İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Toprağa düşen bir kalem: Nihat Genç’in ardından

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bir çınar devrildi; sessizce ama vakurca… Ne bir ağıt yükseldi ne de haykırış; yalnızca rüzgâr uğuldadı, memleketin dağlarından ovaya dek. O uğultunun içinde bir ismin yankısı vardı: Nihat Genç.

Sözün cılızlaştığı, hakikatin toprak altına gömülmeye çalışıldığı zamanların yorgun neferiydi o. Kalemini mürekkebe değil, doğrudan yüreğine batırarak yazdı. Ne iktidara eyvallah etti, ne muhalefete yaltaklandı. Kırmadan da kırılarak konuştu; acıyı göğsünde taşıdı ama başını eğmedi. Bu toprakların çocuklarına ayna tuttu; onların kederini alnında bir çizgi gibi gezdirdi. O yüzden sevdik onu. O yüzden dinledik, bazen kızdık, ama asla sırtımızı dönemedik. Çünkü onun sesi, içimizde sakladığımız haykırıştı.

Karanlık erken çökerdi başkente. Sokak lambaları titrek bir teselli gibi yanar, kitapçıların vitrinleri ise iç ısıtan yegâne duraklar olurdu. İşte böyle bir akşamüstü, Sıhhiye’ye yakın bir sahafta rastladım adına. Bir kitabın kapağında, bana hiç öğretilmemiş ama içimde hep var olduğunu hissettiğim bir dert dillendirilmişti. Sayfalarını çevirdikçe yalnız olmadığımı fark ettim; sanki biri içimdeki suskun çocuğun elinden tutmuş, onun yerine konuşuyordu. O günden sonra Nihat Genç, yalnızca bir yazar değil; içimde büyüyen bir vicdan, bana yazının ne demek olduğunu gösteren sarsıcı bir yolculuk arkadaşı oldu.

Oysa onu daha önce görmüştüm, ta 1986 yılında. Bir kitapçının kuytu köşesinde, bir grup insanla coşkulu bir sohbete dalmıştı. Sesi kararlıydı, bakışları delip geçiyordu. Ne anlattığını tam olarak anlayamamıştım belki ama kelimelerindeki öfke ve tutkuyu hissediyordum. Adını bilmiyordum, sormamıştım da. Yıllar geçti. Bir gün, bir başka kitapçıda vitrine ilişen bir kitap gözüme çarptı. Yazarının adı: Nihat Genç. Sayfalarını çevirdikçe, o eski günün yankısı kulağımda yeniden çınladı. Her satır, geçmişin o anından bugüne kurulan bir köprüydü. Ve o an anladım: Yıllar önce adını bilmeden dinlediğim o adam, meğer Nihat Genç’in ta kendisiymiş.

Nihat Abi’nin dili bıçak gibiydi; keskin, pürüzsüz ve iz bırakan. Sözü sakınmaz, gerçeğin çiğnenmesine tahammül edemezdi. Çoğu zaman kendiyle de kavgalıydı. Çünkü bu coğrafyada vicdan sahibi olmak, huzura küsmek demekti. Her cümlesi bir isyanın iç çekişi, her yazısı bir öfkenin adım adım düşünceye dönüşmesiydi.

“Yitip giden nehirleri anlatmak için denizlere ihtiyaç yok,” derdi. Bu yüzden büyük hikâyeleri taşranın loş sokaklarında, terk edilmiş kasaba kahvelerinde arar, bulur ve dillendirirdi.

Onun yazdıkları sadece edebiyat değil; bir çağrının, bir yakarışın, bir meydan okumanın yankısıydı. Kitapları modern çağın destanlarıydı. O kelimelerle yalnızca düşünceyi değil, kalbi de kışkırtırdı. Vicdanı olan herkes, onun satırlarında kendi suskunluğunu yakalardı.

Evet, Nihat Abi’yi kaybettik. Ama inanın, bu suskunluk bir veda değil. Belki de daha büyük bir direnişin habercisi. Çünkü bazı insanlar ölünce büyür, büyüdükçe de toprağın altından bile seslenmeye devam eder. O, toprağa değil; bu milletin vicdanına gömüldü.

Şimdi biz geriye kalanlar, o yüksek sesin ardından daha sessiz, daha çekingen kaldık. Ama unutmamalıyız: Nihat Genç yaşarken susmadıysa, biz de onun ardından susmamalıyız. Her şeyin pazara çıkarıldığı bu çürümüş devrin sokaklarında, onun yazıları birer mescit gibi kalacak; sığınak, direniş ve dua olacak bizlere.

 

Gözün arkada kalmasın Nihat Abi…

Sen bu toprakların kalbine yazıldın.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...