Yazar
"Seni Sanayiye Veririm" Artık Bir Tehdit Değil, Ödüldür!
YAYINLAMA:
| GÜNCELLEME:
Geçtiğimiz günlerde yaşadığım küçük bir ev meselesi, beni yeniden aynı büyük soruya götürdü: “Gerçek kazanç neyle elde edilir; diploma ile mi yoksa altın bilezikle mi?”
Evde bir su kaçağı şüphesi vardı. Tavsiye üzerine bir usta çağırdım. Usta geldi, elinde son teknoloji cihazı… Tesisatı taradı, ölçtü, dinledi, baktı.
Evde bir su kaçağı şüphesi vardı. Tavsiye üzerine bir usta çağırdım. Usta geldi, elinde son teknoloji cihazı… Tesisatı taradı, ölçtü, dinledi, baktı.
Ardından beklediğim o cümleyi kurdu:
“Sorun yok, tesisatınız sağlam.”
Ne bir duvar kırıldı, ne bir anahtar döndü, ne de eldiven takıldı. Tüm işlem en fazla dokuz dakika sürdü.
Hizmetin adı: iç rahatlığı.
Bedeli: 2.000 TL (hem de tanıdık indirimiyle).
Tamirat yok… Müdahale yok…
Sadece “bilgi” var.
Ve işte tam burada, bugünün gençlerini yakından ilgilendiren o soru, insanın boğazında düğümleniyor: Yıllarca kelimelerin ustası olunarak alınan diplomalar mı daha değerli, yoksa “Sorun yok” diyerek dakikada 2.000 TL kazandırabilen becerikli makinelerin bilgilerini oluşturan usta eller mi?
“Sorun yok, tesisatınız sağlam.”
Ne bir duvar kırıldı, ne bir anahtar döndü, ne de eldiven takıldı. Tüm işlem en fazla dokuz dakika sürdü.
Hizmetin adı: iç rahatlığı.
Bedeli: 2.000 TL (hem de tanıdık indirimiyle).
Tamirat yok… Müdahale yok…
Sadece “bilgi” var.
Ve işte tam burada, bugünün gençlerini yakından ilgilendiren o soru, insanın boğazında düğümleniyor: Yıllarca kelimelerin ustası olunarak alınan diplomalar mı daha değerli, yoksa “Sorun yok” diyerek dakikada 2.000 TL kazandırabilen becerikli makinelerin bilgilerini oluşturan usta eller mi?
“Tamirat” Değil, “Ekspertiz” Çağı
Bugün mesele yalnızca vidaları sıkmak, kabloları bağlamak değil.
Çağırdığım usta, o parayı kas gücüyle değil; bilgiyle, tecrübeyle ve teknolojiyle kazandı. Nasıl ki bir doktorun muayene ücreti, bir avukatın danışmanlığı paha biçilemezse; artık iyi yetişmiş bir ustanın da “bakıp söylemesi” aynı derecede kıymetli.
Zaman değişti.
Zanaat, artık bir “teknik danışmanlık” işine dönüştü.
“Okumazsan Sanayiye Veririm” Tehdidinin Çöktüğü Yer'deyiz.
Yıllarca çocuklar, “Dersine çalışmazsan seni sanayiye veririm!” cümlesiyle korkutuldu.
Sanki zanaat öğrenmek bir cezaymış gibi…
Bu yanlış algı, bugün yerle bir oldu.
Eline yağ bulaşması istenmeyen, “tozlu” görülen meslekler, bugün en temiz ve en itibarlı kazancı sunuyor.
Bugün “kirlenir” denilen o eller, piyasanın en çok aranan, en zor bulunan, en yüksek gelir sağlayan elleri haline geldi.
Üstelik artık teknoloji sayesinde o ellerin rengi degişmiyor bile.
Gençlere ve Ailelere Yol Gösterecek 3 Net Tavsiye:
Diplomanı Becerinle Süsle. Üniversite eğitimi vizyon katar; ancak diploma tek başına anahtar olmaktan çıktı. Teori diplomanın, pratik sahanın işidir. İkisini birleştiren kazanır.
Teknolojiyi Mesleğine Entegre Et. O usta, cihaz kullanmasaydı, tedavi etmeden teşhis koyan doktor misali “Sorun yok” sözüne bu kadar kolay güvenmezdim. Teknoloji işin kalitesini yükseltir, emeğin değerini artırır.
Kendi Değerini Kendin Belirle. Saygınlık, unvanla değil işle ölçülür.
İşini iyi yapan bir usta, dün olduğu gibi bugün de toplumda en az bir akademisyen kadar saygıyla anılır. Çünkü insanlar belirsizliği sevmez; senin ürettiğin net çözümü satın alır.
Son Söz
Hayat, bizi “ya diploma ya zanaat” ikilemine mecbur bırakan siyah-beyaz bir film değil.
Asıl başarı; seçtiğin yolda ustalaşabilmekte ve o işi gerçekten hakkıyla yapabilmekte gizli.
Belki de gençlere verilmesi gereken gerçek nasihat şudur:
“Neyi seviyorsan onu yap. Ama öyle iyi yap ki, sadece ‘Bir sorun yok’ demen bile insanlara güven versin.”
Muhabbetle…
Yorumlar
Daha fazla yorum yükle...