Dijital tuzak TİKTOK-X ve Trump'ın hamlesi
İnsanlık dünyayı hala Amerika-Çin diye iki kutba ayırırken, Netanyahu’nun tehditkâr çıkışları —hani şu “telefondan çeri domatese kadar dünya bize bağımlı” dediği— bambaşka bir tehlikeyi gösteriyor.
Kendimizi kandırmayalım: Topların yerini tuşlar aldı. Savaş artık zihinleri işgalle başlıyor. Netanyahu'nun TİKTOK'u ve X'i "silah" ilan etmesi de bu yüzden.
Netanyahu savaş aracı olarak işaret ettiği bu dijital platformların ABD’deki İsrail destek tabanını büyük paralarla, sistemli STK’larla güvence altına alma isteğini itiraf etti.
Netanyahu “Elon Musk benim dostum” dedi. Bu söylem sadece bir laf değil; algı yönetiminin, yani dijital propaganda makinesinin, devlet politikası olduğunun açık ilanıdır. Bu, bir ülkenin, bir süper gücün egemenliğini içeriden ele geçirme stratejisidir!
TİKTOK DİPLOMASİSİ: GİZLİ TEHLİKENİN AYAK SESLERİ
Tehlikenin boyutunu anlamak için şuna odaklanmak gerekiyor: Dünya, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana eşi benzeri görülmemiş bir siyasi ve ekonomik çalkantının içinde.
Böyle bir dönemde, ABD ve Çin gibi iki dev ülkenin, küresel rekabetlerini savaş meydanlarından çekip, TİKTOK gibi bir sosyal medya uygulaması üzerinden görüşmeler yapması ve kritik kararlar alması, olayın ne kadar derin olduğunu gösteriyor.
Bu durum, basit bir ticari anlaşma değil. Gelecekte bu platform üzerinden ortaya konacak gizli tehlikelerin, sinsi stratejilerin ve algı operasyonlarının ayak sesleri olarak düşünülmelidir.
İki büyük gücün, gençlerin eğlence aracı olarak gördüğü bir uygulama üzerinden perde arkası diplomasi yürütmesi, dijital çağda gücün ve kontrolün nereye kaydığının en önemli ispatıdır. TİKTOK, artık bir eğlence aracı değil, yeni bir jeopolitik risk ve nüfuz alanı haline gelmiştir.
TRUMP'IN 'KORUMACI' HAMLESİNDEKİ BÜYÜK AÇIK
Şimdi burası çok kritik: Netanyahu bu "dijital silahlanma" tehdidini savururken, Trump aynı gün TİKTOK'un ABD operasyonlarının satılmasının önünü açan kararnameyi imzaladı.
Trump, muhtemelen Çin'den gelen veri güvenliği tehdidine karşı, hem de Netanyahu'nun "silah" dediği bu platformu kurtarmak için hızlı bir ön alım yapmak istedi. Hatta bu durumu Çin lideri Şi Cinping ile konuşarak, bir nevi "Amerika'yı koruyorum" mesajı da verdi.
Ama dikkat edin, asıl tehlike tam burada gizli:
Trump, TİKTOK'un güvenlik kontrolünü üstlenecek şirketin Oracle olacağını söyledi.
Peki, Oracle kim?
İsrail ordusuna milyonlarca dolar destek veren bir şirket!
Bu resmen bir skandal! Trump, Çin tehdidini bertaraf ettiğini düşünürken, bu "dijital silahı" Netanyahu'nun dostlarının kontrolüne teslim etmiş olabilir! Bu, bir ön alım değil, kendi ülkesinin egemenliğini riske atan, dev bir tuzağa düşme ihtimalidir! Artık mesele, ABD-Çin rekabeti değil; "İsrailleşmiş Bir Amerika" tehlikesidir.
TÜRKİYE'YE ACİL ÇAĞRI: YA MİLLİ GÜVENLİK YA KAPANIŞ!
Bu tehdit sadece ABD'yi sarsmayacak; tüm dünya Neo Nazizim ile tanışacaktır. Eğer bu yayılmacılık, bu işgal ve soykırım politikaları, devletler üzerinde hakimiyet kurarsa yahut kurmaya devam ederse daha adil bir dünyadan bahsetmek asla mümkün olmayacaktır.
Türkiye, bu durumda bekleyemez. Acilen bir 'ulusal dijital güvenlik' kalkanı oluşturmalıyız:
TİKTOK'un Türkiye'deki veri yönetimi ve operasyonları derhal Türk yatırımcıların kontrolüne geçmeli.
Siber güvenliği, milli siber koruma şirketleri tarafından sağlanmalıdır.
Aksi takdirde, bu platformun kapatılması dahi düşünülmelidir! Unutmayın, cep telefonumuz artık birer istihbarat ve algı silahı haline geldi.
TRUMP'IN SON ŞANSI: ERDOĞAN'LA BÜYÜK HAMLE
Bu küresel satrançta, Trump'ın hâlâ bir hamle hakkı var. Netanyahu'nun bu meydan okumasına ve Musk'la olan tehlikeli dostluğuna karşı duracaksa, içerideki bölünmelerle vakit kaybetmemeli.
Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la olan dostluğunu daha da pekiştirmeli ve bu ilişkiyi stratejik bir karşı bloğa dönüştürmelidir. Türkiye'nin coğrafi ve siyasi ağırlığı, Netanyahu-Musk ekseninin yayılmacılığına ve Çin kutbuna karşı koyabilecek en önemli denge unsurudur. Erdoğan'la birlikte hareket ederek hem Amerikan’ın egemenliğini hem de küresel adaleti koruma adına büyük bir hamle yapmalıdır.
Yoksa ne BM ne AB ne de ABD... Bu tehlikeyi durduracak kimse kalmaz. Bu, dünya için ölüm kalım meselesidir!