İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​KAZAN DOĞURDU

YAYINLAMA:

II. Dünya Savaşı’ndan kendisini kurtarmış en özel şehirlerden birisi Poznan’dır. Bu küçük şehir küçük meydanı ve dost canlısı insanlarıyla ve İstanbul’u andıran mozaikleriyle çeker kendisine. Nasreddin Hoca Mansıbı oyununun yazmasının da Poznan’da olduğu bilinir. Oyun, memurların atamasını kritik eder. Bu küçük şehir kuzeydeki en güzel ve en eski barışık yerlerdendir. Şehirdeki barışın kaynağı belki de Hoca’dan izler olmasındandır.

Nasreddin Hoca ile ilgili araştırmaların en başında Fuat Köprülü yer alır. Orhan Veli’yi de anmak gerekir. Bu isimler Hoca’nın 110 kadar hikayesini yeniden yayınlamışlardır. Çoğunu dinlemiş, anlatmışızdır. Bunlardan birisi kazan hikayesidir. Hepimiz Nasreddin Hoca’nın ödünç aldığı kazanın doğurduğu sonra da öldüğü fıkrayı biliriz.

Hoca, komşusundan ödünç bir kazan alır. Geri verirken içine küçük bir tencere yerleştirir. Adam, ne olduğunu sorunca, kazanın doğurduğunu söyler. Haliyle komşu bu işe çok sevinir. Aradan bir müddet geçtikten sonra, Hoca, adamın kazanını ödünç olarak bir daha ister. Adam seve seve verir. Uzun zaman geçer, ancak Hoca bu sefer kazanı sahibine geri vermez. Adam, Hoca’nın evine varıp sorar:

” ‘Yahu! Bizim kazan ne oldu?’ ‘Ha! Sizin kazan mı? Sizlere Ömür!’ ‘Aman, Hocam! Kazan bu; nasıl ölür?’ ‘Komşum, vallahi saçmaladın yine. Kazan neden ölmesin, doğursun da? Doğurduğuna inanıyorsun da, neden inanmıyorsun öldüğüne?'”

Bu hikaye gülünüp geçilecek bir hikaye değildir. Bugünün iktisadi sorunlarının merkezinde yer alan faiz sorununu en latif şekilde ele almıştır. Buna göre ödünç işlemlerinde ilave getiriler insanları tatmin etmektedir. En güçlü argüman enflasyondur. Enflasyonu bir neden olarak faiz talebinin gerekçesi kabul edenlerle kazanın doğurduğuna sevinen adam aynı adamdır. Bu tip alışverişlerde hüsnü eda sayılabilecek en güzel uygulama ise komşuların birbirlerine ikram ettikleri kapların boş gönderilmemesi sayılabilir. Aşure günleri buna güzel bir örnektir.

Ancak Hoca bugünün sorunlarına el atarken meseleyi sadece enflasyon cihetinden ele almamıştır. Madem enflasyonda faiz haktır, deflasyonda da eksiltme normal kabul edilmelidir. Doğan kazana sevinmek hak iken ölen kazana paşa paşa üzülmek de hak olmalıdır. Avrupa’nın bir bölümünde Japonya’da karşılaştığımız negatif faiz bu türden bir uygulamadır. Yahut bu sistemin alternatifi bulunmalıdır.

Doğuran kazan hikayesi gülüp geçmek yerine üzerinde uzun uzun düşünülecek bir hikayedir.

Gelelim Varlık Fonu’na. Varlık Fonu özelleştirmeler karşısında iyi bir çözüm olarak görülebilir. Sümerbank fona devrolduktan sonra yapılan satış ihalesinde malum bir grubun önünü çektiği ‘yerli yatırımcıya satış kampanyası’ kamuoyundan destek bulmuş, kampanya ile ucuza kapatanlar alır almaz katlarca fazla fiyata yabancıya satmışlardı. Bu yara hala içimizdedir.

Varlık Fonu ile özelleştirmeksizin kaynak imkanı sağlamak mümkün olacak. Tek başına bu fonksiyonu bile çok önemlidir.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...