İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Gazze’de son perde mi, yeni başlangıç mı?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Dünya tarihinin en kritik kavşaklarından birindeyiz. İsrail medyasının kulislerine düşen bir haber, küresel siyasetin dengelerini altüst edecek bir ihtimali gündeme taşıdı: ABD Başkanı Donald Trump, Netanyahu’nun önüne 21 maddelik bir ateşkes planı koymaya hazırlanıyor. Henüz teyit edilmiş değil. Maddeler resmileşmiş değil. Ama işaretler, sızıntılar ve diplomatik kulislerdeki gerginlikler bize bir gerçeği gösteriyor: Tarih, yeni bir dönemece hızla yaklaşıyor.

NETANYAHU’NUN ÇÖKEN İMPARATORLUĞU

BM Genel Kurulu’nda yaşanan sahneyi hatırlayalım. Bir zamanların “dokunulmaz” İsrail’i, bir liderin yüzündeki çaresizlikle tarihe geçti. Salonda sadece birkaç ülkenin temsilcisi vardı. Ne ABD, ne Almanya, ne Fransa… Hiçbiri Netanyahu’nun yanında değildi. O kürsüde, yalnızca bir devlet adamı değil; tükenmiş bir imparatorluğun temsilcisi, yıkılışa yaklaşmış bir projenin portresi vardı.

Bu görüntü sadece bir protokol fotoğrafı değildi. İsrail’in dünyadaki imajının, uluslararası arenadaki tüm meşruiyetinin paramparça olduğunun belgesiydi.

TRUMP’A KAPALI KAPILAR ARDINDA SÖYLENENLER

Trump’ın Müslüman ülkelerin liderleriyle yaptığı toplantının ayrıntıları sızmadı. Ama dünya diplomasisini bilenler için tablo çok net: Arap liderleri, kendi halklarının sokaklarda haykırdığı öfkeyi Trump’ın yüzüne söylediler. Gazze’de akan kanı, yıkılan evleri, açlıktan kıvranan çocukları anlattılar. Belki dışarıda kameralar karşısında sessizdiler ama kapalı kapılar ardında, İsrail’in dizginlenmesi gerektiğini dile getirdiler.

Trump için bu toplantı, sadece bir diplomatik temas değil; kendi iktidarının geleceğini belirleyecek bir dönüm noktasıydı. Çünkü ABD’nin iç kamuoyunda da İsrail’e karşı öfke büyüyor. Artık New York sokaklarında, üniversite kampüslerinde, kilise kürsülerinde bile İsrail karşıtı sesler yükseliyor.

BATI’NIN ÇÖKEN DEĞERLER DÜNYASI

Gazze’de yaşanan katliam, Batı’nın 2. Dünya Savaşı sonrası üzerine titrediği tüm değerleri çökertti. İnsan hakları, özgürlük, demokrasi, uluslararası hukuk… Hepsi Gazze’nin yıkıntıları arasında gömüldü. Almanya, İngiltere, ABD gibi ülkeler açıkça bir soykırıma destek verdi. Şimdi ise başka ülkeler, Filistin’i resmen tanıyarak günah çıkarıyor. Dünya vicdanı, Batı’nın ikiyüzlülüğünü tarihin çöplüğüne fırlattı.

Sokaklar dolup taşıyor. İsrailli turistler restoranlardan kovuluyor, İsrail markaları boykot ediliyor, Eurovisyon’dan spor organizasyonlarına kadar uluslararası platformlarda İsrail dışlanıyor. Artık İsrail yanlısı medya bile bu gerçeği saklayamıyor.

AKDENİZ’DEN YÜKSELEN İNSANLIK FIRTINASI

Ve şimdi Akdeniz’de 50 gemilik dev bir insani yardım filosu, Gazze’ye doğru ilerliyor. İspanya, İtalya ve Türkiye güvenlik desteği sağlıyor. Her bir mil, insanlığın vicdanını daha da büyütüyor. Dünyanın gözleri bu filonun üzerinde. İsrail’in saldırmaya cesaret edemeyeceği, ederse de altından kalkamayacağı bir “vicdan seferi” ilerliyor. Bu filo, askeri bir güç değil ama moral gücü, dünyanın en güçlü ordularından bile büyük.

21 MADDELİK TASLAK NE GETİRİYOR?

Sızan bilgilere göre taslağın en kritik noktaları oldukça dikkat çekici. Öncelikle Gazze’nin yeniden Gazzelilere bırakılması öngörülüyor. Yardım girişleri serbest olacak, yıkıntılar kaldırılacak ve şehir yeniden inşa edilecek. Daha önce zorla göç ettirilenlerin geri dönüşü sağlanacak. İsrail, bölgeden kademeli olarak çekilecek ve Gazze’nin güvenliği için uluslararası bir gücün görevlendirilmesi gündemde olacak. Yönetim ise Filistin Ulusal Yönetimi’ne devredilecek. Ayrıca İsrailli rehineler ile İsrail hapishanelerindeki yüzlerce Filistinli esirin karşılıklı olarak serbest bırakılması planlanıyor.

Ancak bütün bu başlıklar içinde en dikkat çekici olanı, Hamas’ın sahneden çekilmesi ve silah bırakmasının şart koşulması. Tam da bu noktada, iki kritik soru akla geliyor.

İsrail bu şartları kabul eder mi?

Evet, çünkü başka seçeneği kalmadı. İsrail için yolun sonu görünüyor. Ekonomisi çökmüş, itibarı yerle bir olmuş, yüzlerce askerini kaybetmiş bir devletin, bu şartları reddetme lüksü yok. Kabul etse bile, ne kadar sözünde duracağı ayrı bir mesele. Netanyahu ise böyle bir anlaşmadan sonra siyasi hayatını sürdüremez. Onun sonu, BM kürsüsünde yüzüne yansıyan çaresizlikten daha perişan olacak.

Hamas bu şartları kabul eder mi?

Evet, çünkü bu bir teslimiyet değil, zaferin taçlandırılmasıdır. Hamas, Gazze’nin varlığını korumayı başardı. Büyük yıkıma rağmen ayakta kaldı. Bu noktadan sonra silah bırakması, kaybettiği anlamına gelmeyecek. Tam tersine, direnişin amacına ulaştığını gösterecek. Çünkü zulüm oldukça bir Hamas mutlaka olacaktır; direniş kendini yeniden üretir.

EN BÜYÜK TEHLİKE: BATI ŞERİA

Ancak bu sürecin en büyük riski başka yerde: Batı Şeria. Gazze’de hezimete uğrayan İsrail, öfkesini Batı Şeria’ya yöneltebilir. Ve orada Gazze’deki gibi örgütlü bir direniş yok. Arafat’tan sonra Abbas yönetimi, Filistin direnişinin ruhunu söndürdü. Savunmasız Batı Şeria, Gazze’nin kurtuluşu sonrasında ağır bir bedel ödeyebilir.

TARİH YAZILIYOR

Evet, çok can kaybı oldu. Yıkım büyük. Ama Gazze hâlâ ayakta. Dünya halkları onun arkasında. İsrail diz çökmenin eşiğinde. Hamas ise tarihinin en büyük zaferini ilan etmeye hazırlanıyor.

Asıl mücadele şimdi başlıyor. Çünkü ateşkesin ardından İsrail’in barbarlığının bütün boyutları açığa çıkacak. Bu soykırım her ayrıntısıyla kayıtlara geçecek. On yıllar boyunca Gazze’nin yaraları, insanlığın vicdanında kanamaya devam edecek.

Nehir’den Deniz’e bağımsız bir Filistin kuruluncaya dek yeni direniş hatları doğacak. Kudüs özgürleşinceye kadar bu mücadele sürecek.

Bugün belki ateşkes konuşuyoruz. Ama yarın, tarihe geçecek asıl soru şudur:

Gazze’de yaşanan bu destan, Filistin’in kurtuluş yolunu mu açacak, yoksa Batı Şeria’da yeni bir felakete mi kapı aralayacak?

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...