
Mutabakat ve istikbal komisyonu
PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi ile birlikte Terörsüz Türkiye hedefinin 2. aşamasına geçildi. Dolayısıyla gerek siyasi gerekse sosyolojik açıdan ‘halkların iadei itibarı’ bu aşamada halledilmesi gereken önemli bir sorun olarak karşımızda belirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın: “Süreçte tedbirli, temkinli ama aynı zamanda umutlu ve iyimseriz” açıklaması sürecin nabzını açık ve net bir şekilde ortaya koydu.
Bu zaman zarfında hiç şüphesiz yapılması gereken birçok iş, atılması gereken birçok adım ve düzenlenmesi gereken birçok kanun var.
Tam da bu noktada aklı selimden uzak, tez canlılık, dağınıklık bir o kadar da aykırılık içeren çıkışlar ve usulsüzce ortaya konulan hak iddiaları bize hiçbir şey kazandırmayacağı gibi bilakis olduğumuz noktadan oldukça geriye itecektir.
Bu sebeple önerim olan “Mutabakat ve İstikbal Komisyonu” yahut “Anadolu Birliği Komisyonu” türevinde kurulacak olan bir komisyonunun, bu zamana kadar siyaseten yahut şahsen kindarlıkla yapılmış yanlış uygulamaların düzeltilmesi noktasında büyük fayda sağlayacağına inanıyorum.
Bu komisyonda, Cumhur İttifakı mensubu partilerin yanı sıra toplumda karşılığı bulunan CHP ve DEM Parti’den seçilmişler de olmalı, farklı kalemlerden sorunların zengin bir fikir alışverişi ile çözümü sağlanmalıdır.
Bu surette her kesimden insanın aldığı yaraların iyileştirilmesi, acıların ve gözyaşlarının dinmesi mümkün olurken, huzur katsayımızda eksilmeyip artacaktır.
Komisyonun birimlere ayrılarak sistematik bir şekilde ilerlemesi faydayı perçinleyecek ve süreci sağlıklı yürütmeye vesile olacaktır.
Terörsüz Türkiye hedefinin başarıyla tamamlanması için mağduriyetlerin giderilmesi konusunda, siyasilerle halkların mutabakatı büyük önem arz etmektedir. Ki bu mutabakat Türkiye’nin istikbali açısından hiçbir ekonomik güçle elde edilemeyecek büyük bir başarı vaat etmektedir.
EVVELA;
-Diyarbakır Annelerinin yıllardır gözyaşıyla ve hasretle bekledikleri dağa kaçırılan evlatlarına kavuşmaları sağlanarak, kederli bekleyişleri artık son bulmalıdır.
-Cumartesi Annelerinin 29 yıldır hiç değişmeyen; ‘kaybedilen yakınlarının bulunması ve faillerin yargılanarak cezalandırılması’ talepleri gerçekleştirilmelidir.
-DEM Partili Belediyelerde çalışan ve siyaseti çatışmanın kurbanı olarak dönemin konjonktüründe mağdur edilmiş işçilerin tekrar eski mevkilerine döndürülmeleri birçok ailenin huzuruna vesile olacaktır.
-Kırk yıldır kanayan yaraların sarılması ve gerçek bir barışın sağlanması ümidiyle tıpkı Devlet Bahçeli’nin tüm gövdesini taşın altına koymasındaki sorumluluk bilinci gibi DEM Partililerin de bu bilinçle şehit ailelerini kucaklamaları helalleşmenin yolunu açacaktır.
Türkiye öncülüğünde kazanılmış Terörsüz Türkiye Zaferi’nin hezimete dönüşmemesi için tarafların büyük bir fedakarlık ve gayret göstermesi gerekir.
Tüm halkların huzur ve güven içinde yaşadığı bir Türkiye gerçeği her daim göz önünde bulundurulabildiği takdirde nesillerin geleceği inşa edilebilir.
Irk ayrımı yapmaksızın, ırk üstünlüğü taslamaksızın, mevcut Türkiye’nin kadim temelinden bir tuğla dahi çalmaksızın, barış, huzur ve güven içinde yaşamak herkesin hakkıdır.
Bu düsturla bu haklı mücadeleyi taçlandıracak olan hiç şüphesiz kurulacak komisyonun mutabakat ve istikbale yönelik atılımları olacaktır. Fakat unutmayalım ki; terörün defi kadar kardeşler arası husumetin de olmadığı bir Türkiye’de ancak gerçek bir diyalogdan ve barış dolu bir İstikbalden bahsedilebilir.