BAŞKASINI SEVMEYEN KENDİNİ SEVSİN
Narsisimin ilk defa bu topraklarda ortaya çıktığı söylenir. Efsanenin kaynağında yakışıklı bir genç ve nergis çiçeği yer alır. Efsaneye göre nergis, ilk defa bu gencin kendine olan sevdasından öldüğü yerde görülmüştür. Kendisine âşık olan gencin ismi, çiçeğe verilmiştir. Sonra yeniden insana isim olmuştur. Fulyalar, zerrinler dâhil. Bir taraftan da aynı kökten narsisim türetilmiştir.
Doğu kültürlerinde olumsuzlanan kendini beğenme, batı kültürlerinde ise kendine güven bağlamında olumlanır. Bu durum batı emperyalizminin temelini oluşturur. Kendini beğenme kaynaklı emperyalizm, son 5 asır boyunca dünyadaki sorunların büyük bölümünün besleyicisi olmuştur. Bu nedenle kendini beğenmek bütüncül bir problemdir. Ne var ki kendini beğenmek kadar kendini beğenmemek de bir problemdir.
Türkiye, doğu ile batı arasında her iki kültürün, biliminden, teknolojisinden, sanatından izler taşır. Medeniyetimiz, doğu ile batı arasındaki iç dengesini sağlıklı kurduğunda dünyaya hükmetmiştir. Bu denge bozulduğunda ise saldırıların odağı olmuştur. Bu dengenin en önemli tarafı da ifrat-tefrit ayarını bozmadan kendini belli oranda beğenip belli oranda sorgulamaktır.
Batıdaki veya batı kaynaklı her şeyin iyi, doğru, güzel algılanması bir kendini beğenmeme problemidir. Oysa doğrularımız ve yaptığımız iyiler çoktur. Biz başarılarımızı küçümsemekteyiz veya bunların başarı olduğunun farkında değiliz. Fevkalade şeyler bekliyoruz. Acayipliklerin bizi kurtaracağına inanıyoruz. Ama gerçek böyle değil. Gerçekte felah, birçok başarının üst üste gelmesi ile ulaşılan bir sonuçtur. Voleci kültür bizimkisi...
Aramızdan çok azımıza şehitlik nasip olur. Demek cennete gideceklerin çoğu şehit olmayanlardır. Yani, çoğa tekabül eden bu grup belirli vecibeleri yaparak rızayı kazanmış ve cennete girmiştir. Ama birçoğumuz vecibelerimizi yerine getirmeyi ihmal ederken şehitliğin sadece ufak bir ihtimali için bile ölmeye razıyızdır. Çünkü biz başkasını severiz. Aslında kendimiz için değil Onun için şehit oluruz. Böyle bir milletiz.
Millet, Farsça mellat kelimesinden dilimize geçmiştir. İran’ın Trump sonrası içine girdiği belirsizliğin patladığı yer bu kelimeyi isim edinmiş Bank Mellat’tır. Yani Millet Bankası. Bu hafta İran borsasında ortaya çıkan çöküşün ve İran Merkez Bankası guvernörünün bankacılık krizi uyarısının merkezinde (merkez Farsçadan dilimize geçen başka bir kelimedir) Bank Mellat yer alır. Bu durumun Türkiye için ekonomik anlamı vardır.
Son 15 yılda Türkiye’de bankacılık kesimi sağlıklı bir yapıya kavuşturulmuş ve gerçek bir başarı hikâyesi yazılmıştır. Bu konuda ne kadar iyi ve başarılı olduğumuzla ilgili beğenmeme problemi nedeniyle bir fikrimiz yoktur. Ancak Yunanistan’da küresel kriz derinleştiğinde ve bankalara vardığında Yunanların paralarını çekip Türk bankalarının şubelerine yatırmaları önemli bir işaret olmuştur. Özellikle Ziraat Bankası bu dönemde önemli kaynak toplamıştır.
Şimdi İran tarafından böyle bir talep gelecek ve güven tekrar teyit edilecektir. Bankacılık anlamında büyük potansiyelimiz olmasına rağmen İran’da şubemiz yoktur. İran’da şubeleşememiş olmamız kaynak toplama yönüyle de bir problem olmakla beraber sınır illerimiz ile İranlıların ticareti yoğundur. Fakat Türkiye’de İranlıların hesap açmaları MASAK kriterlerine takılmaktadır. Şimdi kapımıza dayanacak önemli tutarda para vardır ve yatırımların finansmanını için kullanılabilir. MASAK transfer yapılmasına müsaade vermeksizin İranlıların hesap açmasına izin verebilir.
