Hidrojen Kamunun da gündeminde
Müjdeyi Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan verdi. MÜSİAD 28.Genel Kurulu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sürekli değerini vurguladığımız yeşil hidrojenin gündemde nasıl yer aldığını şu sözlerle açıkladı:
“Yüksek teknolojide atılım yapmak için HİT 30 programını başlattık. Program kapsamında sekiz öncelikli alanda yapılacak yatırımlara 2030’a kadar toplam 30 milyar dolarlık destek vereceğiz.
Şu anda batarya, elektrikli araç ve çip yatırımları için çağrımız açık.
Yakında biyoteknoloji, veri merkezleri, endüstriyel robotlar ve yeşil hidrojen alanlarında da yeni çağrılara çıkacağız.”
Hit30, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından uygulamaya alınan bir program.
Türkiye’nin sahip olduğu sanayi ve teknoloji altyapısı, nitelikli genç insan kaynağı, stratejik konumu gibi avantajlarını ön plana çıkaracak projelere destek için oluşturuldu.
Yüksek teknoloji yatırımları öncelikli.
Yeşil dönüşümün kalbi olarak görülen temiz enerjide, yıldız ürün yeşil hidrojendir. AB’nin 2030’a dek 10 milyon ton üretme 10 milyon da satına alma kararı, sektörün büyüme hızı ve ciddiyetini ortaya koymaya yeterli.
Cumhurbaşkanı tarafından duyurulan çağrı süreci, kamu kararlılığının da resmidir.
Anılan teşvik, uygulama alanı nedeniyle, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı için değerli öncelikler arasında yer alabilir.
Şimdi hep yinelediğimiz önceliklerin gerçekleşmesi daha elzem hale gelmiştir:
*Hidrojene özel bir otorite belirlenmesi
*Mevzuatın tamamlanması
*Yeşil Hidrojen Özel Üretim Bölgeleri ilan edilmesi
*Off grid (Şebeke dışı) elektrik üretiminin depolama hedefiyle yeşil hidrojen üretimine lisanslanabilmeli.
***
SKDM İÇİN NE KADAR HAZIRIZ?
Avrupa Birliği’nin 2019’da EU Green Deal (Avrupa Yeşil Mutabakatı) ile başlayan yeşil dönüşüm hamlesinde, bir dolu karar ve teknik terim hayatımıza girdi.
2021’de, mutabakatın uygulama hedef ve yöntemlerini belirleye FitFor55 (55’e Uyum) ve enerjide dönüşümü planlayan RePowerEU paketleri açıklandı.
55’e Uyum paketi, sera gazı emisyonlarını dünya genelinde, 2030’a dek yüzde 55 azaltmayı hedefliyor.
Enerji verimliliği uygulamaları ve yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, Avrupa Birliği Emisyon Ticareti (ETS) kurallarında güncellemeler, düşük emisyonlu ulaşımın yaygınlaşması için gerekli altyapı çalışmaları, sanayi ürünlerine karbon emisyonlarına göre ek vergi, sınırda karbon vergisi uygulaması (CBAM-SKDM), hava ve deniz ulaşımı denetimlerinin sıkılaşması gibi yaptırımlar uygulamaya takvime alındı.
İlk olarak demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen sektörleri, SKDM uygulamasında öncelikli alanlar. Uygulama 1 Ocak 2026’da başlayacak. SKDM vergilendirme mekanizması için 2023-2025 arası bir geçiş dönemi oldu. Şirketlerden sadece karbon ayak izlerini ve kendi ülkelerinde ödedikleri karbon vergisi miktarlarını raporlamaları istendi.
AB, 2050 yılında, dünyanın ilk Karbon Sıfır (Net Zero) kıtası olmak için çalışıyor. En büyük karbon salan sanayilerde, özellikle hidrojene geçiş için büyük hamleler, hazırlıklar var. Yatırımlar yapılıyor, tesisler kuruluyor, sanayide üretimden başlayarak her aşamada temiz enerjiye (yeşil hidrojene) geçişin adımları atılıyor.
AB’nin SKDM hazırlık süreci bizi doğrudan ilgilendiriyor. Toplam ihracatımızın yüzde 47’si AB ülkelerine gerçekleşiyor. Rekabet gücümüzü koruyabilmek için karbonsuz üretim/taşıma süreçlerini başarmamız zorunlu.
Cari açığımızın en büyük nedeni enerji ithalatımız. Temiz enerji kaynakları arttıkça, dış alım azalacak. Kendi ürettiğimiz elektriği kullanmak bu yönde de fayda üretecek. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in hep vurguladığı, son 10 yılda 1 trilyon dolar enerji ithal ettiğimizi düşünmek, konunun hassasiyetini anlamaya yeterlidir.
Öte yandan karbonsuzlaşma hedefinde de avantaj sağlayacaktır.
COP 29 Bakü’de temiz enerji kurulu gücünü 2035’e dek 4 katına çıkarma taahhüdü veren ülkeler arasında Türkiye de yer alıyordu. Çok yönlü çaba gerçekleşiyor. Yeni terimler, ekonominin ışıldakları gibi karbonsuzlaşma ve yeşil dönüşümde önümüzü aydınlatıyor.
***
ÇİMENTODA LİMAK ÖRNEĞİ
Hafta içinde dikkat çekici bir haber yayımlandı: Limak Çimento’nun 2030 yakın dönem ve 2050 net sıfır emisyon azaltım hedefleri, Bilimsel Temelli Hedefler Girişimi (SBTi) tarafından onaylandı.
Türkiye çimento pazarında öncü şirketlerinden Limak Çimento, iklim liderliği ve sürdürülebilirlik alanında güçlü adımlar atıyor. Barcelona’da Camp Nou Stadı’nın yenileme sürecini tamamen sürdürülebilirlik hassasiyetleri ile yürüten Limak, SKDM öncesi karbonsuzlaşma çalışmalarına da ara vermiyor.
Sürdürülebilirlik, rekabeti önleyici değil belirleyici bir süreç üretti. Artık ne kadar ne kadar ucuza mal ettiğin değil, “ne kadar yeşil” olduğunuzun öne çıkacağı bir süreç başladı. Karbon salımını, sürdürülebilirlik hassasiyeti, yeşil hidrojenle de destekleme kararlığı var. Bu örnek gelişmelere alkışlar…
***
TÜRKİYE’MİZDE ADALET FUTBOLDAKİ VAR KADAR HIZLI DEĞİL
Başlık devamındaki yazı, Türkiye’de Fair Play hareketinin lokomotifi değerli meslek büyüğüm Erdoğan Arıpınar’a aittir. Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, STK’ların değerini gözetecek isimlerdir. Erdoğan ağabeyin hassasiyetini sahiplenerek yazısını köşeme alıyorum:
“Dernekler bir toplumun kalpleridir. Aynı hedefi paylaşan, aynı duyguyu hissedenlerin toplandığı büyük bir halk çadırıdır. Bunlardan birisi olan Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin kurucu genel sekreteriyim. 14 Nisan 1963 yılında, bugün rahmetle andığım, ülkemizin yüz akı spor yazarı kardeşlerim tarafından kurulmuştu. Yıllar boyunca basın dünyasında Türkiye’yi temsil etmiş AIPS adıyla anılan Dünya Spor Yazarları Derneği’nin başkanlık koltuğunda Rahmetli Togay Bayatlı ile yer almış, ülkemizi onurlandırmıştır. Geçen yıllar bu tertemiz derneği iftira, yanlış anlamadan doğan bir kara bulut kaplamış, adalete intikal eden bir olayla derneğe kayyum tayin edilmiş, uzun bir süre sonra da geçenlerde çok başarılı olan Başkan Oğuz Tongsir, hakim karşısına çıkmış, ilk celsede yer almıştır.
Peki bu dava ne durumdadır? Dava Ekim ayına bırakılmıştır. 13 şubesi ve 81 il temsilciliği bulunan, üyelerine her konuda yardımcı olan, uluslararası toplantılara katılması gereken, sosyal çalışmaları olan dernek felç olmuştur. Yazımın başlığındaki futboldaki VAR benzetmem bunun için. ‘Geciken Adalet, Adalet Değildir’ sözü tüm dünya dillerinde vardır. Türkiye’nin spordaki sesi spor yazarları olarak talep ediyoruz: Hemen genel kurulun yapılması lazımdır. TSYD’nin hizmete devam etmesi gerekir. Ülkemizin adaletine, sonunda gerçeğin ortaya çıkacağına tabii güveniyoruz. Amma; başarılı, tertemiz, toplumun sesi bir derneğin yaşam ve hizmet kapıları (yeter artık!) kapalı durmamalıdır.