İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

İngiltere Filistin’de manda yönetimini yeniden canlandırmak mı istiyor?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

​Ortadoğu’da İsrail’in sınır tanımaz saldırganlığı devam ederken, diplomatik koridorlardan sızan bir gelişme, bölgenin geleceği üzerindeki kara bulutları yoğunlaştıracak cinsten;

​"Fransa ve İngiltere, BM'de Gazze güçlerinin belirlenmesine ilişkin planları netleştiriyor."

​Bu sadece bir haber değil, aynı zamanda Türkiye’nin bölgesel güvenliğini doğrudan ilgilendiren yeni bir tehdidin işaret fişeği gibi...

Paris’ten yükselen bu ses, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Pascal Confavreux’nün ağzından, misyonun BM Güvenlik Konseyi kararıyla resmileşmesi gerektiğini ilan etmesi, uluslararası vesayet planının fiili hazırlığına dikkat çekiyor.

Bu uluslararası askeri kuvvet arayışı, ardında berrak bir şüphe barındırıyor.

Uluslararası hukuku hiçe sayan ve ambargolara kayıtsız İsrail’in yanına bir de ‘BM şemsiyesi’ eklenirse, bu gücün amacı, saldırganlığı dizginlemek mi olacak yoksa İsrail’in jeopolitik çıkarlarını perdelemek için bir kalkan görevi mi görecek?

Niyet ikincisiyse, bölgede İsrail’i durduracak bir kuvvet kalmayacağı aşikâr. Bu plan, masumiyeti örten tehlikeli bir enstrüman gibi çalınıyor.

Özellikle Gazze Ateşkesi ile birlikte Uluslararası İzolasyondan sıyrılma fırsatı yakalayan İsrail için Uluslararası İstikrar Gücü hiç masum gelmiyor.

​İSTİKRAR GÜCÜ: TONY BLAIR VE İNGİLTERE’NİN GİZLİ AJANDASI

​Bu uluslararası misyon planının kamuoyuna yansıması, akıllara hemen önceki Gazze Planı'nın tartışmalı figürü olan Tony Blair’in ismini getiriyor.

Bilindiği üzere, o planda Tony Blair'in adı geçmiş ve hatta Trump, bu ismin bölgede kabul görmeyeceği endişesini taşımaktaydı.

​Şimdi, Fransa ve İngiltere’nin, “BM'de Gazze gücünün belirlenmesine ilişkin acil plan..." üzerinde yoğunlaşmaları özellikle İngiltere'nin rolüne dair şüpheleri derinleştirecek gibi... Bu konuda ABD, batı ile koordinasyon halinde...

İngiltere'nin bu diplomatik çabadaki nihai hedefi ne?

Bu muğlaklık, Türkiye’nin planlara yaklaşımını azami dikkat gerektiren bir seviyeye taşıyor.

İşte tam bu noktada, sızan detaylar kritik bir uyarı veriyor: ABD ve müttefikleri, Gazze'nin savaş sonrası yönetimi için, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in başkanlığında bir "Uluslararası Geçiş Yönetimi Otoritesi" (GIT) kurulmasını öngören bir planı gündeme getirdi.

Bu planın temel amacı, Gazze üzerinde aşamalı olarak yabancı vesayet dayatmak ve kritik güvenlik, yasal ve siyasi yetkileri bu uluslararası konseye devretmek.

En kritik nokta: Plan, yönetimin Filistinlilere devri için kesin bir takvim vermiyor ve bunu belirli şartlara bağlıyor. Gözlemciler, bu durumun, İngiltere'nin 1948'de biten Filistin üzerindeki manda yönetimini yeni bir kılıfla geri getirme girişimi olduğu uyarısında bulunuyor.

Planın kaderi, ateşkesin sonraki aşamalarında netleşecek.

​FIRTINALI DÖNEMDE TÜRKİYE’NİN EMİN VE EHİL YÖNETİMİ: MİLLİ KALE

​Bu küresel manevraların gölgesinde, Türkiye’nin iç istikrarı ve dış politikadaki güven duruşu, bir denge unsuru...

​Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajı, yönetim felsefesini yansıtıyor: “Milletim şunu bilsin… Türkiye liyakatli kadroların riyasetindedir, emin ve ehil ellerde güvendedir.”

Batılı ülkeler ciddi yönetim bunalımı yaşarken, Türkiye, bu güçlü idari yapısı sayesinde, “yerle yeksan olacağı krizleri” 86 milyonun kılına zarar gelmeden yönetebilme kabiliyetini ispatlamış durumda.

Fırtınalara karşı inşa edilmiş, rasyonel kararlarla tahkim edilmiş bir milli kale niteliğinde...

​Bu emin duruş, dış politikada da tezahür ediyor. Türkiye, PKK’nın silah bırakmasıyla “Terörsüz Türkiye” hedefine büyük ölçüde ulaşmış olsa da, örgütün diğer kadroları Irak ve Suriye’de farklı yapılanmalar içinde varlığını halen sürdürüyor.

İşte tam bu bağlamda, İsrail’in Suriye, Lübnan ve Yemen’e dek uzanan cepheli saldırganlığı karşısında, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Suriye’nin güvenliğini, Türkiye’nin güvenliğinden ayrı görmüyoruz” diyerek, ulusal güvenliğin bölgesel istikrarla ayrılmaz bütünlüğüne stratejik bir vurgu yaptı.

Türkiye, terörle mücadelede kazandığı iç zaferleri, sınır ötesi güvenlik politikalarıyla tahkim etme kararlılığında...

​DİPLOMATİK VETO: ABD'NİN UYARILARI VE TÜRKİYE'NİN AŞILMAZ GÜCÜ

​Türkiye’nin bu riskleri değerlendirerek atacağı adımlar, bölgenin kaderini belirleyici bir rol üstlenecek!

İsrail ve ABD’nin aleni iş birliği düşünüldüğünde, uluslararası misyonun, bölgesel nüfuz alanlarını yeniden belirleme çabasının bir parçası olma ihtimali yüksek görünüyor.

​Bu nedenle, Gazze Planı için kurulan diplomasi masasında olduğu gibi, askeri manada da Türkiye’nin dahli şart.

Aksi her hareket, art niyet göstergesidir. Türkiye’nin bölgesel güç olarak Gazze Gücünü uluslararası bir misyona kaptırmaması gerekir. Çünkü bu Yakın Doğu'nun felaketi anlamına gelir.

Övgü değil mesaj...

​ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sürekli öven ve Türkiye’nin stratejik ağırlığını takdir eden söylemleri, basit bir diplomatik nezaket değil, aynı zamanda Türkiye düşmanlarına yönelik bir meydan okumadır.

Bu durum, uzunca bir süredir Yakın Doğu (Orta Doğu) coğrafyasında ve birçok alanda Amerika ve müttefikleri tarafından sınanmasıyla ortaya konan bir başarının tescilidir.

Bu gücün farkında olan Amerika’nın, müttefiklerini Türkiye’nin iradesi karşısında uyarması anlamına gelir. ABD’den gelen bu test edilmişlik onayı, Türkiye’nin bölgesel otoritesinin tartışmasız kabulüdür.

Bu mesaj, Türkiye’nin askeri ve stratejik gücünün Amerika gibi bir süper güç tarafından bizzat test edildiği ve bu testten başarıyla geçtiği bilgisini teyit ederek, açıkça ve net bir şekilde "Türkiye'nin iradesiyle mücadele etmenin bedelinin çok ağır olacağı" uyarısını dile getiren bir hamledir.

​Öyleyse Türkiye, bu kritik jeopolitik kavşakta basiretini ve kararlılığını korumalıdır. Gazze özelinde, bölge genelinde İsrail yayılmacılığı kadar İngiltere mandasının da büyük bir tehdit olduğu kesin...

Gazze Gücü noktasında atılacak her diplomatik hamlenin bir kalkan mı, yoksa yeni bir pranga mı olacağını hiç şüphesiz Türkiye’nin ağırlığı belirleyecektir.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...