İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

İSTANBUL'A SON DÖNEMEÇ ÖNERİLERİ

YAYINLAMA:

Çalıştayda 11 komisyon vardı. Ben, “İstanbul’un İnsanları” başlıklı, Ayşe Böhürler Hanımın başkanlığını yaptığı komisyonda bulundum. Bugünkü yazımda, komisyonda ifade ettiğim görüş ve tekliflerimden bazılarını paylaşacağım.

Şehre, üç tasavvur ruh vermelidir. İstanbul’un bundan sonrasına üç tasavvur yön vermelidir. Bu üç tasavvur: Kalb-i selim, zevk-i selim, akl-ı selimdir. Bu üç tasavvurun düşünce-felsefe, mimari, edebiyat, sanat, musiki, eğitim gibi birden çok disiplinle ilgili olduğunun farkında olunarak şehre ait sorumluklar, yetkiler ve süreçlere katılım haritası oluşturulmalıdır.

İstanbul’a taşınanlara “Şehirde Yaşam Rehberliği” hizmeti verilmelidir. İstanbul’a başka bir şehir veya başka bir ülkeden, farklı sebeplerle (iltica-sığınma, istihdam-tayin, evlilik, taşınma vb.) taşınan insanlara, İstanbul’da yaşamaya dair bilgiler verilmeli, rehberlik yapılmalı, destek sağlanmalıdır. Şehirde Yaşam Rehberliği, iş bulma, şehri tanıma, eğitim ve kültüre erişim, güvenlik, ulaşım, eğitim gibi konuları içermelidir. Konu mevzuatla düzenlenerek yerel yönetimlerde Şehirde Yaşam Rehberliği ile ilgili birimler oluşturulmalıdır. Şehre sonradan gelenler, şehri tanımazlar ve sevmezlerse, sosyal-kültürel uyumları gecikecek, güvenlik sorunları artacak ayrıca sonraki nesilleri de etkileyecek biçimde şehre yabancılaşmaya-düşmanlaşmaya sebep olacaktır.

“İnsan Dostu Şehir” anlayışının kriterleri oluşturulmalıdır. Şehirde yaşayan ve şehirle ilişkili insan türlerinin her biri için “insan dostu şehir” kriterleri belirlenmelidir. Şehirlerin, rastgele “Çocuk dostu”, “Engelli dostu”, “Kadın dostu” gibi unvanları kullanması engellenmeli, bu unvanlar-payeler, ilan edilen kriterlere uygunluk dikkate alınarak düzenlenmelidir. Bu çerçevede şu başlıklarda kriterler oluşturulabilir: Çocuk Dostu Şehirler, Kadın Dostu Şehirler, Genç Dostu Şehirler, Yaşlı Dostu Şehirler, Göçmen Dostu Şehirler, İşçi Dostu Şehirler, Çocuk Dostu Şehirler, Engelli Dostu Şehirler, Turist Dostu Şehirler, Hasta Dostu Şehirler, Öğrenci Dostu Şehirler… Tematik kriterlerin toplamına “İnsan Dostu Şehir Kriterleri” denebilir.

Çocuklar sokağa daha çok çıkmalıdır. Sokaktan çocukların çekilmesi parkları, caddeleri, sokakları, mahalleleri ıssızlaştırmakta, bu durum zamanla kısır döngü oluşturarak “Sokaklar güvenli değil, çocuklarımızı dışarı çıkaramıyoruz” anlayışının yaygınlaşmasına yol açmaktadır. Oysa çocuklarımız sokakta ne kadar çok olursa, doğal ve zorunlu olarak, güvenlik-zabıta hizmetleri, park ve kaldırım tasarımları, çevre ve meydan mimarileri, yönetim eğilimleri çocuğa göre şekillenecektir. Çocuklarımızı daha fazla sokağa çıkarmalıyız; aileler sokaklarda, meydanlarda, parklarda, cami-kütüphane çevrelerinde çoğaldıkça ve buralarda vakit geçirdikçe şehirlerde güven-güvenlik eşiği yükselecektir.

Modern yapılar mahalleliği yozlaştırmamalıdır. Modern sosyal, kültürel, dini yapılar; mensuplarını “grup içi” davranmaya değil mahalle-komşu merkezli olmaları için yönlendirmelidir. Sosyal, kültürel, dini yapılar, mensupları ile ilişkilerinde, kurum aidiyetlerini baskın hale dönüştürmekte, bu ise, bireyin aile-akraba, mahalle, komşuluk, sokak bağlarını zayıflatmaktadır.

Kanal İstanbul’a kültürel yaklaşım yön vermelidir. Kanal İstanbul’u, medeniyet, insan, doğa ve şehir tasavvurumuzu, dünyaya gösterebileceğimiz bir fırsat olarak görmeliyiz. Kanal İstanbul’a dair planlar ve projeler, medeniyet birikimimizi ve şehirleşme ideallerimizi yansıtacak şekilde düşünülmeli; bu önemli çalışmada “kültürel yaklaşım” belirleyici aktörlerden olmalıdır.

“İstanbul Çalıştayı Kararlarını Takip Kurulu” kurulmalıdır. Bu kurulda, Kültür ve Turizm Bakanlığı, ilgili diğer bakanlıklar, İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi temsilcilerinin yanı sıra, çalıştayda yer alan 11 komisyon başkanı görev almalıdır. İstanbul Çalıştayı Kararlarını Takip Kurulu 6 ayda bir toplantı yaparak, süreci izlemeli, kamuoyunu bilgilendirmelidir.

İstanbul Kültür Çalıştayı’na dair sonraki yazımda komisyonlardan alıntılar yapacağım.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...