Taormina: Sicilya’nın kartpostallık köşesi
İtalya’nın güneyinde, Sicilya’nın doğu kıyısında bir tepeye kurulmuş olan Taormina, insanı hem geçmişe götüren hem de bugüne hayran bırakan bir yer. Ne çok büyük ne de kalabalık. Ama öyle bir havası var ki, bir kere giden unutamıyor. Güneş, deniz, tarih ve doğa; hepsi bir arada. Taormina’nın en dikkat çekici özelliği, konumunun sağladığı manzara.

Etna Yanardağı’nı, aşağıda uzanan İyon Denizi’ni ve kavisli kıyıları aynı anda görebiliyorsunuz. Özellikle gün batımında şehir bir ressamın paletinden çıkmış gibi renkleniyor. Turuncu, pembe ve mor tonları gökyüzünde dans ederken, Etna’nın etrafındaki sisle karışınca ortaya bambaşka bir sahne çıkıyor. Burası tarih meraklıları için de tam bir hazine.
Taormina’nın en meşhur yapısı Antik Yunan Tiyatrosu. M.Ö. 3. yüzyılda inşa edilmiş ve bugün hala konserlere, tiyatrolara ev sahipliği yapıyor. Üstelik sırtını Etna’ya vermiş bu açık hava tiyatrosundan manzaraya bakınca, “başka nerede böyle bir yerde müzik dinleyebilirim ki?” diye düşünmeden edemiyor insan. Taormina’nın sokakları da en az tarihi kadar etkileyici.

Corso Umberto, şehrin ana caddesi. Sağlı sollu taş binalar, butik dükkanlar, yerel ürünler satan tezgahlar ve kafelerle dolu. Küçük bir dondurmacıda oturup limonlu granita içmek, belki de burada yapılacak en sade ama en keyifli şeylerden biri. Hele yazın sıcağında, buz gibi bir granita tam anlamıyla hayat kurtarıyor. Şehir aynı zamanda sanatçılar ve yazarlar için bir ilham kaynağı olmuş. 1787 yılında, Alman edebiyatının dev ismi Johann Wolfgang von Goethe, İtalyan Seyahati sırasında Taormina'ya uğrar. Bu ziyaret, onun ve dünya için unutulmaz bir etki yaratır.

Goethe, Taormina'nın antik tiyatrosunda vakit geçirir ve buradan Etna Yanardağı'na doğru uzanan manzarayı gördüğünde büyülenir. Tiyatro, o dönemde yerel halk tarafından neredeyse unutulmuş ve ihmal edilmiş olsa da, Goethe'nin gözünde bambaşka bir değere sahiptir. Yazar, bu antik yapıyı ve karşısında açılan panoramayı "tüm dünya için açık bir görsel ziyafet" olarak nitelendirir. Goethe'nin bu sözleri, Taormina'nın dünya çapında ün kazanmasına ve birçok sanatçı ve entelektüel için cazibe merkezi haline gelmesine öncülük eder.
Lawrence, Taormina’da yaşadığı dönemde şehrin güzelliğinden sık sık söz etmiş. Gerçekten de burası yazmak, düşünmek ya da sadece durup manzaraya dalmak için mükemmel bir yer. Deniz tatili isteyenler için de seçenekler bol. Taormina’dan teleferikle aşağı indiğinizde sizi İsola Bella karşılıyor. İsmi gibi gerçekten “güzel ada”.

Küçük bir kayalıkla anakaraya bağlı olan bu minik ada, deniz keyfi için harika bir nokta. Şnorkelle dalmak, güneşlenmek ya da sadece suyun sesini dinlemek isteyenler için ideal. Elbette her güzel şeyin bir bedeli var. Taormina ucuz bir yer değil. Özellikle yaz aylarında oteller ve restoranlar epey pahalı olabiliyor. Ama şunu da söylemek gerek ki burada geçirilen her dakika, verdiğiniz paraya değiyor.

Çünkü Taormina sadece bir tatil yeri değil; aynı zamanda bir ruh hali. Rahatlatan, büyüleyen ve aklınızın bir köşesinde hep kalacak bir ruh hali. Sonuç olarak, Taormina çok şey vaat etmiyor gibi görünen ama çok şey hissettiren bir şehir. Ne yapayım, ne göreyim diye düşünmeden, sadece sokaklarında yürüyerek bile o büyüyü hissediyorsunuz. Ve giderken içinizden tek bir şey geçiyor: “Buraya bir gün yine geleceğim.”