İstanbul
Parçalı bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BAZI ÇOCUKLAR KALBİNDEN DOĞAR

YAYINLAMA:

Esra Akkaya, Etiyopya'dan bir evlat ediniyor.

Can Alex.

Kendi çocuğu oldu olamadı, bilemem, o nedenle mi evlat edindi, bilemem.

Bilmek de istemem.

Bunun ne önemi var ki.

Şahane kadın, evlat edinme anlayışını, hikayesini inanılmaz anlatıyor.

Ders niteliğinde.

İnsanlık niteliğinde.

Ne iyi kadın evlat edinmiş, iyilik etmiş, ta nerelerden evlat almış diyenlere..

Belki de oğlum, Can bana iyilik etmiştir diyor.

Ne cesur bir hareket diye soranlara, cesaret değil ki bu, macera diyor.

Çatır çatır doğurmak da, sezeryan da, çocuk yetiştirmek de macera değil mi, diyor.

Hepsinin bir yolculuğu, bir çilesi var ve bütün bunlar bizi anne yapıyor, diyor.

Anne olmak cesaret ister, diyor.

Bana özgü bir şey değil,

Bütün anneler cesur, tüm anneler bunu yapıyor, diyor.

Ne kadar haklı.

Hepimiz kendi hayatlarımızın kahramanıyız, kalbimizin sesini dinleyelim, güvenli alanlarımızdan çıkalım, kendi maceramızı yaşayalım, korkmayalım dediğini okuyunca, kalakalıyorum.

Benim için çocuk edinme konusu, anlamı başka yere taşınıyor.

Kendime bakıyorum.

Güvenli alanı severim.

Macera sevmem.

Çoğu zaman başa çıkamayacağım şeylerden korkarım.

Ne cesur kadınlar var, ben böyle değilim çelişkisine düşüyorum.

Hep endişe duyarız ya, düşünürüz ya, bu çocuğun geçmişinde ya şiddet olayları varsa, genetiğinde bir hastalık varsa diye düşünürüz.

Belki insafsızca ve acımasızca bir düşünce ama, bu böyledir, düşünürüz böyle, bu konuda saklanmamıza gerek yok.

Yine düşünüyorum.

Kendi genetiğimizi kim iyi biliyor ki.

Nasıl bir çocuk doğuracağımızı kim biliyor ki.

Hayat bu kadar matematik üzerine kurulu değil ki.

Anasının, babasının canına okuyan, o kadar çok, kendi çocuğunu doğurmuş gerçeğimiz var ki.

Anasına, babasına kötü davranan o kadar çok çocuk var ki.

Anasını babasını bayramda bile aramayan o kadar çok çocuk var ki.

Allah hayırlı evlat versin diye boşuna söylemiyorlar.

Nankör evladın, kendi doğurduğun, ya da kalbinden doğurduğun evlat olmanın ne önemi var ki.

Hayırlı evladı, karnından ya da kalbinden doğurmanın ne önemi var ki.

Önemli olan..

Ana ve çocuğun iyi ve güzel bir kavşakta kavuşmasıdır.

Madem ki analık çile.

Çile, iyi bir çocuk için çektiğine değecekse, ha karnından doğurmuşsun, ha kalbinden doğurmuşsun.

Ana oğulun, ruh sığınakları, aynı sığınakta buluştu ise, bedenin, kan bağının ne önemi var.

Ara ara çelişkiye düştüğüm, bazen öyle bazen böyle düşündüğüm, bu evlat edinme konusunda ki küçük kayboluşlarım son buldu.

Hayatı kurcalama Funda dedim, rahat ol, sev, o da seni sevsin yeter.

Kalbinden çocuk doğuranlar, kalbimde gerçek sahibini buldu.

Teşekkür ederim Esra Akkaya.

Funda'ya takılanlar..

... Cannes Film Festivali.

Bu sene Meryem Uzerli ve Serenay Sarıkaya gidiyor.. Bir dondurma firması, paralarını ödüyor, bu kızlarda o firmanın reklamı olmak üzere oraya gidiyorlar.. Yani sponsorlu davet diyorlar buna.

Ne var bunda..

Her yıl bizden bir iki oyuncu böyle gidiyor. Gazetelerde sayfa sayfa fotoğraflar, Meryem poz veriyor, gazeteciler takımı başka tarafa bakıyor, yok bizimkileri tanımamışlar, yok yüzüne bile bakmamışlar, hatta davet olmuş, kapıda kalmışlar içeriye almamışlar.

Zil çalıp oynayacaklar sanki, sosyal medya da yazılanları görseniz, inanılmaz.

Bu ne aymazlık, ne ayıp.

Bu ülkenin iki ünlü, sevilen oyuncusu.

Ayrıca, kızları tanımamaları normal.

Sizin bu linç etme, kendinden olan insanı yerle bir etme anlayışınız anormal.

Oh olsun! Kafanız batsın.

-----

... Türk Sineması ile ilgili son 8 yılın araştırmasını yapmışlar.

Bana çok ilginç ve faydalı geldi, paylaşmak istedim.

...1 Ocak 2010 yılından, 30 Nisan 2018 yılına kadar 874 Türk filmi vizyona girmiş.

... Aynı bu dönemde 525 milyon 702 bilet kesilmiş.

... 2010 yılında 9.40 TL olan bilet fiyatı 2018’de, 12.58 TL olmuş.. (İşte buna katılamayacağım ben 16.00/25.00 TL altında sinema bileti görmedim)

... Gişe şampiyonları 2014 yılı Recep İvedik 7.369.000, 2017yılı Recep Ivedik 7.437.000 ve 2013 yılı Düğün Dernek 6.960.000 gibi inanılmaz rakamlara ulaşmışlar.

Herkesi, emeğinden dolayı tebrik ederim.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...