Fenomenlerin önerdiği kahveler hayat karartıyor
Bir zamanlar yalnızca aktarlarda veya diyetisyen kontrolünde temin edilen bitki çayları ve kahveler, bugün sosyal medyanın etkisiyle milyonlara ulaşıyor. Özellikle Instagram ve TikTok gibi platformlarda, zayıflama vaadiyle paylaşılan ürünler estetik kaygıların yükselişe geçtiği modern çağda adeta birer “mucize” olarak lanse ediliyor. Ancak perde arkasında, bu ürünleri kullandıktan sonra ciddi sağlık sorunları yaşayan birçok kişi sessiz çığlıklar atıyor.
Zayıflamak uğruna, doktor kontrolü olmadan kullanılan bu içecekler; metabolizmayı hızlandırma, ödem atma, iştah kesme gibi vaatlerle öne çıkıyor. Ne var ki, içerdikleri maddelerin çoğu bilimsel olarak onaylanmamış ve uzun vadeli etkileri bilinmiyor.
Böbrekler ilk hedefte: geri dönüşü olmayan zararlar
Sosyal medya fenomenlerinin tavsiyesiyle satılan zayıflama çayı ve kahveler, çoğunlukla yüksek kafein, diüretik maddeler ve laksatif etkili bileşenler içeriyor. Bu maddeler vücutta kısa süreli bir kilo kaybı illüzyonu yaratsa da, aslında ciddi sıvı kaybına ve elektrolit dengesizliğine neden olabiliyor.
Böbrekler, bu sürecin ilk kurbanı oluyor. Uzmanlar, özellikle kronik hastalığı bulunan bireylerin bu ürünleri kullanmasının akut böbrek yetmezliği gibi ciddi sonuçlara yol açabileceği konusunda uyarıyor. Nitekim son yıllarda hastanelere başvuran pek çok kişi, yalnızca bu içecekleri kullandığını ve sonrasında idrar yollarında yanma, böbrek ağrısı ve halsizlik gibi şikayetler yaşadığını ifade ediyor.
Hayalleriyle birlikte sağlığını da kaybedenler
Zayıflama çayları ve kahveleri nedeniyle yaşam kalitesi düşen bireylerin sayısı giderek artıyor. 27 yaşındaki Duygu A., sosyal medyada sıkça karşılaştığı bir çayı 3 hafta boyunca düzenli olarak kullandıktan sonra hastaneye kaldırıldı. Doktorların teşhisi, “böbrek fonksiyonlarında bozulma ve sıvı elektrolit dengesizliği” oldu. Şu an özel bir tedavi sürecinden geçiyor ve hayatına sınırlamalarla devam etmek zorunda.
Bu yalnızca bir örnek değil. Benzer vakalar Türkiye'nin dört bir yanındaki hastanelerde kayıt altına alınıyor. Zayıflama hayaliyle başlanan yolculuk, kimi zaman yoğun bakım süreciyle son buluyor. Tüm bu tabloya rağmen, sosyal medya platformlarında bu ürünleri tanıtan içerik üreticileri hız kesmeden tanıtımlarına devam ediyor.
Denetim eksikliği ve yasal boşluklar
Bir başka sorun ise bu ürünlerin büyük kısmının gıda takviyesi statüsünde olması ve yeterli denetime tabi tutulmaması. Etiketlerde yer alan içerik bilgilerinin eksik ya da yanıltıcı olduğu pek çok örnek mevcut. Sağlık Bakanlığı onayı olmadan piyasaya sürülen bu ürünler, kullanıcıların sağlığını tehlikeye atarken, tüketiciler çoğu zaman yasal olarak da korunamıyor.
Üstelik “doğal içerikli” olduğu öne sürülen birçok ürün, analiz edildiğinde sentetik katkı maddeleri ve bağırsakları uyarıcı maddeler içeriyor. Bu maddeler bağımlılık yapma riski taşıdığı gibi, bağırsak tembelliği ve uzun vadeli sindirim problemleri ile sonuçlanabiliyor.
Sağlıklı kilo vermenin tek yolu: bilinçli hareket etmek
Zayıflama süreci kişiye özel bir yolculuktur ve sosyal medya önerileriyle yönlendirilmemelidir. Diyetisyen, nefroloji uzmanı ve endokrinolog desteği, kilo verme sürecinde hem sağlıklı hem de sürdürülebilir bir yaklaşım sunar. Kısa vadeli çözümler gibi görünen bu çay ve kahveler, aslında uzun vadede çok daha büyük sorunların kapısını aralayabilir.
Unutulmamalı ki, güzellik ve sağlık, hızlı değil doğru adımlarla kazanılır.