Anasına bak kızını al kenarına bak...
Yazdığım yazının tek satırının ve satırlarının anlamının ahlaki sorgulama ile hiç alakası yoktur.
Bir anlam çıkarma zahmetine boşuna hiç girmeyin, esas anlamı ne onu yazalım onu anlayalım.
Anlaştık bence.
Anasına bak kızını al kenarına bak bezini al özdeyişi, tarihe karıştı ise, ne ana, ne kenar, ne bezi kaldı ise..
Bu konuyu başka türlü konuşalım.
Kızların hayatını, her şeyini annesi ve babası takip etsin.
Bence takipçisi onlardır.
Analık babalık ve aile takibi ile ilgili ortada çok büyük sorun var, öyle görünüyor.
Kızların anne babalarının ve ailelerinin izinden gitme konusunda sorun var, öyle görünüyor.
Evet bilirim, anlarım ve kabul ederim.
Çocuklar ana ve babalarını geçerler, ana babalar çocuklarını kendilerinden daha iyi okusun diye, kendi gidemediklerini okullarda okuturlar.
Onlar daha iyi muhitlerde, daha iyi evlerde otursunlar diye çabalayıp dururlar.
Ana babalar hep kendilerinden daha iyi olsun diye çocukları için çabalayan, aman cebinde benden çok parası olsun diye düşünen insanlardır.
Bu, fedakarlıklar ve anlayışlar, anne baba ve çocuklar arasında uçurum açmaya neden olamaz ve olmamalı.
Kızım benden daha çıplak olsun, aman daha rahat giyinsin, soyunsun diye düşünen bir anne var mı ben bilmiyorum.
Güzel bir kız Türkiye güzeli seçiliyor, annesi yanına tebrik etmeye geliyor, anne kapalı ve saçının tek teli dışarıya çıkmasın diye bant takmış.
Kızı mayolu, tamam orada hiç sorun yok.
Ne başı kapalı olmak, ne de mayo ile ortaya çıkmak konu değil.
Ne anne başını açmalı, ne de kızı başını kapamalı ya da mayo giymek konu değil.
Son zamanlarda ortaya çıkan konular, jandarma göz altıları, adliye koridorları, ne kadar çok karmaşa var değil mi?
Orada konu olan kızlar ile kapılarda bekleyen anneleri hiç benzemiyorlar.
Konu, kızlar annelerine hiç benzemiyor.
Kızlar annelerine biraz olsun benzemez mi, benzemeli değil mi?
Duygu, düşünce, inanç, içgüdü hareket hayata bakış açısı, hayattan beklentiler, hırs, bunların her biri kendi enerjisini üreten küçük aküler değil mi?
Ve her birinin bağlı olduğu, büyük bir akü ve ondan besleniyor değil mi?
Dengenin sırrı, hangi akü kaçak veriyor acaba.
Dikkat akü kaçağı var, bulmalıyız kaçağı.
Dünya yaşamını sürerken, analar ve kızlarını büyütürken, beraber yaşamını sürerken.
Analar kızlarına nasihat ederken, yarım kalıyor değil mi?
Yarım kalan bir şeyler olmalı.
Analar kendilerini tanır.
Ya kızları.
Bir insanın kendini tanımaya başlaması, olaylara bakış açısı, olmazlara verdiği tepkidir.
Ve annesine benzemekten, benzeşmekten git gide uzaklaşma, hatta hiç alakası yok dehşet duygusu olmalıdır.
Dehşete düşmektir.
Zor değil ki, yan yana fotoğrafına bak anlarsın.
Dersin ki.
Aaa, "yahu ben anneme hiç benzemiyorum".
Nereye gittiğini bilmeli, varlığını bilmeli en önemlisi özünü bilmelidir.
Yahu bu gençler dinlemiyor, kontrol edemiyoruz, bunlardan korkuyoruz diyorsanız beni aşar.
Biz nasihat dinledik.
Olmazları bildik.
Ve kır dizini otur, sözüyle anamızın dizinin dibinde oturduk.
Diz dize yani.
Devir değişti anladık.
Her şey ve hayat değişti anladık.
Benim aradığım KÜÇÜCÜK de olsa bir BENZERLİK, BU KIZIN ANNESİ BU DEMEK.
Anneye benzemek şahanedir.