlerini sevmiyorlar.
Bu milletin kaderini paylaşmıyorlar.
Ama bu milletin sofrasına oturmaktan, sırtından geçinmekten geri durmuyorlar.

Ve biz bunları sadece satır aralarında değil, Sevr masasında da gördük, 27 Mayıs'ta da, 12 Eylül’de de, 15 Temmuz’da da...
Bir milleti yıkmak için onu bölmeye gerek yok, güvenini sarsmak yeter
İşte Devlet Bahçeli bu tehlikeye dikkat çekiyor. “İçimizdeki şeytanlar ” derken, siyasi bir partiyi değil, milletin ortak ruhunu hedef alanları işaret ediyor.
Çünkü biliyor ki:
Bir binayı dinamitle yıkmak gerekmiyor,
Temeline su sızdırmak yetiyor.
Ve biz bu ülkenin temeline göz dikenleri iyi tanırız.
1919’da yedi düvel yetmediği için içerideki manda heveslileri çıktı sahneye.
2025’te de aynı oyun yeni figüranlarla tekrar sahneleniyor.
Bu milletin genetik hafızasında direniş var.
Kurtuluş Savaşı’nın ilk cephesi işgal edilen topraklar değil, işgal edilen zihinlerdi.
Ama Mustafa Kemal Paşa bu yüzden Samsun’a çıktı.
Bu yüzden Sivas’ta, Erzurum’da önce milletle buluştu.
Çünkü düşmana karşı önce içerideki gafletle, delaletle mücadele edilmeliydi.
Bugün yine aynı yerdeyiz.
Bu kez tankla değil, trolle geliyorlar.
Bu kez posta kutusuna bildiri atarak değil, ekranlara süslü kelimelerle çıkıyorlar. Ama unuttukları bir şey var:
Bu millet feraset sahibidir.
Kimin dost, kimin maskeli düşman olduğunu bilir.
Ve zamanı geldiğinde hesabı sandıkta sormayı bilir.
Son söz:
Tarihin bize öğrettiği bir gerçek varsa o da şudur:
İçimizdeki şeytanları tanımadan, dışarıdaki düşmanı yenemeyiz.
Devlet Bahçeli’nin sözünü sadece bir siyasetçinin tepkisi olarak değil, milli bir hafıza refleksi olarak okumak gerekir.
Biz millet olarak biriz.
Bu coğrafyada kardeşliğimizi bozanı tanırız.
Ve en zor zamanlarda, içimizdeki şeytanlara rağmen; Alparslan gibi yürür, Fatih gibi alır,
Atatürk gibi ayağa kalkarız.
Çünkü bu milletin kodlarında teslimiyet yoktur.
Ama ihanete de asla geçit yoktur.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...