İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​VAH CHPCİK VAH!

YAYINLAMA:

İnsan, oy versin ya da vermesin ülkesindeki siyâsî partiler için bir sâhiplenme hissi beslemek istiyor. Oy verdiği parti dışındaki partileri ciddiye almak istiyor. Bu partilerin programlarını eleştirebilmek istiyor. Tabi ki bunu yapabilmek için de bu partilerin ciddî bir tavra sâhip olmaları gerekiyor. Muhalefet partilerinin ülke seçmenine iktidârın alternatifi olarak güven vermesi gerekir. Seçmen oy tercihini değiştirmek istediğinde önünde siyâsî alternatiflerin olmasını ister. Tek bir partiye mecbur olmak ve âdeta bir mahkûmiyet içinde yaşamak istemez.

Her demokratik ülkenin vatandaşları gibi biz de çok partili ortamda gerçek anlamda en az bir tâne muhalefet partisi istiyoruz. Hele hele bu istediğimizi yerine getirme durumunda olan parti, kendini Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve kurucu kadronun tek mirasçısı olarak kabul etme gibi ağır bir rol üstlenmişse, seçmenler olarak bizler de bu rolün gerektirdiği davranışları bu partiden bekleriz.

Maalesef bu beklentisi karşılanan bir kişi bile yok. CHP’ye oy verenler bile, iktidar partisine “mahkum olmayı” bertaraf etmesi beklenen CHP’ye mecbûren oy veriyor.

Gül’ün CHP’den adaylığı

Anamuhalefet partisi olarak CHP’nin âcizliğinin birçok örneği verilebilir. 16 Nisan Referandumu propaganda sürecindeki “tek adamlık” iddiası üstüne inşâ edilen “Erdoğan’dan sonra ne olacak?” söylemi, “O yoksa biz varız” diyememenin sonucudur.

16 Nisan’daki sonuçların ardından 2019 seçimleri siyâsî târihimizde çok önemli bir yer elde etmiştir. AK Parti, 2019’un hazırlıklarına şimdiden başladı ya da daha önceden yapılan plânları devreye sokuyor. Ancak CHP çâresizlik rüzgârının önünde savrulmaya devam ediyor. 1922’de kurulan CHP, “Benim payam var amca” diyen Ömercik kadar bile olamıyor. “Benim de öz be öz kendi kadrolarımdan bir adayım var” diyemiyor. Bunun yerine 2007’de cumhurbaşkanı olmaması için mitinglerin yapıldığı, e-muhtıraların verildiği, ordunun “göreve” çağrıldığı, ama Recep Tayyip Erdoğan’ın o zaman “kardeşim” deyip aday gösterdiği Abdullah Gül, CHP’nin kurtarıcısı olarak görülebiliyor. %48.5’i kendi oyu zanneden CHP, Abdullah Gül’ü %48.5’in adayı olarak düşünebiliyor.

Yazık ki ne yazık! Süheyl Batum’un TSK için kullandığı “kâğıttan kaplan” benzetmesi asıl CHP’ye yakışıyor. Karşımızda asırlık bir çınar gibi CHP değil, tıfıl bir CHPcik var. O CHPcik, Ekmelettin İhsanoğlu’nun adaylığından ders almamış. O CHPcik ki, 2019 seçimleriyle ilgili beyânatı mevcut genel başkan değil, kaset kumpası kurbanı eski genel başkan veriyor.

CHP, kendini hem komik hem de âciz gösteren bu durumdan çıkabilmek için, “CHPli olsun çamurdan olsun” denecek kadar kendi kadrosundan bir isim üzerinde çalışmalıdır. Kılıçdaroğlu, eğer 2019’a kadar o koltukta kalabilirse, parti içindeki hizipleri en azından milletvekili ve hükûmet üyesi adayları olarak yönlendirip krizden avantaj çıkartabilir.

Önümüzde iki yıldan uzun bir süre var. Partili cumhurbaşkanlığının ilk günlerini yaşadığımız bu günlerden bakınca sâdece önümüzde yaz değil, iki kış mevsiminin bile çok sıcak geçeceğini görmek çok da zor değil.


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...