Rehabilitasyon şart!
Terörsüz Türkiye hedefi, PKK’nın kendini feshetmesi ve silahları bırakması ile birlikte bildiğiniz üzere ikinci aşamaya geçti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dile getirdiği ve benim de bir önceki yazımda savunduğum ‘Komisyon’ önerisi bu süreçte atılması gereken en önemli adımdır çünkü kurulması planlanan ‘Milli Birlik Komisyonu’ Türkiye Yüzyılı'nın büyük idealini de yansıtan bir vizyonun ürünüdür.
Bu komisyonun kurulmasının akabinde; suça karışmamışlar, silahlarını bırakanlar, dağa kaçırılmış gençler ve serbest kalması mümkün olan tutuklular için bir ‘Rehabilitasyon Merkezi’ hizmeti sağlanmalıdır.
Rehabilitasyon şart çünkü;
● 40 yılı aşkın bir zamandır maalesef düşmanlık ve kin duygusuyla Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkına karşı beslenen illegal duyguların bertaraf edilmesi,
● Yine aynı şekilde bu illegal duygularla örselenmiş kişiliklerin onarılması, toplumdan uzak kalmış olmanın vermiş olduğu sağlıksız ruh halinin pozitif yöne evrilmesi,
● Örgüt mensubu kadınların, genç kızların dağda maruz kalmış olabilecekleri cinsel şiddetin ve benzeri bunalımların açığa çıkartılması,
● Örgüt içinde zorla tutulmanın ve aidiyet duygusundan yoksunluğun kişiler üzerinde vermiş olduğu tahribatın tedavisi,
● Kırk yılı aşkın bir süredir devam eden mevcut uzaklığın bir anda yakına evrilmesiyle oluşacak değişkenliğin doğru yönlendirilmesi ve bu surette toplum içinde iç cephenin korunması ve kazanılmış zaferin hezimete dönüşmemesi adına,
Hiç şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti’ne sadakatle bağlı kalacak ve katılacak tüm örgüt mensuplarına ‘Rehabilitasyon Merkezleri’nde bir süre sağlık, eğitim ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin verilmesi şarttır!
Sağlanacak olan teşhis, tedavi ve eğitim toplumumuzun içinde yaşayan her kesimden insanın salahiyeti ve barışın sürdürülebilir olması açısından büyük önem taşımaktadır.
ACELEYE MAHAL YOK!
Nasıl ki örgütün silahları tamamen bırakması 4 ayı aşkın bir süreyi kapsayacaksa Türkiye’nin ve mevcut iktidarının da geçmişten bu yana yaşamış olduğu terör belasına karşı emin adımları doğru anlaşılmalıdır.
Terör konusunda yargının vermiş olduğu haklı infaz kararlarına yönelik yersiz ve zamansız açıklamalar şuursuz ve fırsatçı bir zihniyetin ürünü sayılacaktır.
Bu süreçte toplumun güvenliği ve huzuruna gölge düşürecek şekilde hiçbir söylem ya da eylemin aceleye getirilerek dayatılması söz konusu bile edilmemelidir.
Ancak bu ferasetli adımlar sayesinde DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın da ortaya koyduğu;
“Barış Akademisyenleri işine iade edilebilir, Kayyımlar geri çekilebilir, Tutuklu siyasetçiler özgürlüklerine kavuşabilir...
AİHM kararları uygulanabilir” istemine de şunları söylemek gerekir ki;
AİHM kararları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bakımından ihlal tespiti mahiyetindedir, iç hukuk yargı organlarına emir verme mahiyetinde değildir.
Hasılı; yapılması gerekenler ve atılacak adımlar evvela TBMM çatısı altında kurulacak ‘Birlik Komisyonu’nun öncülüğünde karara bağlanmalı ve organize bir şekilde en doğru zaman gözetilerek hayata geçirilmelidir.
Yukarıda bahsetmiş olduğum rehabilitasyon merkezlerinde psikolojik danışmanlık, sağlık, eğitim ve ihtiyaca binaen farklı kalemlerde verilecek olan desteklerle;
terörle geçen yarım asırlık geçmişin her ne kadar telafisi tam anlamıyla yapılamayacak olsa da Türkiye’nin ve halklarının kavuşmuş olduğu kazanımların ve huzurun bir nevi, belki de ömürlük garantisi olacaktır.